POLEMİK

Ali Karahasanoğlu : Depremzedeye “Kevaşe” diyen, şimdi kimden korkmuş!

Tarih
11 Şubat 2023
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

1999 depremi ile 2023 depremini kıyaslayacak değilim..

Ne şiddetini, ne verdiği kayıpları, ne bölgesini, ne yardımları, ne engellemeleri..

Oturduğu lüks mekanlardan, o mekanların yanlarındaki golf alanlarına dokunulmaması için çırpınan ilkesizlerin, gariban insanları depreme dayanıksız evlerde oturmaya mahkum etmek için, kentsel dönüşümlere karşı çıkmalarını hatırlatacağım..

“Rant için kentsel dönüşüm icad ediliyor” yalanları uyduranların, garip-gurebanın iyi niyetlerini istismar ederek, onları derme-çatma evlerde kalmaya nasıl mahkum ettiklerini söyleyeceğim..

Lüks araçlara binip, şarap zıkkımlanıp, ardından da “bu ülkede özgürlük yok, televizyonda bir kampanya bile başlatamıyoruz” diyenlerin, bu ülkenin özbeöz çocuklarına “Bu başörtü cumhuriyete aykırı, şu kıyafet Atatürkçülüğe aykırı.. Örtünü çıkarmıyorsan, haydi köyüne kış kış” muamelesi yapan ahlaksızların..

17 Ağustos 1999’da depremi yaşamış, iki ay sonra geldiği üniversitenin kapısında, devletin eğitim müessesesinin kapısından, başındaki örtü sebebi ile geri çevrilen bir öğrenciye, “kevaşe” diyerek küfür edenlerin gerçek yüzlerini sizlere ifşa edeceğim..

Önce şunu belirteyim..

Bu yazıyı, durup dururken yazmıyorum..

20 bine yakın insanımızı kaybettiğimiz, ölüm sayılarının daha da artacağının açık açık söylendiği şu günlerde, “Kime çakayım da, birlik beraberlik bozulsun.. Acılarımızı paylaşarak azaltmanın yerine, kavga ederek dikkatleri farklı yerlere çekeyim..” derdi ile yazmıyorum..

Tartışmayı başlatanlar, hep karşımızdaki ahlaksızlar..

Ceberutluğun kralını yapan, zorbalıklara destek veren, insanların kıyafetlerinden dolayı, “Yakasına yapışıp, karakola götüreceğim, sonra hakkında ne yapılmış takip edeceğim” diyecek kadar ahlaksızlaşan adamların, o yazılarının hesabı sorulmadığı için, bugün yüzyılın depremi diye tanımlanan acı bir olayın sonrasında bile, tepemizde boza pişirmeye kalkışmaları sonucunda, mecburen cevap vermek ihtiyacının bir gereği olarak, tartışmaya katılıyoruz.

Tartışmayı nasıl başlatıyorlar?

Üniversiteli depremzede kızımıza, 1999’da “kevaşe” diyecek kadar ahlaksızlaşan Fatih Altaylı, kendisi hatırlatıyor, 1999’u:

“1999’da hiç hazırlıksız yakalandığımız depremden sonra demediğini bırakmayanlar, devlete, devleti yönetenlere ağızlarına geleni söyleyenler ve söyletenler bu kez gerçeği biraz olsun yansıtarak bu büyük felaketin boyutunu anlatmaya ve bir şeyler yapmaya çalışanları devlet düşmanı gibi gösterip tehdit etmeye başladılar bile.”

Şu ahlaksızca nitelemeyi bile yapıyor, bölgede 100 binden fazla görevli insan ile, bina bina enkazlarda canlı arayan, kurtarmaya çalışan, depremzedelere aş verme, barınma sunma, ısınma sağlama gayretinde olan AFAD’a: 

“Kendini koordine etmekten aciz bir AFAD’a ‘AFAD her şeyi koordine edecek. AFAD dışında bir yardım organizasyonuna izin vermeyeceğiz’ diyorlar.”

Ahlaksızsın Fatih Altaylı..

Patronun Turgay Ciner’in iş sahasında, can veren 11 işçisinin, hâlâ cesedi bulunamadı.

Vefat edenlerin yakınları, gidip Fatiha okuyacakları bir mezara bile sahip değiller..

Ama sen utanmıyorsun..

Yüzyılın depremi denilen bir afette, bölgedeki hemen her yardımı organize eden bir devlet kuruluşuna, “Kendilerini koordine etmekten aciz” diyerek, hem de o insanlar şu an, bir canı kurtarmak için, bir muhtaca çorba vermek, bir titreyen yaşlıya çadır kurmak için şu saat, şu dakikada çırpınırken bu hakareti ediyorsun..

Belki 3 saat uyku ile.. Belki dört saat uyku ile çalışan insanlara, “Kendini koordine etmekten aciz” diye alçakça saldırıyorsun..

Sonra devam ediyor, bu kişi:

“Bugünün iktidarı destekleyen gazeteleri ve yazarları, ki bugün bazıları iktidarın önemli isimleri, köşelerinde neler yazmış gazetelerinde iktidara ne eleştiriler, ne hakaretler etmişlerdi. Bugün kimse onların o gün olduğu kadar insafsızca eleştiri yapmıyor.”

1999’da, bizlerin yazdığımız tek bir yalanı göstersin..

Ama ben ona, şu gazetede, bu sosyal medyada değil, bu ülkenin anamuhalefet partisi genel başkanının yaptığı paylaşımdaki yalanı söyleyeceğim..

Malatya’da, üç yıl önce, engelli yaşlıların kaldığı bir huzurevinde yangın çıktığında, acilen sokağa çıkarılan insanların görüntüleri yayınlanıp, “Bize acil yardım getirin, üşüyoruz” çağrılarını, depremden sonraki görüntülermiş gibi gösteren ve “Malatya milletvekilimiz Veli Ağbaba’ya söyledim, bunları hemen bir otele yerleştirin dedim..” diyen bir cumhurbaşkanı adayından bahsediyoruz..

“Yalanın bu kadarına pes” diyerek utanması gerekenler..

“Bugün, kimse onlar için, herhangi bir yalan söylemiyor” diyerek, gözümüzün içine baka baka ahlaksızlık yapıyorlar..

Altaylı, 1999’daki küfrünün hesabını, mahkemelerde vermediği için..

Bir depremzedeye, “kevaşe” demesinin hesabı, kendisinden bu devlet tarafından sorulmadığı için..

Şimdi yalanlar eşliğinde, devletin kurumlarını da tehdit ediyor..

“Üç televizyon kanalından ortak yayımlanan programda depremzedeler için afet bölgesine yardım kampanyası düzenlemeyi planladık. Plan ‘son dakikada’, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından gelen ‘Bunu yapmayın’ talimatıyla iptal edildi..”

Depremzede üniversiteli kıza “kevaşe” demesini bilen..

“Ben size neyin yeteceğini biliyorum” diyerek, cinsel imalarla depremzedelere bile ahlaksızca küfür eden Altaylı..

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;