Sesli Makale

5 Nisan 2015

Türkiye solu değil, Türk solu; çünkü onların “muhtaç olduğu kudret” ideallerinde ve imanlarında değil, hücrelerindeki pozitif ve negatif kanda yüklüdür! Bu kanda darbelerin, şiddetin, ölümün, tezgâhın, illegal örgütlerin kodları şifrelenmiş vaziyette durmaktadır! Kimisi “açıkça”, kimisi “kriptolu”!

Onlar her saat başı “laiklik” yemekte, laiklikten gemiler yapıp kanlı denizlerde yüzmektedirler! Onlar, kendi inançlarına herkesin biat etmesini ister, diğer inançlara yaşam hakkı tanımazlar! Bu ülkede laiklik daima İslam karşıtlığı olarak kullanıldı! Oysa bizim için laiklik “leküm diniküm veliyedin”dir; senin dinin sana, benim dinim bana! Onlar “benim dinim bana, senin dinin ise yine bana” mantığı güderek Müslümanlara gelişme ve neslini yetiştirme fırsatı tanımak istemedi!

“Ahmet Kaya” ne kadar solcuysa o kadar iyiydi ve bir gün “Benim annemin başörtüsüne kimse el uzatamaz” dediği için terörist yaftası yiyerek yaban ellerde ölüme mahkûm edildi! 

“Yavuz Bingöl” onlar için buğulu bir sesti ve ne zaman ki millet iradesine teveccüh gösterdi, işte o an en acı aforozlara tâbi tutuldu! Türk Solu buydu, özgürlük kelimelerinin arkasına saklanan ama bulduğu ilk fırsatta “ötekini” ve “ötekinin hakkını” savunanları “bir sırtlanın dişsiz kalan kardeşini yediği gibi” yedi!

Avukat cübbesi DHKP-C’de, din cübbesi Fetullah Gülen’de, hilafet makamı IŞİD’de, ortak İslam ordusu Sisi’de, siyaset Demirel’de, komedi Levent Kırca’da, drama Tarık Akan’da, resim Bedri Baykam’da, insanlık onuru Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı’nda, hür fikirler ve idealler Atatürkçü Düşünce Derneği’nde, halkın büyük yıldızı anlamında mega starlık Ajda Pekkan’da, işadamlığı ve gazetecilik Aydın Doğan’da, ciğer kedide, kuzu kurdun ininde! 

Şimdi bunların hepsini bir tencereye at ve kısık ateşte 30 dakika ısıt, ocağın altını kapattıktan sonra soğumasını bekle! İşte size servise hazır Türk Solu! Afiyet olsun, tabii yerseniz!

TÜRKİYE TORPAKLARINDA 'SOL' BİTMİŞTİR! 

En son Berkin Elvan’ın cesedi bahane edilerek savcının alnına silah dayayıp verilen poz ile birlikte Türk Solu dönemi kapandı! 

Artık solculuk deyince kimsenin aklına yeşil parka giymiş gençler gelmeyecek, istediğiniz kadar “eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” diye bağırın, bahsedilen eşkıya bu çağda sizsiniz bayım! Oysa ne etkili ve gerçek bir cümleydi, kendinizi kirlettiniz, ama cümleleri size bırakmayacağız! Şehit savcının alnından ilk kan damlamadan evvel, onun o masum bakışları altında kendi varlığınızı toprağa gömdünüz, Türk Solu artık zulümle eşdeğerdir!

Bizim felsefemiz “hayatı durdurmak” üzerine asla kurulu değildir; çünkü bu hayatta emzikli bebeler vardır ve sırf onların süt kokan nefeslerinin ve mazlum bakışlarının hatırına hayat devam etmelidir! Biz kıyamete dek sürecek bir savaşın mazlumlar safındayız ve Allah’ın verdiği hayatı sonuna dek yine onun çizdiği sınırlar içinde yaşayacağız! Zalime inat, yaşasın Allah’ın bize bahşettiği hayat!

Ve şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ın kayda geçen son sözleri: “Devletin suçlu korumak gibi bir görevi olamaz. Biz de faillerin bulunmasını istiyoruz.”

Evet, bizler de savcımızın görünürdeki değil, gerçekteki faillerinin bulunmasını istiyoruz. Tıpkı Muhsin Yazıcıoğlu’nun faillerinin bulunmasını istediğimiz gibi, tıpkı Eşref Bitlis’in, Uğur Mumcu’nun, ASELSAN Mühendisleri’nin faillerinin bulunmasını istediğimiz gibi gerçek faillerin bulunmasını istiyoruz!

Cenazede imam sorar; “Merhuma hakkınızı helal ediyor musunuz?”

Savcı Kiraz’ın küçük evladının yetim kalan dudaklarıyla “helal olsun” demesi gözlerimin önünden gitmediği gibi vicdanıma da bir ok gibi saplanıyor! Büyüyeceksin ey yetim ve bu ülke sizinle birlikte büyüyecek! Savcımıza Allah’tan rahmet diliyor, evlatlarına ve sevdiklerine cennette kavuşmasını niyaz ediyor ve kendileriyle ahirette komşu olacak bir hayat sürmenin tüm müminlere nasip olmasını temenni ediyoruz! 

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun…

YeniAkit