DÜNYA

İsmail Kılıçarslan : Sağ ellerimiz hünerini unuttu

Tarih
11 Kasım 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan

11 Kasım 2014...
14 Mayıs 1948. David Ben-Gurion, Birleşmiş Milletler paylaşım planına göre İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. Filistinliler için bugünün adı artık 'nekbe' yani 'felaket günü' idi.

O günün hemen ertesine, 15 Mayıs'a gidelim. O gün, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları bir günlük İsrail Devleti'ne savaş ilan edeceklerdi.

Larry Collins ve Dominique Lapierre kaleme aldıkları önemli kitapları 'Kudüs... Ey Kudüs'te 15 Mayıs sabahında yaşananları şöyle anlatırlar:

'Kahire radyosu savaşçı açıklamalar yapmayı bitirdiğinde, güçlü bir kadın sesi işitildi. Hiçbir söylev, hiçbir askeri marş, hiçbir kahramanlık şiiri Arap dünyasının halk yığınlarını bu ses kadar coşturamazdı. Bu ses, Ümmü Gülsüm adlı şişman bir şarkıcının sesiydi. 15 Mayıs sabahı başlarken, Şark'ın bütün radyoları, onun şarkısını dinlemek için açıldı. Seçtiği uzun hava, dinleyicileri kadar bunu dile getiren ses için de evrensel bir çekiciliği olan yeri, Kudüs'ü yüceltiyordu.

Beyrut'ta, Lübnan Başbakanı Riyad Sulh kızlarının odasına girdi ve radyonun yayınladığı ürpertici şarkıyı dinlemeleri için onları uyandırdı. Ümmü Gülsüm, Peygamber'in üzerinden gökyüzüne yükseldiği kayayla ilgili şarkısını bitirdiğinde, genç Aliye babasının gözlerinden yaşlar aktığını gördü. Ateşli bir yurtsever olan Riyad Sulh, allak bullak olmuştu. Şöyle fısıldadı: Allah'ım, Allah'ım, ne olur bu kayanın hep bizde kalmasını sağla.'

Milattan önce 600'lü yıllara gidelim şimdi de... Buhtunnasır olarak da bilinen, kudretli Babil kralı Nebukatnezar Kudüs'ü ele geçirmiş, şehirdeki tapınakları tarumar etmiş, tüm Yahudi halkını sürgüne göndermişti. Kudüs, çok kısa bir sürede Yahudilerden arındırılmıştı.

Yeni nesillerin bu yıkımı unutmamaları ve bir 'milli birlik' geliştirmeleri için Yahudi din adamları eski Ahit'e şu cümleleri koydular: 'Seni unutursam ey Kudüs, sağ elim hünerini unutsun. Seni anmaz, Kudüs'ü en büyük sevincimden üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın.'

Haremimize girilmişken, Kuran'ımız yerlere atılıp çiğnenmişken, Mescid-i Aksa'dan başlayarak bütün Filistin 'Müslümanlardan arındırılmaya' çalışılıyorken bu iki tabloyu hep aklımızda tutmak, zihnimizden hiç çıkartmamak gerekiyor.

Hadi şunun adını dürüstçe koyalım. Bunu, Riyad Sulh'un iyi ya da kötü biri olduğunu dışarıda tutarak söylüyorum. Dünyanın hangi Müslüman ülkesinde, hangi liderinde Ümmü Gülsüm'ün şarkısını dinlerken ağlayan Riyad Sulh'unkine benzer bir tutku var Kudüs'ün özgürlüğüyle ilgili?

'Şöyle şöyle olursa İsrail'in güvenliği tehlikeye girer' şeklinde tuhaf, menfaatperest açıklamalar yapan İran'da mı? Gazze'ye giden tünelleri bombalayan, hatta Gazze sınırına duvarlar örmeye hazırlanan Mısır'da mı? Seslerini bir türlü duyamadığımız, tepkilerini bir türlü göremediğimiz zengin Körfez ülkelerinde mi? 'Biraz başını kaldırdı' diye başına gelmedik kalmayan, kendi varlığını devam ettirme konusunda son derece zorlu bir yola giren Türkiye'de mi?

Kabul edelim. Biz dünya Müslümanları, Filistin davasını, Kudüs davasını, Aksa davasını neredeyse hiç umursamıyoruz. Mescidimize girildiğinde biraz sesimiz çıkıyor, çocuklarımız öldürüldüğünde birazcık efkârlanıyoruz, sonra reel-politik isimli o azgın canavarın gazabından korkarak mağaralarımıza çekiliveriyoruz. Hepsi bu.

Üstelik ne acıdır ki, çekildiğimiz mağaralara Cebrail değil, şeytan geliyor her seferinde. Öyle ki aramızdan bazıları Mescid-i Aksa baskını için 'İsrail askerleri ile cami cemaati arasında gerginlik çıktı' yazıveriyorlar mesela. Bunu bilerek, kasıtla, isteyerek değil, 'dalgınlıkla ve sehven' yazıveriyorlar. Ve asıl sorun da tam olarak burada. Bu dalgınlıkta. Bu 'sehven yaşayışımız'da. Kendi varlığımızın devam etmesi dışında hiçbir şeyi gerçekten önemsemiyor oluşumuzda. 'Yaşadığımız dünya'dan da hesaba çekileceğimizi her seferinde özenle unutmamızda.

Kudüs dalgınlığımıza geliyor. Kahire dalgınlığımıza geliyor. Şam dalgınlığımıza geliyor. Sağ ellerimiz hünerini unutuyor günden güne. 'Yapılacak bir şey yok. Dünya konjonktürü Müslümanların aleyhine' deyip siniveriyoruz. Konjonktür denen şey her neyse, onu Aksa'nın, Kudüs'ün, Filistin'in sahibinden daha güçlü sayıyoruz.

Ve hayır. Böyle giderse korkarım ki Aksa'nın, Kudüs'ün, Filistin'in sahibi, hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek.

Ne diyordu Al Pacino: 'Yoğurdu buldun bi de kaymak mı soruyon? Senin bu saydığın İslam ülkeleri çok sert açıklamalar yaptılar ya yeğenim. Daha ne etsin adamcağızlar?'

Yenişafak 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;