SİYASET

Abdulkadir Selvi : Selahattin Demirtaş’a eleştiri

Tarih
21 Temmuz 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdulkadir Selvi

21 Temmuz 2015

Suriye'deki ateşi ısrarla Türkiye'ye taşımaya çalışıyorlar.
Önce Reyhanlı'ydı, şimdi Suruç…

Galiba, Tel Abyad, Kobani, Halep, Afrin Türkiye'ye değil, Washington'a, New York'a, Brüksel'e, Londra'ya, Paris'e sınır komşusu olmadığı sürece bu ateş bizi yakmaya devam edecek.
Geçmişte El Kaide saldırılarına maruz kaldık.
15-20 Kasım 2003 tarihinde İstanbul'da Neve Şalom Sinagogu ile İngiltere Konsolosluğu ve HSBC Bankasına yapılan saldırılarda 57 kişi hayatını kaybetmişti.

Bu kez IŞİD saldırdı.
Ve bir kez daha görüldü ki, Türkiye IŞİD'e destek veren bir ülke değil, IŞİD mağduru bir ülke.
Suriye olayının bir aşamasından itibaren Türkiye, bir tampon bölge oluşturulması için uluslararası camiayı harekete geçirmeye çalışıyor.

Türkiye'nin bu önerisi her defasında ABD tarafından engelleniyor.
Bıçağın kemiğe dayandığı noktada Türkiye bu kez Güvenli Bölge için harekete geçiyor, yine aynı engelleme.
ABD'nin öncülüğünü yaptığı Batı, Suriye ateşinin Türkiye'ye sıçraması için gereken her şeyi yapıyor.
Kanlı sonuç, ortada…
IŞİD bu kez sınırlarımızın içinde vurdu.
IŞİD'i Türkiye yaratmadı.

IŞİD'i Irak'ı işgal eden, Suriye'nin kan deryasına dönmesine göz yuman ABD icat etti.
ABD Ulusal Güvenlik dairesi eski çalışanı Erward Snowden, IŞİD'in arkasında ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratının bulunduğunu savunmuştu.

IŞİD'in arkasında ABD'nin işgalinden sonra Irak yönetiminden uzaklaştırılan Sünni Araplar'dan oluşan sosyolojik bir zemin olduğu göz ardı edilemez elbette ki.
IŞİD böyle bir zemin üzerine oturuyor.

Ama Snowden'in analizlerinde de kulak ardı edilemeyecek noktalar var.
Ne diyor Snowden, İsrail'in güvenliği için İsrail karşıtı örgütler, “Eşek arısı yuvası” stratejisi doğrultusunda birbirleriyle savaşıyorlar.
ABD, yıllarca El Kaide üzerinden İslam ülkelerini karıştırdı. Afganistan ve Irak'ı işgal etti. Şimdi de IŞİD üzerinden başta Suriye-Irak hattı olmak üzere bölgemiz dizayn ediliyor.
HDP ve PKK temsilcileri ise bunun farkında. Bu dizayn onların işine geliyor. Rojova'da kantonlar oluşturdular. ABD dururken, Türkiye'yi ve AK Parti'yi suçlu ilan etmek işlerine geliyor. Hem ABD ile ittifakları bozulmuyor hem de iç politikada Kürtleri yanlarında tutabilmeleri için AK Parti gibi bir düşman üretiyorlar.

Suruç'taki kanlı saldırı üzerinden Türkiye'ye verilen mesajlar var.
Maalesef burası Ortadoğu ve burada mesajlar kan ve terör üzerinden veriliyor.
Suruç'taki katliamın profesyonelce planlandığı, zamanlamasının iyi seçildiği belli.
SGDF üyeleri, Kobani'ye geçmek için Suruç'ta toplanacağını 2 gün önceden açıklamıştı.
SGDF üyesi 300 kişi saldırının yapıldığı parka geliyor. Birlikte sabah kahvaltısı yapılıyor. Grup toplu halde duruyor. 12.30'da yapılacak basın açıklaması için bir toplanma başlıyor. Tam o sırada canlı bomba pimi çekiyor.
Burada mesajın sadece Türkiye'ye olduğu yönündeki değerlendirmelere saplanıp kalırsak, bu eksik bir yorum olur.

Bu mesajın iki adresi var.

1-Suruç üzerinden Türkiye
2-Kobani üzerinden HDP-PYD

Patlamada hayatı kaybeden SGDF üyeleri, Amara'da basın açıklaması yaptıktan sonra Kobani'ye geçeceklerdi. Kürtlerle IŞİD arasındaki mücadelenin sembol şehir haline gelen Kobani'nin üzerinden bir mesaj verilmek istendiği açık.
Bu saldırının Adana, Mersin ve Diyarbakır'da HDP'ye yönelik saldırıların bir devamı olduğu anlaşılıyor.
Rojova direnişinin 3. yıl dönümü olması nedeniyle Kobani'yi ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Suruç'ta,” Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD'ye yaslıyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz. Sırtımızı kime yasladığımızı söylüyoruz, bundan sonra da yaslamaya devam edeceğiz” diye açıklama yapmıştı.
IŞİD terörüne karşı HDP'ye ve Kürt hareketine yönelik bir saldırı olduğu açık.
Ama HDP'lilerin gösterdiği adres yanlış.

Saldırıdan 1 gün önce Kürtlere silahlanın çağrısı yapan, evlerin altına tüneller kazılması için talimat veren, direniş örgütleri kurulmasını isteyen, şehir savaşlarına soyunan Cemil Bayık, katliamın sorumlusu olarak “AKP”yi ilan etti.
“Bu katliamdan birinci derece IŞİD'i destekleyip büyüten AKP hükümeti sorumludur. Bu gençlerin katili doğrudan AKP hükümetidir”
Saldırıyı kim yaparsa yapsın, kime karşı yapılırsa yapılsın, HDP için suçlu belli; “AKP”, bu kafa saldırının arkasındaki kanlı parmakları tespit etmemizi, büyük planı görmemizi engelliyor.
Şaşırtıcı olan ise Bayık'ın açıklamasına benzer bir değerlendirmenin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan gelmesi oldu.

Cemil Bayık ne demişti: ”Tüm halkımız silah almalı, bu temelde kendini eğitmeli ve örgütlemeli
Bayık, nasıl savaşılması konusunda da talimatlar yağdırmıştı:
DAİŞ ve sömürgeci tüm güçlerin her türlü saldırılarına karşı köylerde, kentlerde, mahallelerde yer altı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirilmeli. Köyünü, kentini mahallelerini terk etmemeli, yaşam olacaksa da kendi topraklarında, ölüm olacaksa da kendi topraklarında olmalı

Selahattin Demirtaş ne diyor?
“Artık halkımız kendi güvenliğini almak durumunda. Tüm il ve ilçe teşkilatlarımız kendi güvenlik tedbirlerini almalıdırlar”
Silahlı mücadeleyi seçen Cemil Bayık ile siyasi mücadeleyi seçen Selahattin Demirtaş aynı dili kullanmamalıydı.
Türkiyelileşme açılımı ile yüzde 13 oy alınmasını sağlayan Selahattin Demirtaş, Türkiye'ye yönelik silahlı saldırıları yöneten Cemil Bayık'tan farklı davranmalıydı.
Seçimden önce Diyarbakır'daki patlamadan sonra itidal çağrısı yapan Demirtaş, burada silahlanma çağrısı yapmamalıydı.
Cemil Bayık'ın ağzıyla değil, Türkiyelileşme diliyle konuşmalıydı.

Gün bir kez daha itidal çağrısı yapma günüydü.

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;