GÜNCEL

Ersin Çelik : Sen kimin boynuna urgan geçiriyorsun başkan?

Tarih
06 Şubat 2022
İzlenme
Kişi
Yazar
Ersin Çelik

Samsun’da iki sarhoşun elindeki o halat, anıtı yıkamazdı ama Atakum Belediyesi’nin yayınladığı o karikatür toplumu bölecek, parçalayacak güçte büyük bir provokasyon olarak önümüze düştü. Hatta daha ilerisi, toplumun belli bir kesimine yönelik; bile isteye toplu itibar suikasti yapıldı.

Nasıl mı bile isteye? Samsun’daki Atatürk Anıtı’na saldırı girişimi 3 Şubat günü sabaha karşı yapıldı, zanlılar aynı gün gözaltına alındılar. Ertesi gün sabah ise sabıka kayıtları ortaya çıktı. İki zanlının alkol ve uyuşturucu bağımlısı oldukları, adam yaralamaktan hapis yattıklarının bilgisi Cuma günü öğlen 12’de her yerde haber oldu. Haber olmasaydılar bile; toplam 38 suç kaydı bulunan ve anıta ip bağladıkları sırada da alkollü olan bu 2 kişinin “parayla her türlü iş yaptırılabilecek kişiler” olduğunu tüm Samsun biliyormuş zaten.

Peki, Atakum Belediyesi ne yaptı? Sosyal medyadaki etkileşim dalgasını da arkasına alarak; anıta ip bağlayan iki sarhoşun ayaklarına takunya giydirdi. ‘Ne var bunda’ diyecekler olacaktır. Takunya; dindarlarla, namaz kılanlarla, camiye gidenlerle özdeşmiş ağaç terliktir. Takunya demek abdest demektir. Cami demektir. Namaz demektir. Birçok camide ve özellikle de Anadolu’daki camilerin şadırvanlarında hala takunyalar vardır. Takunya aynı zamanda; mütedeyyinleri aşağılama, hakir görme ifadesidir. Daha önceki gün HDP Antalya Vekili Kemal Bülbül, ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin TBMM’de yaptığı konuşmada, dindarlığı betimlemek için “takunyalı öğretmen, takkeli öğretmen, cübbeli öğretmen” cümlesini kurdu. Öncesi de var. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1967–1971 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini yürütürken, çevresinde oluşan teknokrat ekibe devlet içinde takılan lakap; ‘takunyalılar’ idi. Namaz kıldıkları ve abdest alırken göründükleri için “takunyalı” diye anılırlardı. Atakum Belediyesi’nin yayımladığı karikatürdeki takunya metaforunun kaynağı da bu sosyolojik yaftalamadır işte.

O karikatür bu nedenle alelade bir tepki, duygusallık, hassasiyet ürünü değildir ve ellerine ip verilen iki sarhoşun yapmaya çalıştıkları provokasyonun devamı niteliğindedir. Üzerine çalışıldığı bariz. Karikatür yayınlanmadan ortaya çıkan sabıka kayıtlarının bile isteye yok sayıldığı da ortada. Üstüne üstlük boyunlara geçirilmiş urgan göndermesi de var. Ayakta takunya, boyunda urgan. Bir gönderme de ben yapayım o zaman; Atakum Belediyesi, Asteğmen Kubilay’ın katledildiği Menemen provokasyonuna ve sonrasındaki idamlara mı gönderme yapmak istiyor? Ne kadar ilginçtir ki; 23 Aralık 1930’da Menemen’de Asteğmen Kubilay’ı şehit eden Derviş Mehmet adındaki meczubun başını çektiği 7 kişilik grup da esrarkeşti. Devlet kayıtlarında geçiyor hem de.

Samsun’daki provokasyon bu karikatürle siyasi zemine taşındı. CHP’li Atakum Belediyesi dindarları açıkça hedefe koydu. 28 Şubat’ın dehlizlerinden bir kumpası çıkarıp orta yere bıraktı. Otuz yıl öncesinin karanlık, baskıcı, garabet günlerine geri götürdü ülkeyi. Abdest alanlar, namaz kılanlar, camiye gidenler bu karikatürle mimlendi. Dinini yaşayanlar tipinden, şeklinden şemalinden yargılandı ve boyunlarına ip geçirildi. 28 Şubat’ta bu karikatürden daha ağır, daha vahim suçlamalara maruz kaldı dindarlar. Üniversite kapılarında, sınav salonlarında özgürlüklerinin mücadelesini verirken Ali Kalkancı’yı, Fadime Şahin’i, Müslüm Gündüz’ü ‘kucaklarında’ buldular. Bir haberle, bir manşetle sokağa çıkamaz, konuşamaz hale getirilmek istendiler. Saymakla bitmez. Fakat şu dönem çok farklı. Toplumu terörize eden sosyal medya gerçeği var. Kaos ve etkileşimin alış verişi var.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;