Sesli Makale

Bundan 5 yıl önce, 15 Temmuz 2013 tarihinde avukatımız Köksal Bayraktar ve Nurcan Bayraktar, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na benim adıma bir dilekçe vermişti. 2009 yılında Ergenekon soruşturması kapsamında ev ve cep telefonumun dinlenmesi için karar çıkartan FETÖ üyesi savcı Zekeriya Öz hakkında şikayette bulunmuştuk. Gerekçe, Zekeriya Öz'ün usulsüz telefon dinlemesi, altı ay sonra “suç unsuru bulunmaması” nedeniyle kesilen dinleme kayıtlarını yasa gereği yok etmemesi ve sonuçları hakkında tarafıma bilgilendirme yapılmamasıydı.

Şikayetimize cevap 25 Nisan 2018 tarihinde geldi. Tetkik hakimi Hakan Bulut imzasıyla gönderilen yazı tam bir rezalet.

Çünkü biz yalnızca Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmasını isterken, dilekçemizde yer almayan bir çok hakimin adı geçirilerek sulandırma yoluna gidilmiş. Ama asıl skandal bu değil.

Şimdi sıkı durun; Zekeriya Öz ile ilgili şikayet dilekçemize HSK Tetkik Hakimi Hakan Bulut imzasıyla verilen cevapta aynen şu ifadeler kullanılmış; “Bir kısım ileri sürülen iddiada adı geçenlerin FETÖ/PDY ile üyelik, mensubiyet, iltisak veya irtibat şeklinde bağlantılarının bulunduğu yönünde delile ulaşılamadığı, haklarında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2.Dairesi ya da Genel Kurul tarafından verilmiş herhangi bir disiplin cezası yahut meslekten çıkarılma kararı bulunmaması, verilen kararların sayısı bütün olarak nazara alındığında FETÖ/PDY yapılanmasının içine girerek örgüt hiyerarşisi ve ideolojik bağlılık duygularıyla hareket ettiklerinin sabit olmadığı...” Bu nedenle soruşturma izni verilmediği bildirildi.

Evet okudunuz, Zekeriya Öz, HSK Tetkik Hakimi Hakan Bulut imzasıyla gönderilen yazıya göre FETÖ üyesi değil. Hatta FETÖ ile irtibat ya da ilişkisi de yok. Güler misin ağlar mısın?

Yalnız o mu, Zekeriya Öz’ü kurtarmak için, usulsüz dinleme talep yazısının altındaki imzanın da ona değil, bir başka FETÖ üyesi firari savcı Celal Kara’ya ait olduğu sonucuna varılmış. Oysa bizim dilekçemizde ne Celal Kara’nın ne başka bir hakim ve savcının adı geçiyor.

Dilekçemize verilen “soruşturmaya gerek yoktur” yönündeki cevap yazısında birçok hakim ve savcının “tutukluluğun devamına dair” talep ve kararlarına atıf yapılıyor. Dediğim gibi bunların şikayetimizle hiçbir ilgisi yok. Ayrıca atıf yapılan kararlar benim Silivri’den tahliye olduğum 12 Mart 2012’den sonraki tarihi kapsıyor.

yazının devamı