GÜNCEL

Ersin Çelik : Ekşi Sözlük de geç kaldı, devlet de...

Tarih
23 Şubat 2023
İzlenme
Kişi
Yazar
Ersin Çelik

Dijital İnsani Bilimler Doçenti Marc Owen Jones’un Orta Doğu’daki dijital otoriterlik üzerine yazdığı ve henüz Türkçe’ye çevrilmeyen kitabının (Digital Authoritarianism in the Middle East) kapak yazısı şöyle başlıyor: “Var olmayan insanlar tarafından size yalan söyleniyor. Dijital aldatma, bilgi savaşının yeni yüzüdür. Botlar ve troller çoğaldıkça ve kullanıcılar sahte haberler ve dezenformasyondan oluşan bir infodemide (bilgi salgını) gezinmeye bırakıldıkça, sosyal medya hem devletler hem de ticari kuruluşlar tarafından silah haline getirildi.”

Marc Jones’un ‘var olmayan insanlar’ olarak tanımladığı botları da insanlar oluşturuyor. Çağın bilinen, görünen, hissedilen ancak kimselerin ses etmediği en büyük belalarından biriyle yüz yüzeyiz. Sanal dünya her geçen gün dünyamızı başımızı yıkıyor. Deprem esnasında bile.

İngiliz araştırmacı Jones’u Türkiye kamuoyu yakından tanımasa da analizleri gündem oluyor. Son olarak Türkiye’yi vuran Kahramanmaraş depremlerinden hemen sonra, farklı ülkelerde oluşturulmuş 4 sahte sosyal medya hesabı üzerinden dezenformasyon amaçlı yaklaşık 30 bin Tweet’in atıldığını ortaya çıkaran raporu yayınladı.

Türkiye’ye benzer bir dezenformasyon saldırısı 2021 yılındaki orman yangınları sürecinde de yapılmıştı. Başta Manavgat olmak üzere Akdeniz ve Ege’yi kasıp kavuran yangınlar sırasında “Help Turkey” ve “Global Call” etiketleriyle yayılan sahte haberlerin arka planını da yine Marc Jones analiz etmişti. Türkiye’yi dünya kamuoyunda aciz duruma düşürmeye yönelik paylaşımlar yapılan “Help Turkey” etiketi de büyük oranda yapay hesaplar üzerinden yayılmıştı.

Tüm bu hatırlatmaları yaptım, çünkü Türkiye depremle birlikte sosyal medya ve forumlar üzerinden saldırı altına alındı.

İnsanların sosyal medya üzerinden doğru bilgiye ulaşmasını engellemenin yanı sıra toplumu korkuya, öfkeye, endişeye ve paniğe sürükleyen bir saldırı söz konusu. Belki farkında değiliz belki farkındayız, “yalan haberlerin” esiri olduk artık. Sadece Türkiye’de değil sosyal medyanın gündelik yaşamın bir parçası olduğu bütün ülkelerde, toplumlarda benzer tablolar var. Fakat Türkiye yukarıda aktardığım örneklerde olduğu gibi sanal saldırıların merkezi olmuş durumda. Biraz da potansiyelle alakalı. Nüfusumuzun üçte ikisinden fazlası aktif sosyal medya kullanıcısı. YouTube abone sayısı 60 milyona, Instagram 50 milyona, Twitter ise 20 milyona dayandı. Günlük sosyal medya tüketim süremiz kişi başına 3 saati geçti. Bu büyük tüketici kitlesini manipüle etmek için gerekli altyapı oluşmuş durumda.

Sadece Amerika ve Çin merkezli sosyal medya platformları değil ülkemizin markası olan Ekşi Sözlük’ü de bu siber dezenformasyon saldırısının merkezlerinden biri olarak görmek gerekiyor. Ekşi Sözlük deprem sürecinde yayınladığı içeriklerle yine tartışılan platform oldu ve BTK tarafından erişime kapatıldı. Hem Ekşi Sözlük cephesinin hem de devletin geç kaldığını düşünüyorum. Ekşi Sözlük yönetimi eğer isteseydi platform dezenformasyon yuvasına dönüşmezdi.

Daha önce bu köşede birkaç yazıda dile getirmiştim; Ekşi Sözlük bir zamanlar kaliteli bir mecraydı. Gündeme dair arşiv vazifesi görüyordu. Diğer yandan eğlenceliydi. Sonra Gezi kalkışması yaşandı ve Ekşi Sözlük 28 Şubat artığı nefret tohumlarının saçıldığı korkunç bir mecra oldu. Ötekileştirme, itibar suikastları, kutsallara hakaret derken ideolojik kamplaşmanın da merkezi oldu.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;