SİYASET

Hüseyin GÜLERCE : Meğer ‘Hayır’a kesin inanmışlar, neden?

Tarih
20 Nisan 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Hüseyin Gülerce
 16 Nisan referandumu öncesi cevaplayamadığım dört duruş vardı.

Birincisi, AK Parti ile isimleri özdeşleşmiş devlet ve hükümet adamlarının bazıları bir türlü ‘Evet’ demiyordu. Neden?

Yine ‘Evet’ demeleri beklenen/umulan, geçmişin AK Parti destekçisi bazı gazeteciler ve yazarlar ‘Evet’ dememek için kırk dereden su getiriyordu. Döndüler dolaştılar son güne kadar kalemlerinden bir ‘Evet’ kelimesi çıkmadı. Bunlardan biri 48 saat öncesinde neden ‘Hayır’ diyeceğini bile yazabildi. Neden?

Bu insanlar neden böyle yaptılar? Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bekledikleri iltifat mı gelmedi? Her şeyin en doğrusunu kendilerinin bildiği inancı ile mi ‘Evet’in bu millet için hayatî olduğunu göremediler? Yoksa bir şey mi duydular, bir şey mi fısıldandı da ‘Hayır’ çıkacağına kesin inandılar?

İkinci anlamaya çalıştığım duruş CHP’nin duruşuydu. CHP maça asılmıyordu. ‘Evet’ cenahında bir yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan Başbakan Yıldırım neredeyse her gün iki şehrin meydanlarındaki coşkulu kalabalıklara hitap ediyorlardı. CHP’deki bu rehavetin sebebi neydi? Büyük şehirlerde bile meydanları değil, salonları tercih ediyorlardı. Neden?

Mana veremediğim bir tavır da, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kendisini yakacağını bile bile 15 Temmuz için “kontrollü darbe” safsatasını şehitlerin ruhunu rencide etme, şehit ve gazi ailelerini küstürme/kırma pahasına tekrarlayıp durmasıydı. Neden?

Üçüncü cevaplayamadığım duruş Avrupa’nın tavrıydı. Israrla Erdoğan düşmanlığı ve ‘Evet’ aleyhtarlığı yaptılar. PKK’nın ‘Hayır’ gösterilerine izin verir, destek olurken ‘Evet’ aleyhine tertiplere giriştiler. Hollanda’da vatandaşlarımıza atlarıyla itleriyle saldırdılar. Bu tavırlarının ‘Evet’e yarayacağını bildikleri halde ısrarla duruşlarını değiştirmediler. Neden?

CHP ve Avrupa ‘Hayır’ çıktıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hesap sorma zemini hazırlamak için mi böyle yaptı?

Dördüncü duruş, biraz anlamış olsam da FETÖ’nün referandum öncesinde “bahar müjdesi” verip durmasıydı. F. Gülen “Yanılmayan Salih Zat” sapıklığı ile inadını sürdürüyordu ama çok kesin konuşuyordu. 21 Mart’ta, “Bahar öyle şaşaalı olacak ki Kanuni devri yanında sönük kalacak. Büyük baharın arefesindeyiz” diyordu. FETÖ’nün firari kilit isimlerinden Abdullah Aymaz, Mart başında “Zaman Amerika”da yayımlanan “Bahar: Cihetsiz kuş sesleri” başlıklı yazısında, cezaevindeki FETÖ mensuplarının baharın gelmesiyle birlikte serbest kalacağını söylüyordu. Neden?

Bence bu “neden” sorusunun cevabı, sözünü ettiğim duruş sahiplerinin referandumda kesin ‘Hayır’ çıkacağına inanmaları/inandırılmalarıdır.

Şimdi AGİT’in referandumu şaibeli kılmaya çalışmasına, CHP’nin ‘Evet’i gayri meşru ilan etmesine, “gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine” gideceğiz demesine ve halkı sokağa çağırmasına, Batı cephesinin “hele kesin sonucu bir görelim”  havasına bakınca epey işkilleniyorum. Bizim bilmediğimiz ne vardı da ‘Hayır’ için kesin umut beslenmişti.

Hele FETÖ’nün sosyal medyadaki tetikçilerinin ‘Evet’ten sonraki hırçınlığını ve şaşkınlığın görünce bir ‘Hayır’ kumpası kurulduğuna ve Türkiye’nin ‘Evet’ diyerek bu kumpası bozduğuna inanıyorum. Öyle ki bu FETÖ tetikçileri, 16 Nisan gecesinden itibaren halkı sokağa dökmeyen CHP’yi eleştirdiler. “Muhalefet her bedeli ödemeyi göze alarak sokağa inmeli. CHP bu kafayla giderse Erdoğan 2029’a kadar Cumhurbaşkanı olur” dediler.

15 Temmuz’a darbe diyemeyenler, şimdi de Türkiye’nin ‘Evet’ kararını kabullenmeye yanaşmıyorlar…

Star
20 Nisan 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;