Sesli Makale

Eveeeet…

Sağdan, soldan veriştirdiler…

Doğudan batıdan giriştiler…

İçeriden dışarıdan kılıç çektiler…

Yukarıdan aşağıdan tetikçileri meydana sürdüler…

Kim mi?

Kim olacak, CHP’yi dönüştürenler…

MHP’de iç kanama meydana getirenler…

HDP’yi kukla haline getirenler…

AK Parti’yi tezgâha getirmeye gayret edenler…

Güneydoğu’yu ateşe verenler…

Artvin’de pis işler çevirenler…

FETÖ-PKK-DHKP/C-MLKP-YDGH-PYD organlarını bir araya getirip “Frankenstein”ı meydana getirenler…

Nevzat Yalçıntaş, Bilderberg Fehmi Koru, kâğıttan kaplanlar gibi “İngiliz anahtarlarıyla” bizim mahallenin “güvenlik” kilidini kırmaya çalışanlar…

Gezi kalkışmasını planlayanlar…

Kobani Eylemleri’ni tezgâhlayanlar.

Artvin’i kaşıyanlar…

Esed’e can suyu verenler…

PKK’yı besleyenler…

PYD’yi aklayanlar…

Duran Kalkan’ı piyasaya sürenler...

Can Dündar’ı salıverenler…

Rusya’yı provoke edenler…

İran’la kol kola girenler…

Hizbullah’la Türkmen kellesi alanlar…

Mümini, mümine, kardeşi kardeşe kırdıranlar…

Hepsi aynı uluslararası projenin parçaları…

Hepsi Büyük Ortadoğu projesinin farklı aparatları…

Hepsi “Arap Baharı” diye tezgâhladıkları “Arap cehenneminin” çıraları…

“Türkiye cehennemi” senaryosu hazır…

Gezi’de olmadı…

Kobani’de olmadı…

Sur’da, Cizre’de olmadı…

Artvin’de istenen ses çıkmadı…

Sırada yine Üç Başlı Cehennem köpeği var!

FETÖ kriptoları start aldı!

PKK’ya kesenin ağzını açtılar…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresindeki, AK Parti içerisindeki üç-beş inanmış insanı, Locaefendinin emriyle “köksüz ağaçlar gibi üst üste devirmeye” çalışacaklar.

Baksanıza! Bizim mahalledeki eski tüfekler bile şimdiden gözlerine kestirdikleri makama ağızları sulandığından “çoktan oltaya atladılar...”

Yani Türkiye, yine dışarıdan esen “alçak basıncın” etkisinde kaldı.

Bu seferki farklı…

Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AK Parti’yi bitirecek ya da bitecekler.

Nasılsa bir ayakları çukurda…

Memleket yıkılsın, ne kaybedecekler?

Fetullah boşuna mı açtı o uğursuz ağzını!

Gezi geliyor gezi…

Yeniden bir Kobani…

Allah fırsat vermesin!

Safları sıkılaştırma, içimizdeki “kılçıkları” ayıklama zamanı!

Dostu düşmanı suçüstü yakalama zamanı!

*

Kırk yıllık Diyarbakırlıların giremediği Sur’da bakın kim yakalandı!

İngiliz milletvekili Natalie McGarry…

Daha geçen gün PKK’lı Duran Kalkan “gençleri dizginleyemiyoruz” dememiş miydi?

Proje Demirtaş “gençlik kontrolden çıktı” dememiş miydi?

Eeee?

İngiliz milletvekili böyle bir risk olsa Sur’a girer miydi?

Kurşunların havada uçuştuğu, ölümün kol gezdiği Sur sokaklarında kadın başına gezer miydi?

Orada ne işi vardı?

Dahası var…

Polisin can yeleksiz dolaşamadığı, PKK’nın kol gezdiği sokaklarda dolaşan İngiliz milletvekili Natalie McGarry, bir İsrail fanatiği bir Yahudi ile nişanlı!

Yani?

Kıyamet kapıda…

Köpekler uludu…

Ha gel de “elinde sopayla” dolaşma bu itlerin başıboş dolaştığı memleket sokaklarında!

Lakin…

Hep derim ya, biz sırtımızı dış istihbarat servislerine değil, Allah’a yaslamış kimseleriz. Allah’tan başkasına eğilmedik, eğilmeyiz!

Öyle imanını dil ile ikrar edip, kalp ile tasdik etmeyenler gibi Allah’tan başka güç, Allah’tan başka putçuklar edinmeyiz!

Bu yüzden ey sevgili inanmış insanlar!

“Sakın kader deme 

kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş 

göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur 

geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam 

külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen 

bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için 

sende anahtar vardır.”

İngiliz anahtarı falan değil!

Avuçlarımızdan bir yıldız gibi kayıveren Said Özdemir’e sırların sırrının kapısını açan bir anahtar!

“FETÖ, Risale-i Nurları tahrif ediyor” diye yazdığımda, Fırıncı Abi, Abdullah Yeğin Abi ve sen, dağlar gibi destek veren adam! O zor zamanlarda dualarına tutunduğum, aslan yürek! İman ve ihlas abidesi adam!

Allah aşkına… Koyup gitmek oldu mu abi?

Bana kim baba şefkatiyle “kızım” diyecek şimdi?

Daha Hasan Abi’nin yokluğuna alışamamışken…

“Bacım” sesi kulaklarımdayken…

Kulağım telefonun sesindeyken…

Böyle bırakıp gitmek, oldu mu abi?

Yeni Akit
28 Şubat 2016