Sesli Makale

Roma'nın eski şefi Berlusconi'nin Türkiye-Avrupa ilişkileri üzerine yaptığı, “büyük bir tehlike var” uyarısı ile 4 Aralık'ta İtalya'da gerçekleşecek referandum arasındaki rabıta gibi...

Hem ülkenin iç siyasi istikrarı hem İngiltere-Brexit hafızasını Brüksel'e anımsatma ihtimali olduğu için.

Donald Trump'ın daha Oval Ofis'e oturmadan Asya Pasifik Ticaret Anlaşması'nı iptal edeceğini açıklaması ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pakistan ve Özbekistan gezilerinin çakışmasını da taşları gediğine oturtarak izah gerekiyor...

Böylesi bir anlaşmanın iptali, sekiz yıllık Obama iktidarı ile yüksek ümitlerle beklenen/beslenen Clinton iktidarının “ABD'nin Pasifik Yüzyılı” planı için ne anlama geliyor?

Hiç sanmam ama.. ABD-AB arasında, şu an dünyada mevcut stratejik anlaşmalarından belki birincisi olacak 'Transatlantik Ticaret Anlaşması (TTIP)' da aynı akıbete uğrasa ne olur?..

2016-2017, bu kararın da bağlanacağı 'Trump takvimine' dahil!

Clinton seçilseydi Washington'un yüksek şefkatiyle taltif edilecek Avrupa'nın ekonomik-politik palamarları şimdi koparsa ne olur?

Herhalde yaşlı kıtayı kuşatan tüm denizlerden pul pul Avrupa değerleri toplarız!

İşte, Avrupa Parlamentosu'nun Avrupa liderlerine Türkiye ile müzakereleri dondurma tavsiyesi...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, “yıl sonuna kadar bekleyelim” dediği oydu.. Aralık ayının 15-16'sında toplanacak zirve tavsiyeye uyarsa ne olacak?..

Ankara'nın reaksiyonu Cumhurbaşkanı'nın dün ağzından çıkan, “bana baksanıza siz” cümlesiyle ucunu gösterdi.

Eğer AB/Batı bunu kuru-sıkı sayıyorsa, Trump etkisi ve mülteci akınlarının Avrupa seçimleriyle buluşmasını beklesin!

Lozan söylemlerinden kaygılanacaklarına, 'Orta Çağ' radikalizmi ve parselizasyonunu anımsasınlar. Eş-zamanlı AB ordusu kurulma kararını da atlamasın kimse.. Lazım olacak!

DERİN ARZULAR VE TELEPATİK İTTİFAK!

“Şanghay İşbirliği Örgütü” isminin bu zamanlamayla anılması elbette manidar/anlamlı ama.. Dünyanın süper güçleri ile “paktları” birbirine tokuşturarak ürettiğiniz stratejik çıkarlar genellikle büyük meblağlı açık çekler imzalamanıza neden olur!

Türkiye bu bedelleri çok ödedi. Artık oyun planı daha büyük. Herhangi bir ülkenin gördüğü en yüksek ve katmanlı “ulusal güvenlik” tehditleri ile “içli-dışlı” yaşayan bir ülke olarak “kutupların birbirleriyle konuşmasına” izin veriyor.

“Kendi adına” değil. “Gizli özne” olarak içinde bulunduğu kart göstermelerde...

Örneğin...

Ruslardan gelen S-400 füze teklifi. Cumhurbaşkan�� Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki görüşmeden sonra kamuoyuna yansıdı ama Savunma Bakanı Fikri Işık'ın sözleri de şöyleydi; “NATO'yla uyumlu bir füze sistemine sahip olmayı ümit etmekle birlikte Rusya'nın bu teklifini de gözardı etmiyoruz”... (18/11, BBC.)

Veya...

“2013 yılında kurulan ve sadece üye ülkeler arasında dönüşümlü üstlenilen Şanghay Enerji Kulübü'nün 2017 dönem başkanlığını Türkiye yürütecek”. (Şanghay'da ilk görev', 23/11, Hürriyet.)

Bunu da füze teklifi meselesinde olduğu gibi Kremlin'in mi yaptığını sanıyorsunuz?

Örgütün ismini unutmayın!.. Çin Dışişleri Bakanlığı: “Şanghay İşbirliği Örgütü'nün diğer üyeleriyle birlikte (başvuruyu) örgütün kurallarına uygun olarak ve fikir birliği temelinde ciddi şekilde ele almak için istekliyiz. Türkiye'nin ŞİÖ ile işbirliğini derinleştirme arzusuna büyük önem veriyoruz. Türkiye Avrasya'da önemli bir ülke, önemli bir diyalog ortağı”. (22/11.)

Herhalda anlaşılmıştır! İhtiyacımız olduğunda konuşuyorlar ve bu “telepatik ittifak” Batı'yı hırpalıyor...

“Cumhurbaşkanı'nın Özbekistan dönüşü söylediği, 'Varsa yoksa AB dememeli. Şanghay 5'lisinde Türkiye niye olmasın' sözleri AB'de paniğe yol açtı.

Avrupa Parlamentosu'nun toplantısında Türkiye'nin Çin ve Rusya'ya yönünü çevirmesi şaşırtıcı bulundu.”

Henüz AP Türkiye ile müzakereleri dondurma tavsiye kararını almamıştı ve kimi parlamenterler, “böyle bir karar çok dikkatli alınmalı, Ankara'yı tamamen kaybedebiliriz” şerhlerini düşmüşlerdi. ('AB'de Şanghay Paniği, 23/11, Yeni Şafak.)

Mesele sadece AB değil Batı. Bakın o şaşkınlıkla ya da 'şaşkın topal ördek'le birlikte ne yaptılar...

“Türkiye'nin NATO'nun kolektif savunma ilkesini içeren 5. maddesini zayıflatmayacağından eminim. NATO'nun gücü ve başarısı bir NATO ülkesine yapılacak saldırıya diğer tüm müttefiklerin birlikte yanıt vereceği gerçeğine dayanır. Ve ben kesinlikle eminim ki Türkiye, hiçbir şekilde bu ortak savunma anlayışını, 5. maddeyi ve NATO birliğini zayıflatacak hiçbir şey yapmayacaktır.” ('Türkiye NATO'yu zayıflatıcı hamle yapmaz', 23/11, Hürriyet.)

NATO gibi iktidarı ABD tarafından hadım edilmiş bir uluslararası askeri pakttan son dönemde duyduğumuz ikinci 'delikanlı' açıklama...

Bu metin üzerinde farklı platformlarda çeşitle yorumlar yapıldı.. Hiçbiri Türkiye ile 5'inci madde arasında kurulmak istenen ilişkiyi kavrayamadı...

İki tanedir; 1. Türkiye giderse Doğu'ya yönelik tüm NATO kuşatması düşer. ABD ve AB bunu kabul edemez. 2. 'NATO şemsiyesi sizi artık korumaz' ne demek?

'NATO içinden gelen saldırılara karşı da korumaz' demek...

15 Temmuz neydi ki?

Yenişafak
27 Kasım 2016