Sesli Makale

Donald Trump, ABC News’te konuğu olduğu George Stephanopoulos’a “El Kaide’nin üstlendiği 11 Eylül saldırıları için Irak’ı işgal etmek saçmaydı. 11 Eylül’ü Irak yapmadı. Başka aktörler vardı. Sanırım, bunların kim olduğunu biliyorum” dedi!

*

Irak’ın işgali, 11 Eylül 2001 saldırıları sayesinde gerçekleştirildi…

“Saddam Hüseyin-El Kaide bağlantısı” yalanıyla Irak’a çöküldü: Bir milyon iki yüz binden fazla insan, taammüden katledildi.

11 Eylül kurgusal saldırılarından on sekiz sene sonra; ABD’nin başkanlık koltuğunda oturan Sarı Kovboy’un “Sanıldığı gibi değil; 11 Eylül’ü yapanları biliyorum” yollu konuşması dolaylı bir itiraf anlamına geliyor.

“Irak/El Kaide yaptı” tezini yani üfürmesini boşa çıkardığına göre; bu durumda geriye “kimin kaldığı” bellidir!

EN İYİ BELGE, İTİRAF’TIR

İtalya eski Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, Aralık 2007’de Corriere dela Serra’ya aynen şöyle demişti:

“11 Eylül 2001 saldırılarının CIA ve MOSSAD tarafından gerçekleştirildiği gerçeği, bütün küresel istihbarat örgütleri tarafından biliniyor…

11 Eylül, İslam dünyasını suçlamak ve Batılı güçleri Irak’a ve Afganistan’a müdahaleye tahrik etmek için planlanıp gerçekleştirilmiştir...”

İtalya’nın en önde gelen Gladyo yöneticilerinden olan Cossiga’nın (1928-2010) bu sözleri, “İtirafın Babası” sayılır!

Tam da burada; merhum Mahir Kaynak’ın sürekli dile getirdiği şu gerçeği hatırlıyoruz: “El Kaide, CIA operasyonunun adıdır: El Kaide’nin eylemlerini CIA yürütür!”

Yıllardır “El Kaide artı IŞİD; neden İsrail’e hiç saldırmıyor?” diye sorulduğunu da, buraya ekleyelim!

BABA BUSH’TAN OĞUL BUSH’A UZANDI

Başkan Birinci Bush’un, ABD Kongresi’nde Yeni Dünya Düzenini açıkladığı tarih; 11 Eylül 1991’dir!

*

Bush ve Laden aileleri 11 Eylül 2001 öncesindeki 25 sene boyunca çok yakındılar; “iş ilişkileri” vardı…

Mesela, Baba Bush, başkanlığı sona erdikten sonra Carlyle Group’ta yüksek ücretle danışmanlığa başladı: Carlyle şirketinin önde gelen ortaklarından biri Laden Ailesi’ne mensuptu.

11 Eylül saldırılarının üzerinden haftalar sonra bile, Baba Bush ve Carlyle’daki dostları Laden’lere destek vermekten vazgeçmemişlerdi!

Usame Bin Laden’in kardeşlerinden biri olan Şefik, 11 Eylül (2001) sabahı Caryle Group’ta iş toplantısındaydı: Sadece bir gün önce; aynı toplantıda Baba Bush ve Şefik Laden, diğer Caryle kodamanları ile sohbet ediyordu!

11 Eylül Kurgusal Saldırıları gerçekleştirildiğinde herkese konulan uçuş yasağı Laden Ailesi’nin fertleri için geçerli olmamıştı: Çok sayıda Laden soyadlı kişi FBI’ın bilgisi dâhilinde denizaşırı seyahate çıktılar!

“KIRMIZI” TELEFON

Hepsinden ötesi var: 11 Eylül 2001’den sadece birkaç hafta sonra; dönemin ABD Başkanı İkinci Bush’un, Bin Laden ile “özel bir telefon hattından” görüştüğü gerçeğini yok etmek de mümkün olamıyor!

“ÖLDÜRÜLDÜ” YALANI

“Wanted” dümeni ise Bin Laden’in 2 Mayıs 2011 tarihinde Pakistan’daki bir operasyonda ABD’nin özel timi tarafından “öldürüldüğü” yalanına kadar sürdü!

Gerçekte, Usame Bin Laden 20 Şubat 2007’de “böbrek yetmezliğinden” dolayı öldü. Haliyle 2 Mayıs 2011’de “bir kez daha ölmesi!” imkânsızdır!

Yani nedir? Bu kapı gibi gerçekten kaçış da, asla mümkün değildir!

FAKE NEWS

Donald Trump, Amerika’nın malum medyasına bozuk çalarken; her defasında “Fake News” demeyi pek seviyor…

Sırası gelmişken; “Saddam’ın Kitle İmha Silahları var” yalanının “acayip itibarlı!” New York Times’ta yayınlandığını hatırlatalım…

Ha, çok daha ileri örneği var: Son yıllarda ABD medyasındaki Yalan Haber’in Kralı mı; Obama’nın başkanlığı döneminde Beyaz Saray’da üretildi:

Yani, Bin Laden’in operasyon sonucu öldürülmesi yalanından söz ediyoruz!

Şayet, Kovboy Trump mabadını kaldırırsa “Fake News” kapsamında “zıvanadan çıkmış en ileri örneği” de görebilir!

TRUMP, DEMİREL GİBİ Mİ YAPTI?

Peki ya; şu Sarı Kovboy Trump “11 Eylül’ü kimin yaptığını biliyorum” lafını, neden söylemiş olabilir?

Sarı Kovboy’ın işbu çıkışını; bir yerde, Süleyman Demirel’in “11 Eylül 1980’de akan kan; nasıl oldu da, 13 Eylül günü birdenbire durdu?” şeklindeki unutulmaz beyanına benzetebiliriz!

Uzun yıllar boyunca Komprador Burjuvazi’nin “kadrolu personel” olarak istihdam ettiği “Morrison Süleyman”ın, “rutin dışına çıktığı” nadir anlardan biriydi:

Süleyman Bey’in, bu sözlerle “bazı derin sırları bildiğini” Adrese Teslim biçimde “üstlerine” ilettiğini; böylelikle, o açıklamayı yaptığı dönemde “siyasetteki yol haritasının engellenmemesini” talep ettiğini pekâlâ düşünebiliriz…

Daha ileriye gitmemiştir; eh, nihayetinde kadrolu elemandır: Kontrgerilla tartışmalarının üzerini itina ile örten bir siyasi liderdi, merhum Demirel!