Sesli Makale

Her seçim gecesinde yaşanılan zor bir yazı bu… Yazıya başladığım saate bakıyorum, 20.07’yi gösteriyor, ilerleyen dakikalarda 24 TV’de ekran görevim olduğu için yazıyı bu saate kadar ulaşan (sandıkların yüzde 40’ı açılmıştı) verilere göre toparlamam gerekiyor. 

Bu nedenle, Ankara-İstanbul-İzmir üçgeninde şekillenen ana siyasi mücadeleyle ilgili yazmam mümkün değil ama Türkiye genelinde yaşanılan oy akışı, iktidar partisinin, lideri Erdoğan’ın deyimiyle “metal yorgunluğunu” çok iyi değerlendirip, çok hızlı kararlar alması gerektiğini gösteriyor. 

Önce de altını çizdim¹ seçmen ne mesaj verir, ne ders verir, seçmen sandık başına gider, siyasetin geleceğini belirleyecek bir karar verir…

Bu satırların yazıldığı dakikalarda işaretlerini veren tablo karşısında birileri sonuçdidikleyip bir başarı öyküsü üretmeye kalkabilir, bu, siyasetin ana direği olarak adlandırılan AK Parti’nin geleceğine soru işaretleri yüklemekten başka bir anlam ifade etmez.

Geçelim… 

Bunları ilerleyen günlerde enine-boyuna konuşacağız, 31 Mart Yerel Seçimi’nde öne çıkan önemli bir sonuca bakmakta yarar var…   

Güneydoğu’nun mesajı açıktır

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, siyasi yaşamında iki büyük fırsatı kaçıran bir isim:  1- 15 Temmuz gecesi, Atatürk Havalimanı’nda tankın üzerine çıkması halinde bugün belki de bu ülkenin başkanlık makamında oturuyordu, korktu, hesaplar yaptı, kaçtı, bir belediye başkanının evinde beyaz gömleği ve kırmızı kravatı ile darbecilerin işi bitirmesini, etrafı toparlayan adam olarak ortaya çıkmayı bekledi, 2- HDP ile ittifaka giderken, millet için çok hayırlı bir adımı atamadı, muhataplarını, terörizmi lanetlemeye ve Kandil’den bağımsız bir kimlik kazanmaya cesaretlendirmedi. Bunu yapabilseydi, HDP unsuru nedeniyle kendisine oy vermemiş milyonları kazanabilirdi. 

AmaKılıçdaroğlu’nun yapamadığı, HDP kurmaylarının üzerinde tartışmadığı bu kritik konuyu, sokakta, Kürt seçmen kendiliğinden halletti…

Şırnak, Bitlis, Ağrı, Muş, Bingöl’de AK Parti’nin sağladığı üstünlük, Mardin, Van ve Diyarbakır’da elde ettiği yüksek oy oranları, esasen Kürt halkının ne kadar kararlı olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. 

Kürt seçmen 31 Mart Seçimi’nde PKK’nın silahıyla arasına barikat kurdu!..

Amerikan emperyalizminin bayrağının altından bu ülkeye sıkılan kurşuna tepkisiz kalmayacağını, etnik bir propaganda ile ve bu ülkenin vatansever Kürt halkını çantada keklik gören stratejilere daha fazla izin vermeyeceğini açıkça ortaya koydu… 

Bu PKK’nın sonudur… 

Maçoğlu’nu selamlıyorum

Bu sonuçlardan sonra HDP’nin kurmayları ya, Kandil bağlantılı parti görünümünü sürdürüp yok olacaklar, ya da Türk demokrasisi açısından yıllardır kendilerinden beklenilen“PKK terörünü dışlıyor ve terörün her türlüsüne karşı çıkıyoruz” diyerek Kürt halkının siyasi temsilciliğine soyunacaklardır. 

Görevlendirilmiş kamu yetkilisinin Diyarbakır’a kısa zamanda kazandırdığı tüm o hizmetler ortada dururken, yeni seçilen HDP’li kadronun yeniden ideolojik belediyeciliğe yönelmesi mümkün mü, kağıt üstünde hayır, yönelirse, bu kez halkın devletten kayyum isteyeceği açıktır. 

PKK’yı Amerikan desteğinde tutmaya çalıştığı mevzilere gömmüş Türkiye, siyasi olarak da gömme yolunda ilerliyor…

Bu denklemde Tunceli’de seçimi kazanan Türkiye Komünist Partisi adayı Fatih Mehmet Maçoğlu’nu da selamlıyorum. HDP’den gelen “çekil” tehditlerini dinlemedi, Ovacık’ta sergilediği halkın hizmetkarı siyaseti Tunceli’ye taşımayı başardı. 

yazının devamı