Sesli Makale

18 Eylül 2014...Son günlerde “kutuplaşma” sözcüğü siyasilerin dilinden düşmez hale gelmiş bulunuyor!
Herkes birbirini ülkeyi “kutuplaştırmakla” suçluyor!
Mesela delege oyları seçilme şansı olmadığı için farklı kontenjanlar kullanılarak CHP Parti Meclisi’ne sokulan Mehmet Bekaroğlu’na göre ülkeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AKP kutuplaştırıyor!
Kendisi de bu “kutuplaşmayı” önleyebilmek için CHP saflarına katıldığını iddia ediyor!
Tabii ki “yerseniz!”
Bir Mehmet Bekaroğlu’nun CHP’ye katılımı ile adına “kutuplaşma” denilen şey önlenilebilir mi?
Başbakan Davutoğlu’nun da kutuplaşma ile ilgili iddiaları var!
O da aslında “yumuşamadan” yana olduğunu ama CHP ve MHP’nin “kutuplaşmadan” sorumlu olduklarını ileri sürüyor!
MHP lideri Bahçeli’nin “şahsi nezaketini” bildiğini bu durumun “siyasi nezaketine” de yansıması gerektiğini savunuyor!
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kendisine bir “tebrik telefonu” bile açmadığından yakınarak her iki muhalefet liderinin bu tutumları ile “kutuplaşmayı” körüklediklerini iddia ediyor!
Muhalefet liderlerine, “Bundan sonra muhatabınız artık benim” diye seslenen Başbakan Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı siyaset üstünde” diyor!
Bu açıklamada, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” mesajı da yok mu?
Yani Başbakan Davutoğlu muhalefet liderleri ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’a üstü kapalı bir göndermede bulunmuş olmuyor mu?
“Artık Başbakan benim, sen Cumhurbaşkanı olarak siyaset üstüsün” gibisinden bir mesaj vermiş olmuyor mu?
Evet, ülkenin iktidarı da muhalefeti de bir “kutuplaşmadan” şikâyetçi ise ne yapmak gerekir? Ve birbirlerini böyle suçlamaya devam ederlerse “kutuplaşmanın” önüne geçilebilir mi?
Bize kalırsa birbirlerini suçlama yerine kabahati kendilerinde aramaya başlamaları gerekir!
“Kutuplaşmadan” gerçekten endişe duyuyorlar ve önüne geçilmesini arzu ediyorlarsa yapmaları gereken budur!
Birbirlerine karşı daha nazik olmaları zor bir şey olmasa gerek!
Bir kutlama telefonu açılamaz mı?
Birkaç gönül alıcı söz söylenemez mi?
Bu iş yapılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devrede olmasında yarar yok mu?
O da muhalefete yönelik tatlı dilli bir söylem tercih edemez mi?
Başbakan Davutoğlu her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “siyaset üstü” konumda olduğu iddiasında ise de tanıdığımız Erdoğan’ın uzun süre aktif siyasetin dışında duramayacağını biliyoruz!
Bunun için muhalefete karşı tatlı dilli bir söylem geliştirmesi gerektiğini savunuyoruz! Malum tatlı dil pek çok işe yarar, değil mi?
Yılanı bile deliğinden tatlı dilin çıkaracağı söylenmez mi?
Milli Gazete