Bu küresel kumpasın, geç de olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde fark edilmesi bir şans. Ancak ne yazık ki, bu şans hâlâ iyi değerlendirilmiyor. Çünkü FETÖ, tıpkı geçmişte sağcısından solcusuna, Kemalist'inden dindarına herkesi ustaca kullandığı gibi bugün de iktidara karşı muhalefeti kullanıyor. Bu da gücüne güç katıyor.
Yani ABD'nin sessizliği Almanya'nın FETÖ'ye kucak açması önemli değil, önemli olan içeriden güç alması... FETÖ asıl gücünü içeriden alıyor. Uzun yıllar içinde devletin kılcal damarlarına kadar sızan FETÖ, 17-25 Aralık'tan sonra ama özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra büyük oranda yargıdan, polisten, istihbarattan, iş dünyasından ve askeriyeden temizlendi.
Ama hâlâ bitmiş değil. En önemli problem de başını CHP'nin çektiği AK Parti karşıtı muhalefetin bu sürece bakışı... İşte Türkiye'nin temel sıkıntısı burada başlıyor. CHP'den HDP'ye, sol aydınlardan Meral Akşener'in başını çektiği MHP'li muhaliflere hepsi, FETÖ'ye karşı devletin ve Türkiye toplumunun mücadelesine katkı vermiyor.
İnanılmaz bir durum bu. Muhalefetteki hiçbir partinin gündeminde FETÖ'yle mücadele yok. CHP'nin bunu yapmayacağı "kontrollü darbe" demesinden belliydi. Şimdi devam eden "adalet" yürüyüşü de aslında en çok FETÖ'cülerin i��ine yarıyor ve onları "umut"landırıyor.
Peki, HDP, sol partiler ve MHP'li muhalifler neden suskun? Hadi 15 Temmuz'daki 249 şehidi unuttular, peki bu kirli yapının Ergenekon bahanesiyle solculara, Kemalistlere, siyasi nedenlerle MHP'lilere ve HDP'lilere kurduğu kumpaslar neden unutuldu?
Bu durum, ABD'nin FETÖ liderini vermemesinden, Almanya'nın kirli hesaplar yaparak FETÖ'cülere kucak açmasından çok daha vahim. FETÖ'yü içeride hâlâ motive eden muhalefetin bu tutumu... Bu tutumdan vazgeçmeyen muhalefetin, demokrasi ve adalet talebi samimi olabilir mi?
Sabah
29 Haziran 2017
Hiç yorum yapılmamış
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.