Sesli Makale

Zaman zaman, arkadaşlarla da tartışıyoruz..

“Yazmak mı, yazmamak mı daha doğru” diye..

Saadet Partililerin yaptıkları açıklamalardaki hatalı ifadeleri, görmezden gelmek mi daha doğru?

Yoksa, ciddi ciddi masaya yatırıp, tahlil etmek mi doğru?

Ben, tartışmaktan yanayım..

Niyetim, bana göre doğru olanların, onlara da ulaştırılması..

Bilmiyor olamazlar..

Ama hatırlatılmayınca..

Belki kendi yanlışlarına, kendileri de inanmaya başlamış olabilirler..

Onun için, kırmadan, dökmeden..

Bana göre yanlışları, Saadet Partili abilerin dikkatine sunalım..

En azından, “Bizim şu tespitlerimize karşı, bir gazeteci de, şu eleştiriyi yapmış” diye, bakar, okurlar, olur ya, belki istemeden bir yanlış yapıyorlarsa, düzeltirler..

Saadet Partisi’ni temsil noktasındaki isimden başlayalım.. 

Yorum katmaksızın, hatırlatmalarda bulunalım..

Temel Karamollaoğlu diyor ki, “CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 7-8 yıl evvel attığı tweetlerden dolayı verilen ceza onandı. Garip durumlar var burada. Birinci gariplik tarih tam 23 Haziran’a denk geldi. 23 Haziran’ın özelliği ne? Mahalli seçimlerde İstanbul’u iktidar partisinin büyük bir rakamla kaybetmiş olması. Sanki bunun rövanşı alınıyor gibi.”

Önce bir soru:

Akit TV’de bir konuşmada, Mustafa Kemal’e hakarette bulunulduğu iddiası ile sosyal medyada başlatılan yaygara sonrasında..

İstanbul, Ankara ve İzmir baro başkanlarının da hedef göstermeleri ile..

İlave edeyim, CHP il teşkilatından avukatların baskıları ile.. 

Akit TV sorumluları hakkında ceza soruşturması başlatılmıştı..

Ve o soruşturma sonucunda, hazırlanan iddianamenin verildiği mahkeme..

İlk duruşma gününü belirlerken, saati 9.05 olarak belirlemişti..

Çok değil, 2016 Kasım’ında yaşanmış bir olaydan bahsediyorum..

O tarihte Temel Karamollaoğlu’nun, “Bu yakışıksız bir karar. Akit TV hakkında, bir düşünce açıklaması şeklindeki ifadeden dolayı iddianame hazırlayıp, yargılama yapılması bile tartışmalı. Ama bir de, siz duruşma saatini hakaret edildiği ileri sürülen kişinin ölüm saatine denk getirirseniz, bu kabul edilemez” şeklinde bir açıklaması olmadığını hatırlıyorum ama..

Yine de emin olmak için..

Arşivi taradım..

Yanılmamışım..

Temel Karamollaoğlu, Akit TV’ye, AK Parti iktidarı döneminde yapılan bu sopa gösterme vakasında sessiz kalmış..

Kemalistler de, “Bakın, dindarları nasıl hizaya sokuyoruz” diye duruşma saati üzerinden sevinç gösterisi yapmışlar..

Şimdi, Canan Kaftancıoğlu için, karar gününden hareketle destek açıklaması yapan Saadet Partisi yönetimine ve bu partiye gönül vermiş kardeşlerime sorayım:

“Hak mıdır bu? Doğru mudur bu?”

Devam ediyorum..

Tabii ki bunun sorumlusu Temel Karamollaoğlu değil ama..

Onların sözüne itibar ettiği için hatırlatıyorum..

Deniliyor ki, “23 Haziran 2019’da CHP, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini kazandı. Birinci yıldönümünde de, CHP İl Başkanı’na verilen cezalar onandı.”

Peki onama kararının, gerçekten 23 Haziran tarihli olduğuna dair tek bir belge, medyada yer aldı mı? Ben göremedim.

Canan Hanım’ın avukatı, duruşmanın hafta başında olduğunu söylüyor.

Sonrasında da, “1. yıldönümünde onama kararı çıktı” diyor..

Hani, dedikleri doğru olsa bile, “Teröristleri kahraman gibi gösteren.. Onların ölümünü kutsallaştıran.. Bu vatan için canını veren askerler için ise, ‘Kim şehit olmak istiyorsa gitsin olsun’ diyen CHP’linin  beraat etmesini mi bekliyordunuz?” diye sorarım ama..

Ya onama kararı, 23 Haziran’ın yıldönümünde değilse?

Ortada karar yok, çünkü..

Avukatı açıklama yapıyor, “Yıldönümünde verildi” diyor.

Ama belgesini sunmuyor..

Rüzgarı estiriyor..

SP Genel Başkanı bile, rüzgarın etkisi ile açıklama yapıyor..

Yarın, bir gün önce karar verildiği ortaya çıkarsa..

Kim hatırlayacak?

Oluşturulan algı, tamamlandı..

Siyasi iktidara, intikam gibi yargıya karar aldırdı ithamı yapıldı..

Sonrasını boşver..

Dikkat çeken bir husus da, “Biz hiçbir parti ile ittifak yapmadık. Kendi başımıza seçime girdik” diye defalarca açıklama yapan SP Genel Başkanı’nın, kendisinin kazanmadığı seçim üzerinden şu yorumu yapması:

“Mahalli seçimlerde İstanbul’u iktidar partisinin büyük bir rakamla kaybetmiş olması. Sanki bunun rövanşı alınıyor gibi.”

Affedersiniz, Temel Bey..

İstanbul’u iktidar partisinin büyük bir rakamla kaybettiği doğru da..

CHP’nin, AK Parti’ye karşı 800 bin oy farkı ile seçimi kazandığı doğru da..

O seçime SP de girmişti..

Ve kazanan CHP ile SP arasındaki oy farkı, 800 bin değil, 4 milyon 690 bin oldu..

SP adına rezalet olarak nitelendirilecek bu sonucu, niye akıllara getiriyorsunuz?

Yoksa..

Siz o seçimi kazandığınızı bilinç altınıza yerleştirdiniz.

“CHP kazandı. CHP demek, biz demek. Biz SP adayını, formaliteden gösterdik” mi diyorsunuz?

Başka ne izahı var, CHP ile AK Parti arasında geçen başkanlık yarışını bu şekilde yorumlamanızın?

İkisi de, sizinle ayrı partiler..

Eğer seçmenden bir şeyler gizlemiyorsanız..

Ha CHP kazanmış, ha AK parti.. Sizin için ne farkeder? Sizin için önemli olan, SP’nin kazanması..

Demek ki, bize açıklanmayan, bazı arka plan bilgileri var.

Temel Karamollaoğlu’nun açıklamasının sonrasını da vereyim:

“Bunlar suç değil ama 7-8 yıl önce CHP’li olduğu için bir hanımın attığı tweet onun ağır ceza almasına vesile olur. Ya Allah’tan korkun. Özellikle savcılara, hakimlere sesleniyorum; bir insanın 8 yıl önce attığı tweeti şu anda gündeme getiriyorsan iktidar partisinin mensuplarının tweetleri ne olacak?”

Karamollaoğlu’nun bu tespitlerine yönelik olarak dört soru ile bitireyim:

1- Temel bey, siz hakim misiniz? Sıfatınız ne? “Bunlar suç değil” derken, kimden yetki aldınız? Akit TV ile ilgili benzer açıklamayı niye yapmamıştınız? 

2- Erbakan Hoca’nın 15 yıl öncesindeki konuşmasından dolayı RP’yi kapatanların doluştuğu CHP’nin il başkanını, “8 yıl önceki tweeti” diyerek savunmak, Erbakan’ın koltuğuna oturan bir kişiye mi düşer?