Sesli Makale

Genco Erkal yargılanıyor. Adliye koridorlarındaydı dün.

Gerekçe?

Attığı tweet’ler. Suçlama: Cumhurbaşkanı’na hakaret.

Açtım baktım tweet’lerine. Okudum tek tek.

Okuduklarım, Genco Erkal gibi usta bir sanatçının kıratına yakışmayacak türde ergen siyasi atarlardı.

Her gün sosyal medyada tonlarcasını gördüğümüz türde.

*

Tweet’lerde işlenen temalar şunlar: “Diploma... Çobanlık sistemi... Her yer beton...” falan.

Yok, başka hiçbir şey yok.

Normalde üzerinde durmaya bile değmeyecek şeyler.

*

Fakat ne yapılmış?

Zincirleme lüzumsuzluklara imza atılmış:

Olay aşırı ciddiye alınmış, mahkemeye koşulmuş, davalar açılmış.

Ve sonuç:

Adliye koridorlarından üzücü fotoğraflar.

*

Bütün bu zincirleme lüzumsuzluklar yüzünden...

Genco Erkal’a şöyle seslenme hakkımız elimizden alındı:

*

“Ey Genco Baba! Sen ki devrimci sanat ekolünün ayakta kalan son temsilcisisin. Bu tür ergen siyasi atarlar sana pek yakışmamış be baba.”

METROYA BIÇAK SOKAN BOMBA DA SOKAR

METRODAKİ alçak magandanın yapıp ettiklerini izledim.

Sinirlerim zıpladı.

O kadar ki...

Her aklıma geldiğinde hırsımdan duvarları yumruklayacağım.

Biraz sakinleşince ise...

Aklıma gelen en önemli soru şu oldu:

*

Bu haysiyetsiz maganda, elindeki kocaman bıçağı metrodaki detektörlerden nasıl geçirmiş? O detektörlerden bıçak geçirebiliyorsa bomba da geçirilemez mi? Bomba geçirilirse...

*

Neyse... Neyse... Ben en iyisi burada keseyim.

CENGİZ KURTOĞLU VE KİŞİSEL DÜŞ KIRIKLIĞI

DIŞARIDAN, epey dışarıdan, uzaktan, çok uzaktan tanıyorum Cengiz Kurtoğlu’nu.

*

Bendeki imajı ve algısı şu:

*

Efendilikte sınır tanımaz... Sinirlerini aldırmış... Babacanlıkta bir numara... Yavaş konuşur... Kolay öfkelenmez... Kavgaları ayırır... İhtilafları çözer... Dayılanma huyu yoktur... Öfke kontrolü sorunu yaşamaz...

Bir restoranda bıçaklı bir dalaşmanın kahramanı olduğunu gördüğüm andan itibaren düş kırıklığı yaşıyorum.

İnsan tanıma sanatında usta olduğumu söylerdim hep. Kendimi hep böyle gördüm. Ve bu konuda çok iddialıydım.

*

Bir kez daha anladım ki...

Bu hayatta hiçbir zaman fazla iddialı olmamak gerekiyormuş.

Çünkü kişi, iddiasından vurulurmuş.

ABARTMAYIN ŞU SOKAK İŞİNİ

SOKAKLARI karıştırmak, sokaklardan medet ummak, sokak hareketlerini tetiklemek, sokaklara doğru kışkırtmak, sokak kaosundan çıkar ummak...

Bütün bu arzular...

Türk milletinin hiç sevmediği işlerdir.

*

Muhalefet de milletin bu özelliğini bildiği için ilk andan itibaren set çekti bu heveslerin tümüne.

*

Bu ülkede bu tür hevesler marjinaldir ve marjinal kalmaya mahkûmdur.

Bu nedenle abartmayalım lütfen.

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ MESELESİNE DAİR

BİRLEŞİK Arap Emirlikleri, tam anlamıyla Türkiye karşıtı bir vaziyet almıştı.

Her yerde Türkiye’nin karşısındaydı, Türkiye karşıtı bir pozisyonu ısrarla sürdürüyordu.

Türkiye de Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu tavrına karşı elinden geleni yapıyordu.

*

Yani karşılıklı bir düşmanlık söz konusuydu.

İki taraf da gizli açık birbirleriyle ilgili tonca laf etmiş, tonca eyleme imza atmıştı.

*

Peki düşmanlık nasıl bitti?

Sadece Türkiye’nin attığı geri adımla mı bitti?

Ne yani?

Birleşik Arap Emirlikleri hiç mi geri adım atmadı?

Birleşik Arap Emirlikleri de...

Türkiye ile ilgili yaklaşımını radikal biçimde değiştirip tüm iddialarından vazgeçmedi mi?

*

Bu tür durumlarda olan şudur: Bir geri adım sen atarsın, bir geri adım o atar. Ve sonuçta el sıkışılır.

*

Bütün bunları...

Geri adımı sadece Türkiye’nin attığı algısını yaratan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin attığı geri adımı karartanlar için yazdım.

NİYE HELALLEŞİYOR? NİYE SERTLEŞİYOR?

CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu kafamı karıştırıyor benim.

*

Bir bakıyorum:

*

Toplumun tüm kesimleriyle helalleşmeye çalışan, ikna odalarındaki acılarla empati geliştiren, sevginin kazanacağının müjdesini veren, anlayış abidesi, kucaklayıcı, kapsayıcı bir Kemal Kılıçdaroğlu...

Bir bakıyorum:

*

Erdoğan’a en sert şekilde yüklenmekle kalmayıp Erdoğan’a oy verenleri de töhmet altında bırakan, 

yazının devamı