ISRARLA HAMAS-İSRAİL arasındaki savaşın ortasındakalmanın mantığı yok. KÜRESEL çapta olan biteni anlamaya çalışaninsan sayısı az. Sık sık not düştüğümgibi BÜYÜK SES GETİREN olaylara asla ve kat'a yerelmercekten bakılmaz.
Bakmayın. Türkiye'de de olsa İsrail'de de olsa fark etmez! Gelin bugün Kılıçdaroğlu'dan girelim HAMAS'a gidelim.
İsrail'den başlayıp ABD'ye oradan İngiltere ve daha sonra da Çin'e uzanalım... ANLAMAK için.
Daha geniş bakmak için. KÖRFEZ HAREKATLARI başladığı zaman yani ÇÖL FIRTINASI HAREKATI... 1990'dabölgenin değişeceğinin en güçlüsinyalleriydi. Daha sonra Türkiye'deve bölgede çok şey eskisi gibiolmuyordu. ABD, Kürtler üzerindenenerji ve enerji yolları üzerindenyeni oyun kuruyordu. Yılda 1 trilyondolara yakın para ayırdığı ordusuylabunu yapıyordu. Türkiye de otarihten sonra değişti. AK Parti'ningelmesinden çok CHP'nin değişmesi,başkalaşması önemliydi. Deniz Baykal KÜRESEL bir inisiyatif sonucukoltuğundan uzaklaştırıldı. KemalBey geldi. Kendisi farkında mı değilmi bilemem! Ancak görevi CHP'yi TASFİYE ETMEKTİ. Deniz Bey'inve o CHP'nin temel amacı RESMİ İDEOLOJİYİ yaşatmaktı. Resmiideoloji ortadan kalkacaksa CHP'dede değişim olması kaçınılmazdı. Öylede oldu. Yeni CHP'ye bakın! Eskisigibi ulus devlet, Türklük, laiklik,Atatürkçülük görüyor musunuz?
Elbette hayır. Ordu da bu işe dahil edildi. Bölgenin değişen dinamikleri bizi buna mecbur kılıyordu. Olan buydu. Kaçış da yoktu. Duygusal pencereyi bırakıp AKILLA bakmayı tercih edince olan biten kapınızın önüne geliyordu.
Devam...
İkinci Dünya Savaşı'nın nedenlerinden ve sonuçlarından biri, YAHUDİLER'e DEVLET ve TOPRAK kazandırmaktı. Öyle de oldu. Savaştan özellikle AVRUPA'dan kaçan YAHUDİLER ABD'ye hücum etti. ABD "Olmaz. Sizi alamam.
Dönün sizler için var ettiğimiz vatanınıza (İsrail'e) gidin" dediler.
Planları şuydu: "Kurulacak Yahudi devleti, buradaki Müslümanlar'ın düşmanı olur ve buradaki düşman nedeniyle Müslümanlar başka hasım aramazlar ve bizimle dost olur..." Ve bunu başardılar. İSRAİL'in rolü budur. Abartmaya olduğundan farklı göstermeye gerek yok.
Madalyonun diğer tarafına bakalım...
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI), uluslararası silah transferlerine ilişkin raporuna göre, Suudi Arabistan, Katar ve Mısır, 2018-2022 döneminde en çok silah ithal eden ülkeler sıralamasında ilk 10'a girdi.
Suudi Arabistan, Katar ve Mısır başta olmak üzere 9 Arap ülkesi, 2018-2022 yıllarında dünyada en çok silah ithal eden 40 ülke arasında yer aldı. İhracat kısmında ise zirveye ABD oturdu. Küresel silah ihracatının neredeyse yarısını ABD gerçekleştiriyordu. Suudi Arabistan, 2018-2022 döneminde küresel silah ithalatının yüzde 10'undan fazlasını karşılıyordu.
Mesela KÖRFEZ'e 260'dan fazla uçak gönderilirken pilotlar da beraberinde geliyordu. Yani ABD'nin petrolden ve silahtan doğan bir DOSTLUĞU ORTAKLIĞI vardı.
Kiminle? SUUDİ ARABİSTAN'LA.
Ve bu hayati önemdeydi. Ancak bize ezberletilen şarkıya göre "ABD, İsrail için gerekirse kendini patlatır devletini imha ederdi..." Şaka gibi! Böyle bir şey mümkün olamazdı. Eğer öyle olsaydı en önemli silahlarını İSRAİL karşıtı SUUDLAR'a verir miydi!
Uzaktan bakınca İsrail'in görevi belliydi. Denge böyle kurulunca Filistin'e de KARŞI OLMA,KARŞI ÇIKMA, MÜCADELE ETME görevi düşüyordu. İstense bahar bayram yaşanacak bölgeye, bombadan acıdan kandan gözyaşından başka bir şey düşmüyordu. İster istemez Filistin de ARAPLAR'ın İSRAİL'LE mücadelesinin bayrağı simgesi oluyordu. Ve bu böyle sürüp gidiyordu. Kimse Filistin'in acı kaderini değiştirmek için samimi çaba göstermiyordu. Arafat öldüğünde 1 milyar doları ortaya çıkıyordu. Yani 1945'ten sonra kurulan oyun bugün hala istenildiği gibi sürmekteydi.
ABD ritmin bozulmasına izin vermiyordu.
Şimdi Çin'e uzanalım.
Örnek üzerinden...
Daha önce de yazmıştım... AK PARTİ REFAH GELENEĞİNDEN gelip iktidara yürüse de sonra oyunu KÜRESELÇAPTA başarıyla oynamayı bildi. AKPARTİ'nin ilk CUMHURBAŞKANI Abdullah Bey'di. Gül, ÇİN'e gitti.
ABD'nin açıktan rakibi, Rusya'nın ise örtülü hasmı olan ÇİN önemliydi.
Cumhurbaşkanı sonra URUMÇİ'ye geçti. Çin'in kuzeydoğusundaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkentine... Gül'ü çok iyi karşıladılar.
Büyük misafirperverlik gösterdiler. Ve Cumhurbaşkanı Gül orada "Türkler'le Çinliler kardeştir" dedi. Kıyamet koptu. CIA'nın kontrolündeki Rabia Kadir, ABD'den devreye girdi. Bölge savaş alanına döndü. ABD, "Çinliler ile Türkler kardeş olamaz" diyordu.
Bu Türkiye'nin politikasına karşı bir adımdı. URUMÇİ'de Çin olayları bastırıyor hayatlarını kaybeden SOYDAŞLARIMIZ oluyordu. Ve Pekin ile kurulmak istenen bağ en güçlü yerden yara alıyordu. Abdullah Gül ve arkadaşları 1 MARTTEZKERESİ konusunda da ABD'ye karşı hareket ediyordu.
Türkiye cumhurbaşkanının bir sözü, bir ziyareti KÜRESEL DENGE açısından önemlidir. Karşılık bulur.
Anında. Dün de bugün de yarın da...
İsrail-HAMAS mücadelesi de böyle okunmalıydı. İsrail GAZZE'Yİ haritan silse ya da HAMAS İsrail'e çok daha büyük kayıplar verdirse ne olacaktı? KÜRESEL tabanda bir değişime denk gelmezdi bu. ABD'nin misyon yüklediği İSRAİL, yön değiştirme, pusuladan sapma gibi eğilim gösterdiğinde bunun bir faturası olurdu ancak. Önemli olan buydu.
Birkaç gündür yazmaya gayret ettiğim de bu. Çin ile temas, artık yakan bir konuydu! İngiltere üzerinden Çin'e ulaşmaya çalışmak da...
Öte taraftan HAMAS böyle bir saldırıdan sonra GAZZE'ye bomba yağacağını bilmiyor mu? Sivillerin, çocukların, masum bebeklerin, kadınların, yaşlıların hayatlarını kaybedeceğini kestiremiyor mu?
İsrail'in karizmasını yerle bir etse de karşılık göreceğini öngöremiyor mu?
Son noktada İSRAİL yıkılmak üzere bile olsa ABD'nin gelip kurtaracağını anlamıyor mu?
Savaşla çözülecek bir mesele değildi bu. 70 yıldır sahnede olan KURGU belli ki devam edecekti.
Bölgede onlarca gizli açık ÜSSÜ olan ABD'nin, HAMAS'a engel İsrail'e de destek olmak için UÇAK GEMİSİ yollamasına da gerek yoktu. Her yere müdahale edecek kabiliyeti fazlasıyla mevcuttu. ROLLERDEN SAPMAOLMA OLASILIĞINA karşın, GÖVDE GÖSTERİSİ yapmaları gerekiyordu. Öyle de oluyordu.
İsrail-HAMAS arasında kalıp tüm değerlendirmelerimizi buna göre yapıyorduk! Önce bölgesel sonra KÜRESEL ritmi pas geçiyorduk.
Haliyle eksik oluyordu... Anlamaya ve anlatmaya yetmiyordu...
Oysa Washington, Pekin'e karşı tarihte hiç görülmemiş bir koalisyonu hazırlıyordu... Londra'yı da unutmadan...
NOT 1: TÜRKİYE dışında, Başkan Erdoğan dışında samimi olarak masa kurulmasını çözüm bulunmasını isteyen var mı? YOK! Peki oyunu bozmak isteyen başka güç var mı?
Yine YOK... Konu budur...
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.