Sesli Makale

Cizre'de, Sur'da Silopi'de hendekler kazılırken, burası silah deposu olurken devlet neden müdahale etmedi.

Bu durumun birkaç sebebi var;

1. Paralel elemanların Doğu'ya sürülmesi ve onların olanları görmezden gelmesi. (Suruç'ta plaka tanıma sisteminin kör edilmesi vb.)

2. Küresel bir operasyona maruz kaldığını anlayan Erdoğan'ın o aşamada örgütü olayların dışında tutmak için baldıran zehri içmesi. Zaten geziciler ve paralel saldırdığında PKK'da saldırsaydı iş bitmişti. Kaçak Savcı Zekeriya Öz’de bundan yakınmış... "Ne hikmetse ‘Gezi Olaylarında’ PKK karışmadı" demişti.

Öncelikle yakın tehlike bertaraf edildi. Sonra PKK'ya sıra geldi. Adamlar Arap Pınarı Savaşı bahanesiyle rahat girip çıktılar ve bu arada içeriye silah mühimmat yığdılar.

Büyük beklenti içine giriyoruz ama devleti tanımıyoruz...

Emniyetin %70 -80’i paralel, geriye kalan kısmı ya ülkücü ya ulusalcı. Yargının yarıdan fazlası da paralel veya ulusalcı. İstihbaratta Hakan Fidan var diye sağlam sanıyoruz ama MİT kadrolarını değiştirmenin ne kadar zor olduğunu bilmiyoruz.

Belki kendisine Milli Görüş kökenliler yakındır diye düşünüyoruz en büyük ihaneti onlardan görüyoruz.

Bütün bu kuşatılmışlık içinde Erdoğan bir yandan kendisine karşı yapılan sayısız operasyonları bertaraf etmek zorunda. Bir yandan PKK, DAEŞ, DHKP-C ve paralel örgütlerle mücadele etmek zorunda bir yandan çok tehlikeli bir viraja giren dış politikayı yürütmek zorunda. Ayrıca devletin ahenk içinde çalışması da ona bağlı.

Bu ağır yükün altından bir tek halk desteği ile kalkılmaz. 1500 Hakim 15 Milyon oydan daha etkili. Ustalıklı bir strateji ile PKK ve paralele karşı ülkücülerle ve ulusalcılarla ittifaka gitti. Dualar olmasa mümkün değil bu günleri göremezdik. Hala tehlike geçmiş değil. Şimdi ise Ak Partiyi bölme planları var...

Haberseyret.com
4 Şubat 2016