Hürriyet’te bugün yer alan bir habere göre, Kahramanmaraş’ın vali yardımcısı Erkan Bulgan da açığa alınmış; ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP’nin Tunceli Milletvekili Gürsel Erol müdahale edince işlemden vazgeçilmiş…
Her ikisi de Tuncelili bu siyasilerin…
Vali yardımcısı ve eşi de, “FETÖ’nün giremediği tek il” diye meşhur Tunceli’denmiş; kendilerinin ‘FETÖ’ yapılanmasıyla ilişkileri yokmuş.
Peki ‘FETÖ’cü’ damgası neden yemiş vali yardımcısı?
Çocuklarını okullarına göndermesi ve onlarla irtibatlı bir derneği makamında kabul etmesi ‘damga’ için yeterli görülmüş…
CHP’den müdahale gelince, bakılmış ki, Cemaat okuluna çocuğunu göndermiş ama, irtibatı öğrenince fazla gecikmeden almış onları oradan… Derneğin kimliğini de kendisine söyleyen çıkmamış…
Vali yardımcısı namına sevindim.
Tunceli kökenli olmak bundan böyle olumlu bir özellik
‘Tunceli kökenli’ olmak, AK Parti iktidarı döneminde önemli yerlere gelememek anlamı taşıyordu; hiç değilse iddia böyleydi. Demek ki, o iddia gerçeği yansıtmıyormuş…
Erkan Bey yakında vali de olur; hak ediyorsa olmalı da.
Sanıyorum, önümüzdeki günler, onun gibi ‘Tunceli kökenli’ başka devlet memurları için parlak bir dönem olacak: ‘FETÖ’ iddiasına muhatap edildiklerinde kendilerine kol kanat gerenler çıkacağı ve gerekçeleri otomatik olarak kabul edileceği için…
Daha önce önemli makamlara atanan ‘muhafazakâr tiplere’ 15 Temmuz sonrasında ‘tehlikeli’ gözüyle bakıldığı için…
Yolları açık bundan böyle…
Okul… Yurtdışı eğitim… Damatlık…
Dünkü yazımdan sonra, bir dostum, “En önemli ayrıntıyı atlamışsın” demek için beni aradı.
Babası ve dayısı yakınım oldukları için eşi görevden alınan ‘Hülya’dan (gerçek adı değil) söz etmiştim ya; atladığım ayrıntı, ‘damatlar’ konusuymuş…
Evet, Cemaat okullarından mezun siyasetçi ve bürokrat olmak ‘kuşku’ ve çoğu kez de ‘görevden atılma’ konusuymuş; ancak bundan daha ‘tehlikeli’ bulunanı da varmış: Önemli bir kişinin ‘damadı’ olmak…
Aile üyeleri önemli kişiler olan biriyle evli olanlara kuşkuyla bakılıyormuş…
Önce inanamadım. Dostum, son kararnamede yer alan başka isimleri de sıralayınca, ‘damat’ kontenjanının ciddi biçimde bir ‘olumsuz ölçü’ oluştuğunu ben de anladım.
Dostum “Ankara’da geçerli ölçü şu şimdilerde” dedi ve o ölçüyü benimle de paylaştı:
“Çocuklar okullarında okutuluyor, üniversitelerin belli bölümlerine yollanıyor, ABD başta olmak üzere yurtdışında eğitim almalarını sağlanıyor ve yurda döndüklerinde önemli kişilere damat olmaları için çalışılıyor… Önemli kişiler daha sonra damatları aracılığıyla etki altına alınıyor…”
Bunun sebebi, Fethullah Gülen’in Türkiye’den ayrılmadan çok önce yaptığı ve içinde ‘kuluçka’ sözcüğü geçen bir konuşmaymış…
Onlara ‘Mançuryalı aday’ gözüyle bakılıyor
Öyleleri vardır herhalde, ama bereket o ölçüye uyan herkes ‘FETÖ’cü’ damgası yemiyor… Eğer böyle ölçüler yüzünden herkes ‘Mançuryalı aday’ muamelesi görecek olsa, devlette işler durur, siyasiler önlerini göremez hale gelir.
‘Mançuryalı aday’, Amerika’da iki kez çevrilmiş bir filmin adı; ilkinde Frank Sinatra, ikincisinde Denzel Washington oynamıştı o tipi.
‘Beyni yıkanmış ve belli bir görevi mutlaka görmeye’ şartlandırılmış insana veriliyor bu ad…
CIA daha 1950’li yıllarda askerler üzerinde böyle bir deney yapmış ve başarılı olmuş: Hiç olumsuz hareketi bulunmayan, herkes gibi normal bir hayat sürdüren kişi, telefonla aranıp vaktiyle beynine işlenmiş şifre sözcük kulağına fısıldanınca, kendisine verilmiş görevi yerine getirmek için her şeyi yapmaya hazır bir robota dönüşüyor.
Devirmekse görevi, deviriyor… Yıkmaksa, yıkıyor… Öldürmekse, öldürüyor…
‘Haşhaşi’ sözcüğünün modern versiyonu…
15 Temmuz’da öyle olmadı mı?
Sanki bir yerlerden telefon geldi… Uyuyan hücreler uyandı… O güne kadar kimsenin kendilerinden beklemediği türden davranışlar sergiledi ‘darbe’de görev alanlar… En yakını oldukları komutanları rehine tuttular… Korumakla mükellef oldukları devlet adamlarının üzerlerine ateş açtılar… ‘Karıncaezmez’ sanırken biz bunları, 240 insanı öldürebildiler…
‘Mançuryalı aday’ filminde işlendiği gibi…
Ölçüyü istisna görmek lâzım
Bence bu ‘damat’ işini tek ölçü haline getirmek yanlış.
Tanıdıklarım arasında o ‘tipe’ uymayan çok genç adam var. Hiçbiri ‘Haşhaşi’ veya ‘Mançuryalı aday’ değil…
Hepsi 15 Temmuz’u lânetledi, lânetliyor…
Neredeyse 40 yıldır faaliyet gösteriyor o okullar ve sürekli mezun veriyor; binlerce, hatta onbinlerce… Önemli insanlar da, kızlarını, iyi yetişmiş ve ahlâklı olduğuna inandıkları gençlerle evlendirmek için çaba gösteriyorlar…
İkisini birleştirip bir ‘tipoloji’ çıkarırsanız ve bunu ona uyan her gence uygularsanız…
Yanlış yapmış olursunuz…
Amerikalı damatlarDostumun gözümü açtığı ‘damatlar’ konusu aklımdayken, Jewish Chronicle adlı İngiltere’deki Musevi Cemaati tarafından çıkartılan haftalık gazeteye göz attım. Gazetenin ‘Celebrations’ adlı ekine…
Bu arada, Müslümanlara ABD’nin sınırlarını sımsıkı kapayacak, tabii seçilirse…
Trump, bir hamleyle ‘Hispanik’ nüfustan oy alma amaçlı bir girişimde bulundu: Meksika’ya gitti ve Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto tarafından kabul edildi.
Fehmikoru.com
4 Eylül 2016
Hiç yorum yapılmamış
723 kez izlendi
790 kez izlendi
561 kez izlendi
2082 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.