GÜNCEL

Ahmet Yenilmez : Fetö bizim köyün tarlalarını bile ekmiş!

Tarih
20 Haziran 2018
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Yenilmez

Köyümdeyim, memleketim Ordu ilinin eski adıyla Karaağaç Köyü şimdiki adıyla Karaağaç mahallesinde. Ben köyümden ayrıldığımda köyüm mahalle, Ordu da büyükşehir olmamıştı! 

Şimdi Ordu bir büyükşehir ve benim köyüm de büyükşehirin Altınordu Belediyesi'ne bağlı bir mahalle! Her şeyin hızla büyüdüğü günümüzde buralarda bir benim köyüm küçülmüş! Çift eğitimin yapıldığı köy ilkokulu kapanmış artık bir virane, köyümde sadece köyün ve köylülüğün kıymetini bilen, kıymet bilirliğin hazzını iliklerinde duyarak vefalı olma onuruyla ömrünü tamamlamaya çalışan birkaç ak sakallı ve nine kalmış! 

Zaman öylesine hızlı akıyor, öylesine hızlı yaşıyor ve hızlı tüketiyoruz ki nelerimizin tükendiğini de ancak canımız acıdığında hissedebiliyoruz! 

Meslek ve meslekliliğin bu hızlı hayat akışında boğulduğu günden beridir, birbirimize veya ilk tanıştığımız kişiye, ‘’Mesleğin nedir’’ değil ‘’Ne iş yapıyorsun’’ sorusunu sorar olduk! Mesleğin bir kimlik, işin ise bir karın doyurma olduğunu unuttuğumuzdan beridir ki köylerimiz boşaldı! Babaların en büyük derdi evladına sigortalı bir iş bulmak oldu. Maksat karın doyurmak olunca kimlikli bir hayat sürmek yerine asgari ücretle herhangi bir işte çalışıp, dedemiz, ninemiz, anamız, babamızla ataerkil bir aile olarak yaşadığımız koskoca evlerden çıkıp bir göz odaya hapsetti insanımız kendisini! 

Bu konuya girmemin sebebi sadece köyümü pardon mahallemi, (kusura bakmazsanız ben köyüm demeyi tercih edeceğim) anlatmak değil, içimin acıması asıl! 

Köyüme ilk okulu açan kişi, ismini taşımakla şeref duyduğum merhum dedem Ahmet Yenilmez olunca içimin acısı daha da artmakta! 

Hele hele köyümün duvar ustasının, emekli paşasının, rektörünün, bakanının, sayısını bilemeyeceğim kadar da bürokratının, bu ülkenin ilk kuşak sosyalistinin ve dahi milliyetçisinin hala, benim dedem merhum Ahmet Yenilmez’in öğrencileri olduğunu düşünürseniz beni daha da iyi anlayacaksınız! İlkokul öğretmenim, köyde ben daha tiyatro nedir bilmediğim, tiyatroyu radyo tiyatrosundan bildiğim dönemde beni sahneye çıkaran Sayın Osman Kurucu’nun da merhum dedemin öğrencisi olduğunu yazmadan geçemeyeceğim! 

Köyüme geldiğim günden beri evimden misafirlerim eksik olmadı! 

Ne hazin ki, hepsi yaralı, hepsi mahzun! 

Öğreniyorum ki, benim köyümden FETÖ terör örgütünden dolayı neredeyse iki elin parmağına yakın genç cezaevindeymiş! Çocuklarına devlet kapısında bir sigortalı iş bulmaktan gayrı hiçbir derdi olmayan yaralı babalar, mahzun anneler... 

Alın size meslek değil karın doyurmak için yaşayan insan profilimizin hazin tablosu! 

Hani, merhum Muhsin Başkan’ın bir sözü vardı ya, ‘’Birileri bizim tarlayı ekmiş’’! 

Evet, birileri bizim köyün tarlalarını ekmiş, mahsulü ise -her biri vatanperver babalardan- babalarının analarının üstüne kurşun sıkan evlatlar! 

Malumunuz dün Cumhurbaşkanımız Saygıdeğer Recep Tayyip Erdoğan memleketime geldi. Biz de köylülerimizle beraber mitinge gitmek için arabaya bindik, yanımda köyümün en yaşlı duvar ustalarından biri kulağıma eğilip, ‘’Merhum dedenle beş dakika vakit geçiren biri, eğer aklı başında biriyse mutlaka bir baltaya sap olmuştur’’ dedi! Gel gör ki, onun çocuğu da Kanada’ya kaçmış! 

Bakınız, bundan tam 41 yıl önce bugün (19 Haziran 1977) ebediyete göç etmiş olan merhum Ali Şeriati ne diyor, ‘’Dindar bir toplumu ancak din adına, din alimleri kandırabilirdi ve öyle oldu’’! 

yazının devamı




 


YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;