DİNİ YAZILAR

Mehmet Şevket Eygi : Ümmet Nasıl Kurtulur

Tarih
30 Kasım 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Mehmet Şevket Eygi
ÜMMET-İ Muhammed’in (Salât ve selam olsun ona) yücelmesi, kurtulması, zilletten izzete geçmesi, muktedir olması, şer’î açıdan hür olması, muzaffer olması, mahkumiyetten hakimiyete yükselmesi; ancak ve ancak âlim, ârif, veli, fakih, İslam’ı doğru bilen, kâfirlerden ve münafıklardan daha bilgili olan, müstaqim (doğru ve dürüst) olan, ihlaslı ve muslih olan, âbid ve zâhid olan; üstün, güçlü, vasıflı, faziletli Müslüman hizmetliler yetiştirmekle olur.

Çünkü böyle Müslümanlar, ilmi iradesi kaderi kudreti bütün âlemleri, bütün kâinatı, bütün varlıkları, bütün yaratıkları kuşatmış olan Allahü Teala ve Tekaddes hazretlerinin rızasını ve tevfiqini kazanır. Allah’ın zafer vaadi vardır. Bu zafer, layık olanlara ihsan ve nasibedilir.

Müslüman kesimin başını çekenler, var güçleriyle üstün, güçlü, vasıflı, müeyyedmin‘indillah; Kur’an, İman, İslam, Sünnet, Şeriat hizmetlileri yetiştirmelidir.

Camilere kalorifer yaptırtmak, klima cihazları koymak, minarelere hoparlör koymak, mabetlere halılar sermek, avlularına hela yaptırmak gibi işler İslam hizmeti değildir ve bu Ümmet bunlarla kurtulmaz.

Yeterli miktarda Müslüman’ın bilgili, vasıflı, üstün, güçlü olması ile de iş bitmez. Bunların İslam düşmanı müşriklerden, kâfirlerden, münafıklardan “daha” güçlü olması gerekir.

Bütün islamî imanî Kur’anî hayırlı hizmetler bu vasıflı, güçlü, üstün elemanlara verilmelidir.

Bedevîlere, beyinsizlere, yetersizlere hizmet verilirse, onlar ehliyetli olmadıkları için hizmetlerin cılkını çıkartır, onları mıncıklar ve hizmet yerine hezimet üretirler.

Bugünün laik ve Kemalist okullarında, İmam-Hatip liselerinde, İlahiyat fakültelerinde, nadir istisnalar dışında böyle vasıflı, güçlü, üstün elemanlar yetişemez. 

Ehl-i Sünnet ve Cemaat dışında böyle elemanlar yetişmez.

Böyle elemanların yetişmesi için mutlaka İslam okulları, bilhassa liseleri olması gerekir.

Eskiden bunların açılmasına izin verilmiyordu. Şu anda, böyle okullar açacak hürriyet, imkân, para, fırsat vardır.

Müslüman kesimin başını çekenler, ikinci sınıf tâli hizmetleri bir kenara koyup, bütün güçleriyle vasıflı İslam okulları, vasıflı medreseler açmalıdır.

Bu okulları açmak herkese, yetersizlere nasip olmaz.

Böyle okullar açabilmek için dünya çapında eğitimcilere, pedagoglara, okul idarecilerine, süper öğretmenlere ihtiyacımız vardır.

Son dünya olimpiyat oyunlarında İngiltere ikinci oldu, Türkiye ise nal topladı.

Biz Müslümanlar eğitim konusunda son derece hazırlıksız ve yetersiziz. 

Rasgele bir bina… Rastgele bir İslam lisesi… Bununla bendenizin bahs ettiği üstün İslam mektebi olmaz.

Böyle bir mektebin iddialı olması lazımdır. Kurucuları, idarecileri şuna niyet edeceklerdir:

Biz öyle bir okul açacağız ki, İngiltere’deki Eton Koleji’nden üstün olacak, dünya birincisi olacak.

Böyle bir niyet yoksa, eğitim savaşını baştan kaybederiz.

Böyle bir İslam lisesi, şu veya bu cemaat tarafından açılamaz.

Bütün Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları bu konuda birleşmeli, bütün güçlerini ve imkânlarını bir araya getirmelidir.

Bu okulun binası, bir mimarlık şaheseri olmalı, dünyanın bütün mimarları, sanat ehli ona hayran kalmalıdır. Yaptıranların ve yapanın hayran kalması bir şey ifade etmez. Yabancılar, hattâ düşmanlar beğenecek. Asıl marifet ve fazilet budur.

Bu okulun başında dünya çapında bir müdür bulunmalıdır. Türkçe, İngilizce, Arapça ilmî edebî kitapları olan, âlim fazıl bilge saygıdeğer bir müdür.

Bu müdürün, okul binasındaki ofisi bile dillere destan olmalıdır.

Bu okulda sıradan kimseler öğretmenlik yapamaz. Bütün edebî, tarihî, sosyal konularda, sanatta dünya çapında güçlü ve uzman öğretmenleri olacaktır. 

Bu okul öğrencilerine dört lisan kazandıracaktır: Edebî zengin Türkçe-Osmanlıca… İngilizce… Arapça… İki lisan daha… Bütün öğrenciler son sınıfta iken bu dört lisanda ciddî metinler, kompozisyonlar, risaleler, makaleler yazabilecektir.

Ortaçağda Endülüs İslam medreseleri, nasıl çağın en üstün okulları idiyse, bahs ettiğim bu İslam lisesi de öyle olacaktır. Okulda öğrencilere üç boyut kazandırılacaktır:

1. Bilgi, kültür, ilim, irfan… İslam kültürü, çağdaş kültür.

2. Ahlak karakter terbiyesi, fazilet, istikamet, mürüvvet, fütüvvet.

3. Sanat, estetik, güzellik boyutu.

Böyle bir okula öğrenci bulmak çok zordur.

Bu okulda hademe, temizlikçe, müstahdem olmayacak, Japonya’da olduğu gibi binayı helalarına kadar öğrenciler temizleyecektir.

Bu okulda beş vakit namaz, bir tek eksik olmamak şartıyla bütün talebe tarafından okul camiinde, okulun resmî imamının ardında kılınacaktır.

Gayr-ı müslimler bu okulu görünce hayran kalacak, gözleri kamaşacak ve Müslümanların üstünlüğünü ve başarısı tasdik ve teslim edeceklerdir.

Son elli yılda elli bin yeni cami yaptıran ve bu uğurda bir trilyon, belki de daha fazla dolar harcayan Müslüman çoğunluk böyle bir okul açmayı düşünmemiştir bile.

Teorik olarak böyle bir okulu açmak için hürriyet var, para ve imkân var, fırsat var ama niyet yok.

Bu hizmete ehil olmayan kimseler böyle bir okul açarlarsa yüzlerine ve gözlerine bulaştıracaklar, projeyi berbat edeceklerdir, bunu da söyleyeyim.

Tekrar ediyorum: Böyle bir İslam okulu şu veya bu cemaatin, tarikatın, hizbin, fırkanın, grubun tek başına başarabileceği bir iş değildir. 

Bu okulun başına ehil ve layık olmayan bir müdür, idareciler ve öğretmenler getirmek hıyanet olur. 

Şu seksen milyonluk Türkiye’de bu okula layık müdür, idareciler, öğretmenler yoksa, bunlar dışta aranıp bulunacak ve istihdam edilecektir.

Yüksek mühtediler, mühtedi değilse İslam’a karşı olmayan, din-i mübine sempati besleyen büyük şahsiyetler…

Böyle bir okulda Ehl-i Sünnetin itikadından, fıkhından, kültüründen, ahlakından zerre kadar sapma olmayacak, en ufak taviz bile verilmeyecektir.

Okulun öğrenciler içinde bir tek asalak, tembel, serseri, külhanbeyi, it bulunmayacaktır. Bütün talebelerin tamamı küçük beyefendiler olacaktır.

Şimdiye kadar bu konuda hayli yazı kaleme aldım. Hepsini toplasam bir kitap eder. Bu konuyla ilgili bir tek mektup, bir tek görüşme talebi bile gelmedi.

Müslüman kesim eski hamam eski tas devam ediyor. 

Merhum cennetmekân Gazi Sultan Abdülhamid-i Sânî Han hazretleri zamanında, Devlet-i aliyenin garba açılan penceresi olan Galatasaray Sultanîsi’ndeki bütün Müslüman öğrenciler günlük namazları okulun (konferans salonunun altındaki) altı yüz kişilik, çini mihraplı camiinde, resmî imamının ardında cemaatle kılarmış. Şimdi o günlerden ne kadar uzağız.

Milligazete
30 Kasım 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;