Tarih 02 Ağustos 2024İzlenme KişiYazar Ergün Diler
Paylaşım
ŞİMDİ etrafımızda olan biteni anlamak için en azından 2013'e dönüp bakmak, oradan da 2017'ye sıçramak şarttı. DEVLETLERİN ROLLERİNİ bilmeden kör uçuşu yaparakgitmenin bir mantığı yok. Büyükdevletler kesinlikle kendi etkialanlarındaki nispeten küçükgüç odaklarına etkiederler. ABD'ninaskeri-finansalsiyasiuzantılarınıdüşünün. Karşısınabir de İngiltere'yikoyun. Çin'inaçılımlarınıekleyin. Herkeskendi yolunda HIZ yapmakister. Amaç KÜRESEL İMPARATORLUK'tur. Bununiçin gizli açık ittifaklar vardır. Mesele kısaca budur. Şimdi açalım... 2013 yılı ileride çok daha iyi etüt edilecek daha sağlıklı analizlere ev sahipliği yapacaktı. Türkiye o yıl Başbakan Erdoğan'ın ABD'den dönüşüyle karışıyordu. Ciddi türbülansa giriyordu. GEZİ olayları BAŞLIYOR, EYLEMCİLER Dolmabahçe'den içeri girmek için şartları zorluyordu. Çatışıyordu. Dünya medyası TAKSİM'deydi. AK PARTİ'nin karşılaştığı ilk şaşkınlık, ilk panik, ilk korkuydu. Sonra devam edildi. Tasfiye için düğmeye basan el sahadaydı. 17/25 Aralık operasyonları geldi. Kriminal sos katılmış pek çok olay yaşandı. 15 Temmuz'a kadar gidildi. Her saldırıdan sonra içeride TASFİYELER oldu. Kaçınılmazdı! 2013 bizi sarsarken MISIR'da tarihi gelişmeler yaşanıyordu. Mısır'ı Türkiye'ye bağlayan MURSİ, General SİSİ'nin daha doğrusu ABD'nin isteğiyle indiriliyordu. Doğal olarak manşetlere MÜSLÜMAN KARDEŞLER çıkıyordu. Eski kavga yeni isimlerle devam ediyordu. Sisi kazanıyor, iktidara el koyuyordu. Müslüman Kardeşler kaybedendi. Önemliydi. Aynı zaman diliminde DARBEYE çatışmaya gerek kalmadan KATAR'da BABA yerini oğluna bırakıyordu. 61 yaşındaki Emir Şeyh Hamad bin Halife El Sani, televizyonda, genç kuşakların yönetime geçme zamanının geldiğini söylüyordu. El Sani'nin şeker ve böbrek hastası olduğu belirtiliyor, sağlık sebepleri öne çıkartılıyordu. 33 yaşındaki yeni Emir Şeyh Tamim bin Hamad El Sani koltuğa oturuyordu. Mısır-KATARTÜRKİYE arasında yani Mursi-Erdoğan-El Sani arasında doğal bir kardeşlik, dostluk hattı oluşuyordu. BU tabloya itiraz edenler hem Türkiye'de hem Mısır'da basınç uyguluyordu. Kahire'de başarıyorlar yönetimi alıyorlardı. Mursi hayatını kaybederken MÜSLÜMANKARDEŞLER de büyük mevzileri boşaltmak zorunda kalıyorlardı. Ortadoğu gerçekten İNGİLİZLER'den sorulurdu. Akıl ve tecrübe onlardaydı. ABD de en büyük rakibinin İSLAM içindeki rolünü biçmek dolayısıyla KÜRESEL etkisini azaltmak niyetindeydi. HAMAS'ın ve MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN "ÖTEKİ" olması ve "TERÖR ÖRGÜTÜ" olarak ilan edilmesinin altındayatan gerçek buydu. Enerji ve ORTADOĞU söz konusu oldumu kimse dışarıda kalmazdı! Katardengeyi gözetse de Londra'yaçok yakındı. İSTİHBARAT dünyasının dillendirdiği gibi HAMAS'ın arkasında da İNGİLİZ İSTİHBARATI vardır. Belli bir noktadan sonra yapıya sızmışlardır. Zaten iddialı her oluşumun içinde YABANCIİSTİHBARAT bulunmaktadır. Aynı koşullar HİZBULLAH için de söylenmektedir. Bazenküçük devletlerin etkisi karşısındaşaşırırız ya! Bunun nedeniarkadaki BÜYÜK'tür. KATAR'dayönetim değişince KÖRFEZ daha doğrusu ABD'nin etkialanındaki ülkeler ayağa kalktı. MÜSLÜMANLAR AYRIŞTI! 2017, ayrılan yolların yılıydı! İHVAN ile Müslüman Kardeşler ile HAMAS ile kavgayı SUUDİARABİSTAN yapıyordu. ABD arkadaydı! Mesela Suudi Arabistan medyası yani DEVLETİ, KATAR'ı "Müslüman Kardeşler, Daesh (IŞİD) ve El Kaide dahil bölgedeki istikrarı bozmak isteyen farklı terörist ve mezhepçi gruplara sahip çıkmakla" suçladı. Suudiler, KATAR'ı İRAN'ın yönettiği gruplara sınırsız destek vermekle itham ederken bir de "Yemen'deki Husiler'e yardım DOHA'dan" manşetleri attırıyorlardı... ARAP BAHARI ile başlayan parçalanma 2017'ye gelindiğinde en üst seviyeye çıkıyordu. KÖRFEZ, KATAR'ın da İHVAN'ın da Türkiye'nin de karşısındaydı. NET! Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin desteklediği General Halife Hafter bile, Katar'ı "terörist gruplara" destek olmakla suçluyordu. Yani KARŞIDA olduğunuz zaman sahadaki politikaların dışında aksiyon aldığınız zaman TERÖRLE yan yana getiriliyordunuz! Bu Ortadoğu'da çıplak gözle görülecek kadar netti. KÜRESEL KURGULARIN hayata geçirilmesi talebi İKİ EKOL'ü İKİ ODAK'ı,iki İTTİFAK'ı karşı karşıyagetiriyordu. DARBELER,finansal operasyonlar, terörkarşıdaki ülkelerin yerini,koordinatını değiştirmek içinkullanılan organizasyonlardı. YPG/PKK gibi... SİSİ'nin izlediği yol gibi... Mısır'da konum değişikliği çok zor olmadı. Ancak Türkiye'de BAŞKAN ERDOĞAN'ın direnci, arzusu,azmi bunu engelledi. Peki bu geçtimi bitti mi? Elbette hayır... Bitermi geçer mi! Anayasa Mahkemesi'nin aldığı son CAN ATALAY kararı, hukuki çerçevenin dışında baktığımda AB ile BATI ile uyumlu bir görüşün tezahürüydü. Osman Kavala ve diğer tutuklular için yükselen sesler de BATI değerleri üzerinden geliyordu. Bunu genleştirdiğinizde alttaki gizli metinde Mursi ve Erdoğan'a karşı siyasi yelpazenin tanımını görürdünüz. Bu KARŞI olma hali şu an eskiye göre daha canlı... 2013'te ABD'de başlayan KIRILMA, 2024'e kadar kendini attı. İSRAİL üzerinden başlatılan "YOK ETME" operasyonu, sadece HAMAS ve HİZBULLAH'ı kapsamıyordu! Londra-Pekin'in kurmak istediği DÜNYAYA da Türkiye'ye de Katar'a da bir mesaj yumağı taşımaktaydı. Bu KÜRESELDENGENİN içeride karşılığı olursa yani ABD'ye BATI'ya yakın siyasi hareketler öne çıkarsa siyaset "ÇETİN" bir hal alacak, olmazsa EKONOMİKTERÖR gibi tanıdık kartlarla gelmeye devam edeceklerdi. KÜRESEL bir SAVAŞIN ortasındaydık. Türkiye duruşitibariyle ABD ve BATI'nınkarşısında pozisyon alıyor kendiyolunu inşa etmek istiyordu. Bukarşı tarafın kurgusunun imhaedilmesi demekti. Çünkü düğüm BÖLGEDE çözülecekti! Irak'tada Suriye'de de AKDENİZ'de detansiyon yükselecekti. Haniye'yitasfiye ederek aslında HAMAS'adestek veren, ORTADOĞU'da GLOBAL GATEWAY'ibitirme gücüne sahip arkadaki OYUNCULARA mektupyollanıyordu...
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.