GÜNCEL

İsmail Kılıçarslan : Önce ahlak mı marmelat mı?

Tarih
29 Kasım 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan

29 Kasım 2014

Türkiye’de çekişmenin bir süredir milli unsurlar ile gayrı milli unsurlar arasında yaşandığına dair olan inancım gün geçtikçe pekişiyor. Buralı, ayakları bu topraklara basan, gücünü bu topraklardan alıp enerjisini yine bu topraklara vermeye çalışan insana ‘milli’ diyorum. Gerisi boş ve beleştir.

Çekişmenin adını böylece koyduğunuzda, yani bir çizgi çekip milli unsurlar ile gayrı milli unsurları o çizgiye hizaladığınızda elinizde çok tuhaf, fakat bir o kadar da anlamlı bir fotoğraf oluyor.

Mesela çok özgürlükçü, aman efendim pek solcu, yaman efendim pek bi direnişçi gazetecimizin paralel çetenin medyasında yardırdığını gördüğünüzde resim netleşiveriyor önümüzde. Hiçbir şüphemiz kalmıyor. Diyoruz ki, ‘işte şu ikisi müttefik. Bunları müttefik hale getirecek yegâne meselenin ne olduğunu uzun uzun düşünmeye gerek yok.’

Hayır hayır. ‘Efendim AK Parti fevkaladenin fevkinde millidir. AK Partiye muhalefet edenler gayrı milli unsurlardır’ falan dediğimi zannediyorsan ne dediğimi hiç anlamamışsın demektir. Hatta Türkiye’deki çekişmenin AK Parti ile çeşitli muhalefet odakları arasında yürütüldüğünü falan düşünüyorsan, kusura bakma ama meseleye Prandelli’nin Avrupa’ya uzaklığı mesafesindesin demektir.

Son zamanlardaki gelişmelerden de rahatlıkla anlıyoruz ki mesele artık Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsızlığını muhafaza edebilen bir ülke olup olamayacağı meselesidir.

Bugün çok daha net görüyoruz ki, Arap Baharı’nın son ve en önemli durağı meğer Gezi Parkı olayları imiş. (Hayır canım kardeşim. Biliyorum senin ağaç için, çevre için, diktatöre karşı koymak için orada olduğunu. Şey yapma hemen.)

Ve bugün çok daha net görüyoruz ki 17 Aralık’taki darbe girişimi, Gezi’nin yapamadığını yapmak için sahne almış. Durdurulan MİT tırları, baskın düzenletilen sivil toplum kuruluşları ve diğer gelişmelerle hedef hiç şüphe yok ki ‘Türkiye’nin bağımsızlığı’ imiş. (Hayır canım kardeşim. O dört tane siyasetçinin ne ettiği er geç ortaya çıkacak. Fakat bu, eminim ki bu durumun beni ilgilendirdiği kadar ilgilendirmiyor seni. Neyin peşinde olduğunu ikimiz de biliyoruz. Şey yapma hemen.)  

İhvan-ı Müslimin’i ‘terör örgütü listesi’ne alan Birleşik Arap Emirlikleri neyi amaçlıyor, ne yapmak istiyorsa tam da orada, o niyette aramak lazım Türkiye’ye yapılmak istenenleri...

Peki, gelelim başlıktaki soruya. Önce ahlak mı marmelat mı?

Son zamanlarda Türkiye’nin kurduğu ve geliştirmeye çalıştığı ‘milli direniş hattı’na, haddinden fazla sızmanın olduğunu görmemek için kör olmak gerekiyor. Ne idüğü belirsiz bir takım adamların bu direniş hattını pisletebilmek için grev kırıcıların işlevine benzer bir işlev üstlenmeye çalıştıkları ayan beyan ortada. Mesele bu direniş hattının moralini bozmak, bu direniş hattının insanları arasına nifak sokmak, bu direniş hattını zayıf düşürmek olduğunda daha etkili olanın dışarıdan değil, içeriden saldırı olduğuna şüphe yok.

Onun için bu soru, yani ‘önce ahlak mı marmelat mı’ sorusu çok önemli. ‘Önce ahlak’ diyen adamların kurguladığı bir direniş hattının Türkiye’nin bağımsızlığı adına ayakta kalma şansı var çünkü. ‘Önce marmelat’ diyen yumuşakların ‘öyle de güzel böyle de güzel’ isimli şarkıyı söyleyerek durumu kurtarmaya çalışmalarıyla elde edilebilecek en önemli kazanım şeker hastası olmaktır. Zira o kadar marmelat, insanı şeker hastası yapar, başka bir şey değil.

Ne diyordu Philip K. Dick: ‘Yeğenim, biraz imalı, azıcık serzenişli, az biraz göndermeli konuşuyorsun... Ama bilim kurgudan az-çok anlayan biri ne dediğini şıp diye kavrıyor vallaha. Buradan devam et...’

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;