12 Mart’tan kısa bir süre önceydi. Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, İran Şahı Rıza Pehlevi’den aldığı çağrı üzerine Tahran’a gitmişti.
“Sarayda her zaman yemek yediğimiz altın tabaklı, altın tuzluklu sofrada değildik. Şah’ın ikinci kattaki bürosunun hemen yanındaki odadaydık. Arşidiri (Şah’ın güvenlik danışmanı) de bizimleydi. Daha özel bir hava. Alışılmış protokolün dışında. Şah bana, “Birkaç ay içinde ordu Türkiye’de darbe yapacak”dedi.
Türk Dışişleri Bakanı, Türk ordusunun yapacağı darbeyi İran Şahı’ndan öğrenmişti.
Başbakan’a darbeyi haber vermeyen MİT Müsteşarı Fuat Doğu ise 12 Mart günü ise Başbakan Demirel’i arayarak istifasını istemişti.
12 Eylül’de ise darbenin, “Bayrak Harekât Planı” MİT’in uçağıyla askeri birliklere iletilmiş ancak MİT yine bağlı olduğu Başbakan’a darbeyi haber vermemişti. Çünkü MİT, darbenin bir parçasıydı. Bu çark 15 Temmuz’da kırıldı. MİT tartışmasız bir şekilde darbeye karşı mücadele etti.
15 Temmuz’da en çok sorulan sorulardan biri, darbenin neden önceden haber alınamadığı konusuydu. MİT, TSK içinde istihbarat yapma yetkisinin olmadığını söyledi. Bunun üzerine “Engel nereden kaynaklanıyor” sorusunun peşine düştüm.
yazının devamını okumak için tıklayınız
Hiç yorum yapılmamış
697 kez izlendi
770 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.