Sesli Makale

 FETÖ'cüler çok mahir.

Her renge girebiliyorlar.

Her kılığa...

Bir bakıyorsunuz, karşınıza en has Atatürkçü olarak çıkıyorlar.

Bir bakıyorsunuz, PKK'lı ve Kürtçü...

Yakında en hakiki "Reisçi!" olarak boy göstermeye başlarlarsa hiç şaşırmam!

Yalan ve iftira konusunda hayli mahirler.

Fitne çıkartmak konusunda da...

Kendilerine güçlü hasım olarak gördüklerini itibarsızlaştırmak için veya onları saha dışına itmek için her türlü kumpası kurmak konusunda o kadar yetenekliler ki şaşırıp kalırsınız.

Kripto FETÖ'cüler çok daha sinsidirler.

Çünkü henüz keşfedilmemiştirler.

O yüzden girdikleri veya gizlendikleri ve/ya da saf tuttukları yere uygun davranırlar.

Bu bahiste onların yöntemlerini bilenler bile gün gelir onların tuzağına düşerler.

Mesela, onların yaydıkları habere inanmaya başlarlar.

Tedavüle soktukları yalan ve iftiranın etkisinde kalırlar.

Öyle ki; o alçak FETÖ'cüler, kendi hasımlarını diğer hasımları marifetiyle imha ederler.

Kendi has evlatlarını veya dostlarını FETÖ'cüler marifetiyle yediklerini anlayanlara ise iş işten geçtikten sonra sadece dizlerini dövmek kalır.

FETÖ'cüler psikolojik harp konusunda eğitimlidirler.

Algı operasyonu ve itibar suikastı alanında da kimse onların eline su dökemez.

***

Kendimle ilgili çok şey yaşadım.

Beni farklı çevrelere hem olduğumdan farklı göstermek için akla gelmeyecek numaralar çevirdiler, hem de hedef gösterdiler.

Yeni numaraları/kumpasları Atatürk üzerinden...

Benim, özü itibariyle Atatürk'ün büyüklüğüne vurgu yapan olumlayıcı lafımı bile kripto elemanları veya farklı çevrelerde köşe başlarını tutan işbirlikçi dostları aracılığıyla hemen "Atatürk düşmanlığı" veya "Atatürk'e hakaret" mecrasına soktular.

Bereket versin ki başarılı olamadılar…

"Bir Atatürk gider, bin Atatürk gelir!" lafım üzerinden iki amacı birden gerçekleştirmek istediler.

Bir: Kontrolleri altına aldıkları "kontrollü Atatürkçüleri" üzerime salmak.

İki: Bizimkilere de, "Yahu bu Metiner ne dediğini bilmiyor, bizi siyaseten sıkıntıya sokuyor!" dedirtmek.

Bir de "en hakiki Reisçi!" pozlarına bürünen kripto elemanları üzerinden sosyal medya mecralarında "Bu Metiner de haddini aştı, nasıl olur da Reis için böyle konuşur!" laflarını tedavüle sokarak fitne çıkartmak...

Çok şükür bizim mahallede amaçlarına ulaşamadılar.

Hakiki Atatürkçüler de bu kumpasa gelmedi.

Eğer Atatürk için "bin doğar!" lafımla hakaret veya küçümseme amacını taşıyor olsaydım, aynı lafı kendi liderim için demezdim.

Bunu da zeka sorunu olmayan herkes anladı zaten.

Bu hamleleri boşa çıkınca hemen eski bir iftirayı sosyal medyada dolaşıma soktular.

"Anıtkabir yıkılmalı!"

Güya ben böyle demişim!

Nerede demişim?

Ne zaman demişim?

Yok...

Delil yok....

İspat yok…

Demişim işte!

Böyle bir lafımın olmadığını/olamayacağını aklı başında herkes bilir.

Defalarca yalanlamama rağmen hâlâ ısıtıp ısıtıp gündeme sokuyorlar.

Hazır fırsatını bulmuşken tekrar gümdemleştirdiler.

Ortaya bir yalan atıyorlar.

Demediğim bir lafı demişim gibi yaparak alçaklık ve kalleşlik örneği sergiliyorlar.

Birileri de kalkıp, bu lafı deyip demediğimi bana soruyor.

Yetmezmiş gibi demediğim bir şeyi ispatlamamı bekliyorlar.

Yahu bir yalanın yalan olduğunu nasıl ispatlayabilirsiniz ki?

Kim bir iddia ortaya koyuyorsa ispat ona düşer.

"Anıtkabir yıkılmalı!" dediğimi kim ispatlamazsa, ispatlanmayan bu laf üzerinden kim tepinip duruyorsa müfteridir, alçaktır ve şerefsizdir...

***

Ne yaparsanız yapın, kökünüzü kazımak konusundaki inancımızda ve kararlılığımızda zerre bir sarsılma olmayacaktır.

Bir ölür, bin diriliriz biz!

Düşmanlığı mertçe olmayan tehlikelidir, biliriz.

Lakin sizden korkmadığımızı da siz biliniz.

Topunuz birden gelseniz; vız gelir, tırıs gider...

Star
7 Eylül 2017