CHP'Yİ bilen bir dostumla konuştum. 14 Mayıs sonuçlarından sonra tüm ittifakın sarsıldığını söyledi. Ve daha önemlisi "CHP şimdikendi içinde casus avıbaşlattı" dedi. "Ne casusu?" diye sorunca da "Kemal Bey tasfiyelere başladı. Kalırsa daha da devam edecek...
Ancak işi çok zor. Durumu anladıklarını sanmıyorum" cevabı verdi. Israr ettim. Devamı gelmedi...
Böyledir bu işler.
Sonuçlar arzu edildiği gibi çıkmazsa düne kadar görmediklerini görür olursun! CHP için de durum böyleydi. CHP'de Kemal Bey'e yakın duran ancak BATIDA değişik başkentlere yakın isimler bulunmakta. Kılıçdaroğlu da bunları bilmiyor olamaz. DENGE kurup herkesi yönetmek istedi.
14 Mayıs gecesi parti içinde yaşanan karışıklık, kargaşa, kaos, şimdi birilerinin tasfiyesiyle sonuçlanacaktı. CHP lideri bir şekilde ABD-İNGİLTERE-ALMANYA arasında denge kurup 300 milyar doları toplayıp burada iktidarı ele geçirmek istedi. Bu konuda belli ki söz de almış gibi. Ancak bir çocuk bile BATI'da kimsenin kimseye bırakın 300 milyar doları, 3 doları bile karşılıksız vermeyeceğini bilir. Kılıçdaroğlu HDP, Kürt meselesi, bölgedeki değişim ve Türkiye'nin geleceği konularında kimseyi ikna edemedi. Bana kızdılar ancak durum böyleydi.
Mesela HDP ile ilgili hiçbir soruya EKRANLARDA doyurucu cevap veremedi. Geçiştirdi... "Daha önce neden aday değildiniz de şimdi öne çıkıyorsunuz?" şeklindeki sorulara da "Konjonktür böyle" şeklinde cevap veriyordu.
Daha önce de yazdığım gibi Kemal Bey'in BATI için gerçek aday olma ihtimali yoktu. DEĞİŞİMDEN SÖZEDEN 75 YAŞINDAKİ BİR LİDER GENÇLERİ NASIL PEŞİNDEN SÜRÜKLEYEBİLİRDİ...
Bence mümkün değildi. 14 Mayıs'a, Kemal Bey'e gizli açık destek verenler ile onların kafalarının bir yerinde tuttukları gizli hedef noktasından baktım. BATI'nın Erdoğan rahatsızlığı herkesin bildiği bir SIR'dı. Hem Erdoğan'dan kurtulmak hem de Türkiye'nin yönünü belirlemek ve direksiyona geçmek istiyorlardı.
Kılıçdaroğlu dün de sosyal medyadan gençlere sesleniyor ve "Genç arkadaşlarımın mesajını da aldım. Başım üstüne. Onların kaygılarını gidereceğim..." diyordu. İyi de nasıl? Bence Kemal Bey'in kaçırdığı yer tam da burasıydı... Devamı vardı!
"...şimdi bir bakalım, günün sonunda elimizde ne var? Dipsiz bir karanlık... Farkında mısınız?
Gençliğiniz bir daha gelmeyecek.
12 günümüz var, bu karanlık tünelden çıktık çıktık... En büyük kazığı da gençlere attılar. Sizin hiçbir şeye yetecek paranız yok. Bir kahveyi bile düşünmek zorundasınız. Yaşama sevinciniz çalındı..." şeklinde karanlık bir tablo çiziyordu. Ancak "cebindekahve parası olmayanlarneden Erdoğan'a oyveriyordu?" diye sormuyordu!
İç içe geçen pek çok olay vardı.
Yazmak için erken bulduğum noktalar çoktu. Şu an TÜRKDEVLETİ de BATILI başkentler de oyunun içindeydi. Türk Devleti kendi rotasını korumak için çaba harcarken diğerleri de kaptan köşkünü ele geçirmek istiyordu...
Kırıcı olmak ve yanlış anlaşılmak istemem. Bu nedenle "bütüne" THEECONOMIST'ten bakalım...
6 Mayıs kapakları itibariyle BATI'daki bütün yayınlar ERDOĞAN'ı hedefe koyuyordu.
EN çok ses getiren ise haliyle The Economist oluyordu! İngiltere merkezli haftalık dergi "2023'ünen önemli seçimi" kapağıyla yayınlanıyordu. Derginin kapağında Türk bayrağının yanı sıra "Erdoğan gitmeli", "Demokrasiyi kurtarın" ve "Oy verin!" ifadeleri yer alıyordu.
Resmen ERDOĞAN hedefti.
Erdoğan'ın seçimi kaybetmesinin "tüm dünyada demokratlara umut vereceği, diktatörlerin seçimle gidebileceğini göstereceği" belirtiliyordu. Hem sandık kuruluyor hem milyonlarca insan OY kullanıyor ancak Erdoğan onlara göre DİKTATÖR oluyordu.
Türkiye'deki demokrasiyi düşünüyorlardı!
Garip! Peki Suudi Arabistan için ya da BAE için aynı kapakları neden atmıyordunuz? Ya da demokrasi götürdüğünüz Irak'a neden dönüp bakmıyordunuz!
Neyse... KÜRESEL AKLIN yansıdığı yayınlar sonucu Kemal Bey kazanacak olursa BATI'da bayram havası esecekti. Doğru mu? Zaten gizlemiyorlardı. Peki kazanamazsa? İşte burada bence ikinci planları ve görünmeyen asıl adayları devreye girecekti.
Fırsat bulurlarsa tabii... BATI Başkan Erdoğan'ın EKONOMİK olarak ayakta kalamayacağınıdüşünüyordu. EKONOMİK ÇÖKÜŞTEN sonra gelmelerinindaha doğru olacağını hesapediyorlardı. Depremle 11 ilinbüyük hasar görmesi, cariaçık ve enflasyon ODAK NOKTALARIYDI!
Biraz daha açalım isterseniz...
Dün de yazdığım gibi Kemal Bey'in 3 ARALIK 2022'de Lütfi Kırdar'da yaptığı VİZYONTOPLANTISI büyük beklenti meydana getiriyordu. Jeremy Rifkin gibi o tarihte itibaren ortalarda görünmeyen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) Prof. Dr.
Daron Acemoğlu, seçimler ve sonrası hakkında Türkiye'ye dair tespitlerini sıralayıp sahne alıyordu... Acemoğlu ilk tespitinde "Çoğumuzun Erdoğan'ın siyasi becerilerini ve durumu okuyup kontrol etme yeteneğini bir kez daha hafife aldığı ortaya çıktı.
Medya hakimiyeti önemlidir ancak durum onun ötesinde..." sözlerine yer veriyordu. Sonra ise vitesi artırıyordu. Prof. Dr. Daron Acemoğlu konuyu ekonomiye getiriyor ve "Endişelerden biri, ekonomik krizin (bence durumun ciddiyetini tam olarak anlamış gibi görünmeyen) bir muhalefet hükümeti iktidarında gelmesi ve CHP ile diğerlerinin itibarını zedelemesiydi. Şimdi bunu bozan AK Parti ekonomiyi düzeltmeye çalışacak..." çıkışıyla önümüzdeki dönemi ifade etmeye çalışıyordu. Yetmiyor üzerine "Maalesef AK Parti'nin de krizle başa çıkabileceğine dair bir işaret görmüyorum. Bu görevi üstlenecek çok az kalifiye insan var. Ekonominin ve demokrasinin geleceği için endişeleniyorum..." sözleriyle noktayı koyuyordu. EYT açılımı ile emekli zamları ile asgari ücrete yapılan düzenleme ile TCGANADOLU ile gururlandıran, İHA ve SİHA'larla yollarla köprülerle baş edemeyeceklerini düşünenler, KEMAL BEY'e gazı verdi.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.