Konu internet, güvenlik, bilgi teknolojileri falan olunca, organizasyonu düzenleyenler bir “şıklık” yapmak istiyorlar ve bakanı takdim görevini bir robota veriyorlar.
Her şey güzel başlıyor.
Robot bakanı takdim ediyor, Bakan Bey durumdan hoşnut, modern Türkiye, bilgi çağı, gelişmişlik falan...
Ortam süper.
Türkiye’nin çağ atladığının tablosu.
Modernleşmemizin, bilgi teknolojilerinde geldiğimiz noktanın ne kadar gurur verici olduğu ortaya çıkıyor.
Robot tarafından takdim edilen Bakan Bey, kürsüye çıkıyor ve konuşmasına başlıyor.
Ve konuşma sırasında robot başlıyor kendi kendine söylenmeye.
Bakana, “Biraz yavaş konuş, ne dediğini anlamıyorum” gibi laflar sarf etmeye başlıyor.
Şaşıracak bir şey yok; çünkü robot çocuk gibi.
Samimi.
Anlamıyorsa “Anlamıyorum” diyor.
Hızlı konuştuğunu anlıyorsa “Hızlı konuşuyorsun” diye uyarıyor.
Çünkü saf.
Konuşma boyunca uyuklayıp, konuşma bitince ayağa fırlayıp hararetle alkışlayanlardan değil.
Bakan Bey bu saflığa kızıyor.
Robotu fırçalamıyor ama robotun programcılarına sesleniyor.
Onlar da hemen koşup robotu yeniden formatlıyorlar ve robot eleştirilerini kesiyor...
İşte Türkiye’nin meselesi de burada ortaya çıkıyor. Mesele dediğim de şudur. Teknolojide, bilişimde, yapay zekâ programlamakta istediğiniz kadar ileri gidin...
Eğer yapay veya doğal o zekâların en küçük bir farklı sesine tahammülünüz yok ise...
Ve hoşunuza gitmeyen her robotu yeniden formatlamak gerektiğini düşünüyorsanız, gerçekte asla ileri gidemezsiniz.
Çünkü yapay veya doğal, zekânın işe yaraması için özgürce kendini geliştirmesi gerekir...
Habertürk
8 Şubat 2018
YORUMLAR
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.