SİYASET

Ergün Diler : İhbar Air!

Tarih
20 Nisan 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ergün Diler

20 Nisan 2015

Paylaşım
mücadelesi tüm dünyada bütün hızıyla sürüyor! Dünyanın kavga ettiği ve ele geçirmek istediği NOKTA ise Afrika ile Ortadoğu... Kim burada söz sahibi olursa maçı da o alacak! Kavganın özü bu! Dışarıda da Türkiye'de de gördüğümüz itiş-kakışın nedeni bu! Geçtiğimiz gün THY uçağına yine bomba ihbarı yapıldı!
Nedense hep içeride bir yerlerde bulunan bir NOT'la uçakta bomba olduğu duyuruluyordu! Ya sefer iptal oluyor, ya gecikme yaşanıyor, ya da uçak en yakın noktaya iniyordu!
29 Mart'ta İstanbul-Narita seferini yapan uçağın tuvaletinde "C-4 Cargo" yazılı NOT bulundu! Kaptan risk alamazdı! Atatürk Havalimanı'na döndü!
Bunu kötü bir şaka olarak değerlendirirken bir gün sonra İstanbul-
Sao Paulo
uçağı da aynı şekilde, yani tuvaletteki NOT'la KAZABLANKA'ya inmek zorunda kaldı!
Sinirler geriliyor, stres artıyordu! Belli ki birileri oyun kurmaya kalkmıştı! Daha sonra İstanbul-Lizbon seferini yapan uçağın hostesleri servis arabasının içinde küçük bir top buldu! Panik başladı!
Kimseye belli edilmese de korku büyüktü!
Uçak dönüp geldi! İstanbul'a indi! Aynı şekilde ihbarlar sürüp gitti! İstanbul-
Basel
seferini yapan uçak da "Kargoda bomba var!" NOT'u üzerine hiç vakit kaybetmeden döndü! Ancak bu kez NOT'ta parmak izi bulunmuştu!
Polis incelemeyi sürdürürken son olarak İstanbul-Tokyo seferini yapan uçak yine tuvaletten vuruldu! Bulunan NOT'ta "Bomba var!" ifadesi yer alınca uçak didik didik arandı! Yaklaşık 5 saat sonra uçabildi! Buraya kadar biliyoruz!
Peki, bu ihbarlar ne zaman başladı!
Mart ayında! Peki, Mart'ta THY ne yapmıştı? Biliyor muyuz? Evet biliyoruz!
16 Mart 2015 tarihinde, tüm kanallarda Türk Hava Yolları'nın 'Afrika uçuyor' reklamları dönmeye başladı! Afrika'dan çok güzel görüntülerle süslenen reklamın sonunda ekran siyaha düşüyor ve "40'TAN FAZLA NOKTADA AFRİKA'DAYI Z" diyordu!
Aslında savaş önce Afrika'da, sonra da ekranda başlamıştı! Türkiye büyümek istedikçe, çok önceleri terk ettiği bölgelere inmeyi arzu ettikçe birileri rahatsız oluyordu! Olmaları kadar doğal bir şey yoktu! Gerçekten Ankara hafızasını tazelemiş ve kim olduğunu hatırlamıştı! Büyük düşünüp büyük oynuyor ve kazanıyordu! Havada yenilemeyen THY'nin, yani Türkiye'nin, NOT'larla yenileceği düşünülüyordu!
Bu reklamdan iki gün sonra, yani 18 Mart'ta, Adana-İstanbul seferini yapan THY uçağına bomba ihbarı yapıldı...
Oyun başladı! Tabii bombaları koyduran akıl DIŞ BASINDA bunları büyütecek güce sahipti! Öyle de oluyordu! Güven ve prestij kaybı yaşanması için bir el aralıksız çalışıyordu! Peki, Türk Hava Yolları, Afrika'da 43 noktaya uçarken yıllarca buranın kanını emenler ne yapıyordu? Air France 36 ülke 46 şehir, British Airways 16 ülke 28 şehir, Lufthansa 20 ülke 30 şehir olmak üzere kritik noktalara uçuş yapıyordu!
Yapıyordu ama hiçbiri Türk Hava Yolları ile baş edemiyordu! Afrika'yı mesken tutup oradaki bütün zenginliği sömürenler TÜRKLER karşısında çaresiz kalıyordu! Bunun üzerine Brussels Airlines 19, Emirates 22, Qatar Airways 19 uçuşla bu pazara ortak oluyordu! Ama liderlik Türkler'den gitmiyordu! Bunun üzerine NOT'larla sonuç almaya çalışıyorlardı!
Alamayacaklardı! NOT'lar belli ki içeridendi! Tuvaleti çok seven birilerinin kumpasıydı! Havada ve karada durduramadıkları gücün tuvalette boyun eğmesini bekliyorlardı!
İlk üç belliyken biz gelip oyunları bozduk! Rakamlar ortada! Kimin ya da kimlerin TUVAL ETTEN ÇIKAMA DIĞI belli değil mi?
Belli belli! Sizce?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Kazakistan'a gittik! Ata topraklarını gördük! Oradaki Türk işadamlarıyla oturup konuştuk! Rahmetli Özal'ın dağılan Sovyetler'den sonra kendi ayaklarının üzerine dikilen Kazakistan'ı iki saat içinde jet hızıyla tanıdığını hatırladık! Nursultan Nazarbayev'in ülkesi için yaptıklarını yakından gördük! Rahmetli Özal'ın "Başkenti içerilere taşı! Çin'e fazla yakın olma!" uyarısından sonra kurulan ASTANA'yı gezdik! SIFIRDAN KURULA N bir şehre dikkatle baktık!
7 bağımsız Türk Devleti'nden biri olan Kazaklar'ın başkentiyle ve Türk işadamlarının yaptığı eserlerle gurur duyduk!
Herkes gibi ben de şehirle ilgilenirken sık sık kendime "Atalarımız nasıl buradan ta Avrupa içlerine kadar gelmiş! Nasıl bir lojistik bu! Nasıl bir akıl? Nasıl bir beceri bu?" diye sorup durdum! "Binlerce kilometre at üstünde, zafer üstüne zafer kazanarak nasıl katedilir?" sorusunun anlamlı bir cevabını bulmaya çalıştım! "O kocaman, uçsuz bucaksız coğrafyadan medeniyetler çıkaran millet nasıl oldu da 150 yılda bu hale geldi?" diyerek derdimi Astana sokaklarıyla paylaştım!
Gazeteci arkadaşlar şikayet etse de bazı dostlarla başbaşa kalabilmek için ayrı bir program yapmak zorunda kaldık!
Gece geç saatlere kadar bölgeyi ve Türk dünyasını masaya yatırdık! Ülkenin gidişatını tartıştık!
Gecenin sonunda bazı şeylerde geç kaldığımız noktasında birleştik!
Mesela Sayın Necdet Sezer döneminde Nazarbayev'in Türkiye'ye gelişinde kendisini karşılamak için havalimanına PASSAT MA RKA bir otomobil gönderildiği ve AK SAÇLI 'nın buna çok içerlediğini öğrendim! Zaten bunun için ertesi yıl önce BENTLEY'ini gönderip ardından kendisi de özel uçağıyla çıkıp gelmiş! Ve mesajı da Sayın Sezer'e göndermiş: Bana fazla değer vermiyorsunuz ama ben Türkiye'den ve Türkler'den asla vazgeçmem!
Tam gece biterken çok sevdiğim dostum çıkış kapısının önünde kolumdan tutup "Ama hiç konuşmadığımız önemli bir noktayı atlıyoruz" dedi...
Saat sabaha yaklaşmıştı! "Hayırdır!" diye merakımı paylaştım...
Dostum söze girdi: "Biliyorsun Tony Blair 1997'de İşçi Partisi'nden Birleşik Krallık Başbakanı seçildi! 2003'te Irak işgaline Bush ile birlikte karar verdi! Başbakanlığının 10 yıl 1 haftası dolduğu gün seçim bölgesinde düzenlediği basın toplantısıyla istifa etti! Hem Başbakanlıktan hem İşçi Partisi'nden ayrıldı! Ayrılırken de ne dedi biliyor musun?"
Düşünmeden "Hayır!" diye cevap verdim...
Dostum devam etti: "Ben bugüne kadar Protestan'dım ama artık bu saatten sonra Katolik olmaya karar verdim!"
Yani?
Dostum nefes alıp devam etti: "Yanisi şu! Blair, KÜRESEL SERMAYEYİ LONDRA'ya tam olarak taşıdıktan sonra görevinin bittiğini ima ederek FAİZİ ve PARAYI kutsallaştıran Protestanlık'tan istifa ettiğini duyurdu! Herkes bunun inanç bazında değerlendirdi! Ama gerçek başkaydı!"
Şaşırmıştım! Konumuzla ne ilgisi vardı!
Dostumun kırılmayacağını düşünerek "İyi de bütün gece konuştuklarımızla Blair'in ya da İngiltere'nin ne ilgisi var? Anlamadım! Kusuruma bakma!" deyiverdim...
Güldü!
Anlamadım! Tekrar sordum!
Bunun üzerine tekrar söze girdi:
Özal'la birlikte çok büyük hamleler yaptık!
Arada kazalar yaşansa da Erdoğan durumu düzeltecek çok iş yaptı! Ama biz buraları ihmal ederken onlar geldi!
Durdum! "Kim geldi?" diye sordum...
Cevap geldi ve beni şaşırttı: "Blair istifa etti! Kenara çekildi diye düşünme sakın!
Bu adamlar dünyanın her yerinde var!
Sen yazıyorsun! Tam olarak anlaşıldığını düşünmüyorum!" "Nereden çıktı şimdi bu?" diyecek oldum, cevabı yapıştırdı: "Nursultan Nazarbayev'in BAŞDANIŞMANI kim biliyor musun?
Bilmiyorsun tabii! TONY BLAIR.."
Şaşırmıştım! Ama gerçek buydu!
Adamlar böyle çalışıyordu! Nerede zenginlik varsa herkesten önce onlar oradaydı! İçeride kavgayı bırakmadığımız sürece uzaklarda da olsa bu sürprizler peşimizi hiç bırakmayacaktı! Haksız mıyım? CHP'nin "Milletçe alkışlıyoruz!" dediği reklam filmi üst aklın işi! Belli ki yakında ortalığın karışacağı hesap ediliyor! Bu hesabın sonunda da ikinci filmle "Oy verin gitsin-ler" vurgusu yapılıyor! Bakın AK PARTİ ile kimsenin sorunu yok! Herkes Erdoğan'a karşı birleşmiş durumda! Sokaktan gelerek Ankara'yı karıştırmak isteyecekler! Galiba Ankara'da da birileri buna destek atacak!
Galiba! Planları bu!
Filmdeki mesajlara bir bakın isterseniz!
Oy almak için çekilen bir film değil!
Tabii bence! Ne dersiniz?

Takvim

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;