DÜNYA

Ergün Diler : Patron!

Tarih
20 Ağustos 2020
İzlenme
Kişi
Yazar
Ergün Diler
BİR otomobil fabrikası düşünün.
Konforlu, hızlı, dayanıklı ve güvenli bir araç inşa ediliyor.
Aracın her yeri elbette önemlidir.
Direksiyonundan fren balatalarına iç döşemesinden birim zamanda yapacağı hıza kadar... Motor gücüne kadar yani... Hatta bakım süresinden araca aklını veren yeni nesil yazılıma kadar... Aracın sahibi markanın sahibi her detayı düşünür.
Yatırımını kadroları teknolojiyi buna göre yönetir. Ne eksikse alır yerine koyar.
Çünkü otomobil bir sistemin BİTMİŞ İŞLEYEN halidir... Ve bu sistemin işlemesi için de her gücü masaya getirir...
Devletlerarası sistemde de durum böyledir. Nasıl aracın sahibi varsa, markanın patronu varsa DÜNYANIN da sahibi olan ya da olmak isteyenler vardır.
Sanırım anlaşılmayan da budur. Eğer "yeryüzündeki 200'e yakın ülke her istediğini yapıyor, istediği şekilde yönetiliyor" diye düşünüyorsanız yanlıştasınız... Aracın fabrikanın sahibi buna izin vermez. Vermedi de...
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tek PATRON Amerika Birleşik Devletleri oldu. İngiltere hem içlerinde hem yanlarındaydı. AVRUPA BİRLİĞİ fikri kendi içlerinde savaşsalar da ABD'nin egemenlik rüzgarına karşı kuruldu. Avrupa'nın kendi içinde yaptığı iki büyük savaş Washington'un patron olmasıyla sonuçlandı. Hatta ikinci savaştan sonra ABD bugünleri görebildiği için ÇİN'i bile masaya oturttu. İtirazlara rağmen...
Bir önceki patron İNGİLTERE'ydi. Londra hedeflediği ülkelere giriyor ve sistemin devamı için AİLELER keşfediyordu.
Soyağacından süzülerek gelen akıl ilgili ülkenin kontrolünü, Londra'ya bağlı olan ailelere veriyordu. ABD ise BRETTON WOODS'tan sonra bunu daha da ileri götürüp DOLAR üzerinden her devleti kendine bağlamanın yolunu buldu.
DOLAR'ı olmayan hiçbir ülke, banka, kurum kalmıyordu. Petrol ve doğalgaz gibi hayati önemde ihtiyaçlar DOLAR üzerinden alınıp satılıyordu. Bu İNGİLİZLER'in, AİLELER üzerinden kurduğu sistemin çok ötesindeydi. FED'in matbaaları DOLAR'ı basıyor egemenlik yayıldıkça yayılıyordu.
Artık Washington'un her yere asker yollamasına gerek yoktu. Uzun süre böyle gitti. İKİZ KULE saldırıları ya da operasyonları ÇİN'e karşı ABD'nin ilk önemli hamlesiydi.
Savaşı, TİCARETİ ELİNDE TUTAN AİLELERE KARŞI BAŞLATIYORDU. World Trade Center hedef seçilerek... Yani İNGİLİZLER'in yönettiği sistemin oyuncularına karşı. Oysa 2001'de ÇİN bu kadar öne çıkmış değildi.
Afrika'da Avrasya'da Ortadoğu'da önemli hamleler yapsa da sahnenin tamamına yakınını kapsamıyordu.
Çin daha da gaza basınca ABD uyandı! Kendi elleriyle bir CANAVAR meydana getirdiklerini anladılar...
Çin BAŞKAN Nixon'un giderek startını verdiği bir projeydi aslında.
Bu ziyaretten sonra "NIXON ÇİN'de" diye opera bile yapıldı! Ama boynuz kulağı zorluyordu. Çin DOĞU'dan gelince PEKİN İÇİN "DIŞ GÜÇ" olan ABD düğmeye bastı. Önce ÇİN'İN ayak izlerini takip ederek AFRİKA'da büyük basınç meydana getirdi. Hem askerleriyle hem DOLAR'la... CİBUTİ'den SUDAN'a kadar...
Alışıldık savaş türleri, dünya için çok ama çok geride kalmıştı. Başka bir yolla sonuca gidilmek zorundaydı.
Denediler. COVİD-19'la sahne ald��lar. Devletler sarsıldı. Paralar yerle bir oldu. Çin üretim gücünün önemli bir kısmını kaybetti. Enerji ile buluşmasında sorunlar yaşamaya başladı. Nasıl Türkiye 1960-1971- 1980-15 TEMMUZ darbelerine kalkışmalarına maruz kalıyorsa ÇİN de ABD'nin post-modern savaş metoduyla güne başlıyordu. Savaş artık kılıfını değiştirmiş hedef ülkenin içlerine kadar uzanmıştı. Sosyal medyadan paylaşılacak bir MESAJ bile orduların üzerinde etki meydana getiriyordu...
Ve hala birileri "DIŞ GÜÇ" nedir sorusunun cevabını vermekte zorlanıyordu. Garipti ama durum buydu... Nasıl otomobilin sahibi fabrikasında değişik unsurları bir araya getirip sonuca gitmek istiyorsa ABD de böyleydi. Çin de... Kimse sistemin tıkanmasını istemezdi.
Türkiye üzerinde de Afrika'da da Avrasya'da da Ortadoğu'da da İKİ BÜYÜK GÜCÜN gölgesi mevcuttu.
Bunu görmek için DİPLOMAT olmaya gerek de yok... ABD kurduğu ve şimdilerde değiştirmek istediği sistem için TÜRKİYE'ye ihtiyaç duymakta. Yoksa BAŞKANLIK seçimlerinde neden TÜRKİYE'nin, Erdoğan'ın, muhalefetin isimleri geçsin. Daha önce bu oluyor muydu?
Carter, Reagan, Clinton ya da Obama seçilirken bu oldu mu? Duyduk mu hiç! Asla...
ABD başkan adayı Joe Biden Türkiye'de kimleri destekliyor?Sadece "BİZİM ÇOCUKLAR BAŞARDI" sözleriyle kulağımıza çalınan sözcükler oluyordu...
İçerideki çok kişi DIŞ GÜÇ ya da BÜYÜK DENGEYİ bilmiyordu.
Büyük güçlerin büyük hedeflerini anlamakta ciddi bir sıkıntı vardı...
Mesela PKK neden vardı? El Kaide niye kuruldu? DEAŞ kimin eseriydi?
Bunları kuranların amacı neydi?
Reina saldırısı, Atatürk Havalimanı baskını, Dolmabahçe patlamasını kimler neden düzenliyordu? Hangi mesajı vermek istiyorlardı? 15 TEMMUZ öncesi bunlar oluyordu!
Hatırlayın! Terörle ya da finansal operasyonla TÜRKİYE'nin DURUMU, TUTUMU,
KOORDİNATLARI değiştirilmek isteniyordu. Bunun hem bölgesel hem küresel nedenleri vardı. İçeride daha YEREL tarafı bile bilinmiyorken KÜRESEL tarafını yazmak ve hele hele anlaşılmasını sağlamak zordu...
Bakın Joe Biden konuştu.
Yine konuştu. Türkiye'ye mesajı yine "MÜDAHALE" diyerek yolladı... KÜRESEL sistemde ABD BAŞKANI'NIN kim olduğu önemli olsa da hayati değildir.
Başkanlar tabeladır orada. DERİN AMERİKA DÜNYAYI eline alacağı sistemi kurgular. Bunu da BEYAZ SARAY'da yapmaz.
Yapılanı BEYAZ SARAY'a iletir ve "UYGULA" der...
Açalım biraz daha. Biden'dan gidelim...
Great Reset, ABD Başkan adayı Joe Biden'ın da çok önem verdiği bir konu. Geçtiğimiz hafta Biden'ın Ekonomik Danışmanı Jared Berstein, 
Jared Bernstein - Alchetron, The Free Social EncyclopediaGreat Reset'le birlikte IMF'nin yeni rolüyle ilgili çalışmayı tamamladı.
Biden'a sunulan raporda çok ilginç noktalar var. 2020 sonunda veya 2021 Haziran ayına kadar 198 Birleşmiş Milletler üyesi ülkenin 173'ü ABD'ye bağımlı olacak. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere kurtarma paketlerinin toplam rakamı 10 trilyon doları aştı. Ancak pandemi sonrası kurtulmuş tek bir ülke yok.
İşte Biden'ın büyük ihtimalle IMF Başkanı olarak düşündüğü Jared Berstein, 173 ülkenin tapusunu Washington'a getireceğine dair söz verdi. Çünkü listedeki bu ülkelerde siyaseti değiştirebilecek ekonomik kaos programı hazır. Avrupa Merkez Bankası, Jared Berstein'ın planının başarılı olması halinde Avrupa Birliği'nin de dağılacağını düşünüyor.
Bu planda ne var? Her ülke artık daha da borçlu. Her ülke artık daha da çok dışa bağımlı. Ancak ülkeler kurtuluş reçetesi için büyük ortaklıkta buluşamıyor. Avrupa'ya bakın, Akdeniz'e bakın. Aslında her ülke birbirleriyle karşı karşıya.
Pandeminin beklenen sonuçlarından biri de buydu. O nedenle ülkeler günü kurtarmak için IMF ile yani Washington'ın kapısında yatmak zorunda kalacak. Modern Para Teorisi'nin de mimarı olan Jared Berstein, yeni dönemde adını çok duyacağımız isimlerden biri olacak.
NOT EDİN! Tabii ki, Biden'ın başkan olması halinde. Ancak Washington'da rüzgar çok sessiz eser.
Trump da kazansa, Jared Berstein'ın çok önemli bir göreve getirilme ihtimali yüksek.

yazının devamı 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;