BU ülkede "Milleti'nin oylarını, devletini" dışarıyaşikayet etmeyi maharet sanantipler hep oldu. Amerika'ya"Türkiye'ye müdahale et" diye çağrılar yapan siyasetçiler,işadamlarına, yazarlara tanıkolduk sık sık. Avrupa Birliğibaşkentlerinde "Ne duruyorsunuz,birşeyler yapsanıza... Ankara'nın tepesine binsenize" diyensiyasetçilerimizi, diplomatlarımızıhiç unutmadık.
Diplomat deyince rahmetli Kamran İnan geldi aklıma...
Ülkesi için yanan, tutuşan, dışarıda kora kor mücadele eden yiğit bir diplomattı. Avrupa Birliği'nin oyalayan taktiklerinden bıkmıştı.
Bir gün Fransız Dışişleri Bakanı ona "Mösyö İnan, meraketmeyin birgün Avrupa'nınkapıları size açılacak" demişti...
Rahmetli Kamran İnan da "O gün geldiğinde o kapıdangeçemeyecek kadar büyükolacağız" diye muhteşem bir cevap vererek terse yatırmıştı. Bugün Türkiye, Batı'nın hayal edemeyeceği kadar büyümeye ve kıskanılan bir GÜCE ulaştı.
O yüzden D.Akdeniz'de Alman'ı, Fransız'ı, Yunan'ı, İtalyan'ı birleşerek gemimize çıkıyor, topluca operasyon çekmeye çalışıyorlar. Hiçbirinin tek başına güçlerinin yetemeyeceğini onlar da biliyorlar... Ortadoğu'dan, Afrika'dan, balkanlardan, Kafkaslar'dan ve Çin'e kadar uzanan yelpazede nasıl dışlanarak cücük kaldıklarını da biliyorlar. Türkiye'nin bu coğrafyadaki mükemmel hamlelerini gölrerek kahroluyorlar.
Daha iki gün önce Amerikan medyasında "Türkler her yerdekazanıyor, büyük gövdegösterisi yapıyor" diyen uzman görüşleri sayfaları dolduruyordu.
Ordumuzun, savunma sanayiimizin, devletimizi yönetenlerin yanı sıra "Yerli ve Milli" düşünen diplomatlarımızın da bunda payı büyüktü. Artık Türk diplomasisinde "Aman Batı ne der" diye kabus görenler monşerler yoktu.
Diplomatlar malumunuz ikiye ayrılır: Merhum Kamran İnan, son dönemde "Sefir-i kebir" ünvanını hakeden değerli bir büyükelçiydi. Zira Sefir-i kebirlerin en önemli vasıfları, sadece engin tecrübeleri ve vizyonlu birikimleri değildi. Bunlara ilaveten "Yerli" ve "Milli" idiler.
Bağımsız düşünen, ülke menfaatlerinden taviz vermeyen korkusuz ve kompleksiz kahraman diplomatlardır onlar. Gerçek "devletadamıdırlar", Sefir-i kebirler...
Halbuki mandacılar öyle mi? En baş özellikleri bağımsız olmamalarıdır. Tıpkı bilgisayara yüklenmiş programlar gibi sadece "kullanıcılarına" hizmet verirler. Bilgileri, düşünmeleri ve çalışmaları, yüklendikleri programlar çerçevesindedir. Yerli ve millilikleri dumura uğramış, kompleksli ve sahibinin sesi tiplerdir. Ülkelerini, kendilerinin dışındaki toplumları, kültürlerini aşağılayan, horlayan ve hatta yok sayan, sadece "Batı" hayranı "Monşerlerdir" bu mandacılar.
Son günlerdeki manda tartışmaları ve ülkelerini dışarıya şikayet eden diplomat, siyasetçi, iş insanı vb güruhun faaliyetleri artmış durumda. "Türkiye Libya'daçizgiyi aştı, Suriye'de meşrudeğil, Türkiye S-400'lerdenvazgeçmeli, Türkiye DoğuAkdeniz'i geriyor, Karabağ'acihatçı gönderdi, Ey Biden bizesahip çık!" diyenler çoğaldı. Bu sebeple 23 Kasım 2015 yılında vefat eden Batı'nın ve Türkiye düşmanı lobilerin, diplomatların dahi hayran olduğu, büyük insan, SEFİR-İ KEBİR ünvanlı merhum Kamran İnan'ı vefat yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.