SİYASET

Hüseyin Gülerce : AK Parti’de neden böyle oldu?

Tarih
06 Mayıs 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Hüseyin Gülerce

AK Parti ile ilgili ne hızlı gelişmeler yaşıyoruz. Şaşırtıcı olan noktayı dünkü basın toplantısı sırasında Sayın Davutoğlu da işaret etti. Seçim başarısızlıklarına rağmen muhalefet liderleri koltuklarını korurken, Sayın Davutoğlu, başarılı olduğu halde koltuğu neden bırakıyor?

Sayın Davutoğlu çalışkan, başarılı, dürüst, samimi bir insan. Gerçekten hem partisinin birlik ve beraberliği, hem de Türkiye’nin huzur ve kalkınması için canla başla çalıştı. Ülke olarak da, toplum olarak da kendisine teşekkür borcumuz var. 22 Mayıs’taki olağanüstü kongrede aday olmayacağını, sade bir AK Parti milletvekili olarak siyasi hayatının devam edeceğini açıklarken de farklı bir siyasetçi portresi çizdi.

Sayın Cumhurbaşkanına vefadan asla vazgeçmeyeceğini, onun ve ailesinin onurunu kendi onuru bildiğini söylerken fitne kapılarını ardına kadar kapattı, sürgüledi. Ülke ekonomisinin istikrarının korunmasından, kriz ve kaos beklentilerine fırsat verilmemesi için yaptığı ikazlara kadar hep sağduyuyu seslendirdi. “Kimseye sitem, öfke ve kırgınlığım yok” derken, “herkese hakkımı helal ediyorum” derken gerçekten bizlere Konya’dan, Mevlana’nın toprağından esintiler getirdi.

O zaman şu soruyu cevaplamak zorundayız: Çalışkanlığına, hizmetlerine, iyi niyetine rağmen Davutoğlu neden ayrılıyor? Neden ayrılmak zorunda olduğunu kabulleniyor?

Zannedersem, Sayın Davutoğlu’nun dün “bir muhasebe yapma zarureti hissettim” diyerek, “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Güçlü Cumhurbaşkanı, Güçlü Başbakan dönemi başladı’ dedi. Emanetçi başbakan istemedi. Ben de koltuğun hakkını vermek istedim” ifadeleri, kendisi açısından meseleyi izah ediyor.

Ben ise konuya siyasetin zaruretleri açısından bakıyorum. Siyasetin kendine göre kuralları, kaideleri var. Burada, kimin haklı kimin haksız olduğu ikinci derecede önemli. Önemli olan gemiyi karaya oturtmadan, ileriye, daha ileriye götürebilme sanatı, cesareti ve liderlik karizması... Siyasetteki yolculukta eninde sonunda bir kavşak noktası geliyor. Sayın Gül, Sayın Arınç hep kavşaklarda ayrıldılar.

Sayın Davutoğlu’nun ayrılışındaki güzellik; Sayın Erdoğan’ı rencide etmeden, kırıp dökmeden, üslup güzelliği ile kenara çekilmesidir.

Lider olarak Sayın Erdoğan siyasi hatalar yapsaydı, parti tabanının kendisine olan bağlılığı, güveni kaybolsaydı Gül’ün, Arınç’ın ve onlardan farklı da olsa Davutoğlu’nun duruşlarını siyaseten dikkate almak gerekirdi. Tam tersine Erdoğan hata değil, AK Parti’yi ve iktidarı yanlışlarından korudu, sahil-i selamete çıkardı. En son örneği vereyim. 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti içinde -Sayın Arınç gibi- ısrarla koalisyon hükümeti kurulmasını isteyenler oldu. Hatta Sayın Arınç, Kılıçdaroğlu’nun gayretlerini överken, AK Parti’yi eleştirdi. Erdoğan’ın liderliği olmasaydı, bir AK Parti-CHP hükümeti kurulsaydı, şimdi AK Parti’nin ışığı sönüp gitmişti. Süreci Erdoğan yönetti ve AK Parti’nin 1 Kasım seçim zaferi geldi.

Erdoğan’ın lider olarak iki önemli hedefi var: Birincisi, içeriden ve dışarıdan yürütülen sabotajlara, kumpaslara, algı operasyonlarına rağmen 1 Kasım seçim zaferinin gölgelenmesine kesinlikle izin vermemek.

İkincisi, şu anda terörle mücadelede, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadelede, yeni bir anayasa ve Başkanlık Sistemi’ne geçilmesinde tereddüt oluşturmamak. Sayın Davutoğlu’nun bizzat şahsı ile ilgili değil ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte bir yol kazası endişesi taşımasaydı Davutoğlu ayrılığı olmazdı.

AK Parti tabanı ve yöneticileri, Erdoğan’ın liderliğine güveniyor ve onunla birlikte daha geniş ufuklara yürüyeceklerine inanıyorlar...

Star
6 mayıs 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;