3 Ocak 2015
“Paralel yapı dağıldı, inlerine girildi” sözü ortalıkta hızla yayılıyor.
Bugün için bütünüyle dağılmış bir yapıdan söz etmek için erken! Ortada büyüyen bir ülke var, bu hıza güvenip de rüzgâra kapılmamak gerek! Sizin boş bırakacağınız alanları doldurmaya can atanlar var!
Paralel yapının sadece bir camiadan ibaret olduğunu sanmak da asıl hedefi görmemize engel olur. Biz şimdilik kendilerini “camia” olarak niteleyen gruptan başlayalım:
1)Turgut Özal’ın mezarı açılmadan evvel onu kimlerin öldürdüğünü sorguluyorduk. Mezar açıldı, zehir var ama zehirlenme yok, dendi. Herkes sustu! Ne failleri sorgulayan var ne de “zehir var” derken neyin kastedildiğini? Tiyatral bir susturmayla karşı karşıyayız!
2)Paralel yapının 25 milyar dolardan bahsedilen varlığı kimlerin elinde niçin bekletiliyor?
3)Muhsin Yazıcıoğlu’nun tek bir faili bulunamadı! Suçu eski vali Mevlüt Bilici’ye kimler yıkmaya çalıştı? Yazıcıoğlu davası sonsuza dek böyle suskun mu gidecek?
4)Yurtdışındaki okullarda Türkçe eğitim yerine İngilizce eğitim verildi. Burada yetişen özellikle Afrika kökenli çocuklar şimdi nerede ve ne yapıyor?
5)Bu camiaya bağlı üniversiteler ve yurtların arazileri hangi yollarla elde edildi? Mesela bir devlet üniversitesi olan Erciyes Üniversitesi’nin binlerce metrekare arazisi rektörlük tarafından Melikşah Üniversitesi’ne çok ucuza ihale edildikten sonra iptal edildi. İptal edilmeyen hangi anlaşmalar var?
6)Ak Parti’nin içerisinde olduğu belirtilen ve 17 Aralık’tan bile önce “tuzluk” diye söz edilen 78 vekil kim? Haziran 2015 seçimlerinden sonra hepsini unutacak mıyız?
7)Kızılcahamam’da çekilen otel odası görüntülerini kimler, hangi yollarla çekti? Bu görüntüler şimdi nerede?
8)28 Şubat’ın bütün hatlarıyla “medya ayağı” niçin sorgulanamıyor?
9)Abdullah Öcalan’ın oynadığı rolde yardımcı oyuncular nerede? Anadolu’nun içindeki yapılar hangi “muvazzaf” bürokratların elinde?
Bazen sorular birer cevaptır, ama bazen!
Bu soruların cevabı gelmedikçe bitirilmiş veya kökü kazınmış bir paralel yapılanmadan bahsedilemez. Mevzu uzadıkça işi sulandırmaya ve önüne geleni paralel ilan etmeye çalışanlar da çıkıyor. Bunlarda taktik çok! Her şey halloldu zannedip düşmana karşı gevşeklik gösterdiğimiz zaman inlerden çıkan “aynı seri numaralara sahip” insan müsveddelerini göreceğiz! Birilerinin ana hedefi ortalığı sütliman gösterip olayın ilerlemesini engellemek. Diri durmamız için bir 28 Şubat daha yaşamamız gerekmiyor. Unutmayalım, şimdilik o bile yeter!
“DOĞU TÜRKİSTAN’DA İSLÂM YASAK, BİZDE SERBEST MİYDİ?”
Çin getirdiği yasayla Uygur Türkleri’ne “namaz kılma, dini giysilerle iş yerlerine gitme, kadınların başörtüsü takması ve kişinin İslam dini mensubu olduğunu gösteren diğer sembolleri kullanma” hürriyetini yasakladı. Kardeşlerimizle tarihi irtibatı yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Onların yaşadıklarını Türkiyeliler olarak bizler de yaşadık. Bugün hâlâ emniyet mensubu bayanlarımıza İslam yasak!
Her yana dağılan aslanlar gibiyiz ve tek kalınca çakal sürülerine yem oluyoruz. Ortak kurumlarımız olmadıkça birbirimizin yasını tutacağız! Ortak kurumlar: Dünya Müslümanlarının ortak kurumları! 1924’te kaybettiğimiz kurumlar!
YeniAkit
YORUMLAR
700 kez izlendi
770 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.