TARİH

Mustafa Armağan : Yeni “Fatih” dizisi neyi anlatıyor?

Tarih
29 Şubat 2024
İzlenme
Kişi
Yazar
Mustafa Armağan

Geçen Salı akşamı ailece Haliç Kültür Merkezi’nde TRT1’de başlayan “Mehmed: Fetihler Sultanı” adlı dizinin galasındaydık. Öncelikle Eyüp Gökhan Özekin’in yapımcılığını, Şafak Balın yönetmenliğini üstlendiği dizinin umut vadettiğini söylemek gerekir.

Doğrusu, Şeyh Akşemseddin rolüyle son sahnesinde beliriveren Mim Kemal Öke hoca gibi sürpriz oyuncuların varlığı ve tarih danışmanının Prof. Feridun Emecen olması beklenti dozumuzu artırdı. 

Dizide Bizans safında yer alan Şehzade Orhan’ı canlandıran Ali Nuri Türkoğlu’ya Emanuel Karasso’dan sonra kötü adam tipine abone olduğunu söyleyerek takıldım. 

Heyecanlı bir ekip, güzel yola koyulmuşlar. Bize de tabiatıyla “hayırlı olsun” demek düşer.

Dizinin tarih nokta-i nazarından kritiğini yapacağım elbette, çünkü okurlarım bilgilenmek isteyeceklerdir. Yalnız bunun için bir iki bölüm daha oynamasını bekleyeceğim. 

İlk bölüm için şu kadarını söylemeliyim ki, dizi ve sinema filmlerinde, daha doğrusu tarihî roman gibi tarihin sanat vadisine dökülmesi esnasında kaçınılmaz olan bazı zaman kaydırmaları haricinde Sultan II. Mehmed’in “Fatih Sultan Mehmed”e dönüşüm süreci büyük ölçüde başarılı bir şekilde yansıtılmıştı. 

Fatih Sultan Mehmed’in ilk saltanat dönemi 1444 ila 1446 yıllarına rastlar. Yani tahta geçtiğinde 12, indiğinde ise 14 yaşındadır. Bu durumda “Mehmed” rolünü oynayan gencin 20 yaşlarında olması tarihî gerçeklere aykırıdır ama bu durumda haklı olarak şu soru da sorulabilir: 

12-13 yaşlarında bir çocuğu böylesine sürükleyici ve izleyiciyi ekrana bend edici sahnelerde oynatma imkânı bulunabilir miydi? 

Malum, savaş sahneleri adrenalini yükselttiği için bilhassa tercih edilir (nitekim Sultan Mehmed ile Şehzade Orhan arasında böyle bir savaş olmamıştır, Dobruca taraflarına yaptığı baskında Orhan’ın karşısına çıkan Şehabeddin Paşa’dır). Savaş sahneleri çekecekseniz mecburen kahramanın yaşını büyütmek icab eder. Yine de itiraf edeyim ki sakal ve bıyıkları çıkmamış bir Fatih imajı ile işe başlamak cesaret isteyen bir girişimdi. 

Bölümün özeti şudur:

Hüma Hatun’un oğlu Sultan II. Mehmed Edirne’de tahta çıkmıştır, oğlu Alaaddin Ali’nin ani ölümü üzerine sarsılarak tahttan kendi iradesiyle çekilen Sultan II. Murad ise Bursa Sarayı’ndadır. 

Halil İnalcık hocanın Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar I (1954) adlı kitabında pek güzel anlattığı gibi Çandarlı Halil Paşa’nın başını çektiği Anadolu Beyleri ile Zağanos ve Şehabeddin paşaların başını çektiği Rumeli akıncı beylerinin çekişmesi olanca şiddetiyle devam etmektedir. 

Çandarlı Halil Paşa’nın gönlünde Sultan Murad’ı, Zağanos-Şehabeddin paşa partisinin gönlünde ise Sultan Mehmed’i tahtta görmek vardır. Bu sert politik çekişme, Haçlıların Edirne’ye yürümesi üzerine Sultan Murad’ın önce “başkomutan” olarak tayinine, Varna Savaşı’nı kazandıktan bir süre sonra da, genç Sultan Mehmed’in henüz devlet işlerini çevirecek otoriteyi haiz olmadığı, ancak babası gibi tecrübeli ve kendini ispatlamış bir ustanın iç ve dış tehditlere karşı koyabileceği kanaatinin baskın çıkmasına yaramıştır ki, bu da Çandarlı Halil Paşa’nın “partisi”nin seçimi kazandığı anlamına gelecekti. Varna’nın muzaffer komutanı eski Sultan II. Murad yeniden tahta davet edilir, o da kabul eder. 

Kitaplarımızda Sultan II. Mehmed’e atfedilen “Eğer padişah sizseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz. Yok, eğer padişah bensem, size emrediyorum!

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;