GÜNCEL

İsmail Kılıçarslan : Türkiye’yi Türkiye mi yönetecek?

Tarih
12 Eylül 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan

12 Eylül 2015

'Dinler, ırklar, mezhepler yetmedi. Yakında Ortadoğu'da tarikatlar tarikatlarla, cemaatler cemaatlerle savaşacak. Bütün Ortadoğu halklarını hücrelere ayırıp, savaşı İslam'ın kalbine taşıyacaklar. Yeni kolonyalist anlayış, elini kana bulaştırmadan örneğin Arapların Kürtleri, Şiilerin Sünnileri, Nakşilerin Kadirileri katletmesini seyredecek ellerini ovuşturarak.'

Noktası noktasına hatırlamasam da bir süre önce İbrahim Karagül'ün bana söylediği cümleler üç aşağı beş yukarı böyleydi. Doğrusu bu cümleleri çokça kötümser bulmuş, 'o kadar da değil' diye karşılamıştım. O kadarmış.

Kendi coğrafi sınırlarını kaldıran, bütün bir kıtada hayat tarzlarını aynılaştırarak bir çeşit -güdük- toplumsal birliktelik oluşturmanın zeminini yaratan yeni kolonyalist anlayış, söz konusu Balkanlar, Ortadoğu, Afrika ve benzeri coğrafyalar olunca bütün farklılıkların altının özenle çizilmesini sağlıyor, bütün sınırların mutlaka korunması gerektiğini salık veriyor.

Kürt olmanız yetmiyor mesela yeni kolonyalistlere. 'Sünni Kürt müsünüz, Şii Kürt mü' sorusunu da bırakıyor orta yere. 'Suriye Kürdü müsün, Irak Kürdü mü' diye soruyor. Karşılaştığı tüm verili kimlikleri 'vazgeçilmez' kılmaya çabalıyor.
90'larda Balkanlarda Sırbistan'ın gözünü karartarak başlattığı bölgesel savaştan hemen önce Aliya İzzetbegoviç, muazzam bir konuşma yapmış ve şöyle haykırmıştı: 'Yaklaşan bu savaşı engellemek için yapabileceğimiz çok önemli bir şey var. Hepimiz daha az Sırp, daha az Boşnak, daha az Hırvat olabiliriz.'

Doğrusu, 2002'deki AK Parti iktidarından sonra, Türkler 'daha az Türk' olmayı kabul eden bir anlayışı benimsemeye başlamışlardı. Yıllar içerisinde devlet, geçmişte yaptığı hataları kabul edip bunları topluma anlattıkça, 'dökülen kanın durması için' uygulanması gereken perspektif ortaya konuldukça adına 'toplumsal barış' diyebileceğimiz zemin için umudumuz artmıştı.
Bu süreçte PKK, terör ve Kürtler konusunda eski defterlerin birer birer kapandığını, toplumsal bir zihniyet değişimine gidildiğini izliyor, bundan memnun oluyorduk.

Savaş uzun sürmüştü. Elbette barış da uzun sürecekti. Arada hepimizin canını çok acıtan yol kazaları oldu. Kendisini Kürtlerin yegane temsilcisi sayan, hatta Kürtlerin tapusunun kendisinde olduğunu düşünen HDP 'süreci bitiririz ha' diye bol bol efelendi, fakat bütün bunlar adına 'çözüm süreci' dediğimiz şeyin ortadan kalkmasını gerektirmedi.
Şimdi geldiğimiz noktada 'neyi kaybettik' diye soracak olursak vereceğim ilk cevap 'daha az Türk, daha az Kürt olmayı kaybettik' olacak. İki kavimden de herkes kendi verili kimliklerine gömülü bir hayat algısına ilerledi derhal. Artık herkes daha fazla Türk ve daha fazla Kürt ne yazık ki…

Bariz şekilde ırkçılık yapan iki taraf, toplumun geri kalanını da etkisi altına almayı başarırsa, elini ovuşturanlar bu aşamayı geçip kemik bulmuş köpek gibi yalanmaya başlayacak.
Başından beri söylüyorum. PKK'nın silaha sarılmasını sadece bir tek şeyle izah edebiliyorum: Kanlı bir ihale alındı. Yani PKK, bir işveren adına taşeronluk yapıyor. Bu böyledir; çünkü PKK'nın 'yeniden silaha sarılmak için' bundan başka hiçbir geçerli sebebi yoktur.

Peki, bu kanlı ihalenin amacı nedir? Yunanistan olmayan, Mısır yapılamayan Türkiye bu dördüncü dalga ile bu kez Irak ya da Suriye kılınmaya çalışılmaktadır. Türkiye'nin bizatihi Türkiye içinden yönetilmesinin önüne döşenmektedir o mayınlar. 100 yıllık parantezi kapatma çabası bile cümle dostu sevindirmiş, cümle düşmanı tedirginliğe sevk etmiştir. Bence mesele 'Kürtlerin hakkı' falan değil, sadece budur.
Burada elini taşın altına koyma kararlılığı şarttır. Halkların birbirinden nefret etmesini engelleyip herkesin terörden nefret etmesini sağlayacak bir düzlem şarttır. Yoksa bu akıl almaz kötülük ittifakı kazanacaktır. Bu savaş Türkiye lehine sonuçlanmazsa bugün bu savaşa çeşitli gerekçelerle destek veren, hiç ses etmeyen o kötülük cephesi de dâhil olmak üzere büyük bir kaybedişle kaybedilecektir her şey.

Olan Kürt, Türk, Alevi, Sünni, beyaz, siyah ayırmadan biz Türkiyelilere olacaktır. Yazık olacaktır.
Ne diyordu Lawrence: 'Birbirinize tutunurken sizi alt etmek zor. Önce ayrılacak, ardından düşman olacak, sonra da yok olup gideceksiniz. Ben de çubuğumu yakıp keyifle tüttüreceğim dayının.'


Yenişafak 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;