Sesli Makale

Dolaşmadığı gazete kalmayan bir Rıza var..

Osmanlı’ya kinini dökmüş, padişahları, vezirleri oğlancılıkla suçlamış..

Resmen iftira etmiş..

Kitabı inceleyen, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu da bir karar vermiş..

“En azından poşette satılsın. Küçük çocuklar, direkt ulaşamasın” demiş.

Aslında dava açılıp, o Rıza efendiye hakaretten gerekli ceza verilmeli idi..

Hem de..

Hakaret ettiği her kişi için, ayrı ayrı ceza verilmesi gerekirdi..

Yapılmamış..

Ulusalcıların, Osmanlı diye bir dertleri yok ama..

İyi Partililer, M. Kemal’e yönelik küçücük bir eleştiride hemen savcılıkta sıraya giriyorlar ya..

Eğer tarihi kişiliklere azıcık saygıları var ise..

Osmanlı onların da ceddi olduğuna göre..

Seçmenden oy dilenirken, “Bizim ceddimiz” diye övündüklerine göre..

Haydi onlar bilmiyorlarsa, kanundaki maddesini vereyim..

Türk Ceza Kanunu’nun “Kişinin hatırasına hakaret” başlıklı 130. maddesinde, “Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır”deniliyor..

“M. Kemal’e hakaret edildi” diye, yaptıkları onlarca suç duyurusunun birisini de..

Osmanlı padişahlarına küfür eden bu Rıza için yapmaları gerekirdi ama..

İyi Partililer, “Belediye Başkanı CHP’den mi olsun, bizden mi olsun” kavgası ile meşgul..

Devam etsinler onlar..

Başörtü yasağını tekrar getirmek isteyen Danıştay Savcısı’na tek kelime etmediler..

Osmanlı padişahlarına alenen küfür eden Rıza’ya de sessiz kalsınlar..

Torunu olduklarını iddia ettikleri Osmanlı’ya “Oğlancı” diye iftira atanlara sessiz kalsınlar..

Nasıl olsa, 3,5 ay sonra milliyetçi seçmen, sandıkta onlara güzel bir tokat vuracak.

1 Nisan’da uyandıklarında,  “Böyle şaka da olmaz ki” diyecekler..

Ama sonuçların, 1 Nisan şakası olmadığını gördüklerinde, iş işten geçmiş olacak..

•

Biz, milliyetçi geçinen İyi Parti’yi bırakıp, Osmanlı’ya “Oğlancı” diyen terbiyesize dönelim..

O terbiyesizin kitabını basan Doğu Perinçek çizgisinin yayınevine bakalım..

Soralım bunlara: Ne yapmak istiyorsunuz?

Osmanlı’ya “Oğlancı” diyerek, yapmak istediğiniz nedir?

50 yıldır girdiğiniz seçimlerde, % 1 bile oy alamadığınızı görmüyor musunuz?

Osmanlı’ya küfür et..

Dine saygısızlık et..

Sonra git, Müslüman seçmenden oy iste..

Seçmen de vuruyor tokadı..

Oturuyorsunuz yerinize.

Ama yine yiyeceğiniz haltlardan, vazgeçmiyorsunuz.

28 Şubat sürecinde, İlhan Arsel isimli bir ateistin kitaplarını yayınlayan Kaynak Yayınları..

Bir yandan ABD karşıtlığı iddiasında bulunur iken..

Bir yandan da..

ABD’de yaşayan İlhan Arsel’in, dine küfreden kitaplarını basıyordu..

Kimin eli, kimin cebinde belli değil..

Şimdi de, aynı yayınevi, İslam’ın Peygamberi’ne ettiği hakaretlerle yetinmemiş.

Osmanlı’ya küfür etmek için yola çıkmış.

Tetikçi olarak da, Rıza efendiyi bulmuş..

Diyeceksiniz ki, “Onlar ne yaparsa yapsın. Bu ülkede devlet yok mu? Mahkeme yok mu? Böyle iftiraları, hakaretleri sorgulayacak savcılık yok mu?” 

Siz de haklısınız.

Onlar ne iftira atarlarsa atsınlar..

Bu ülkede devletin yetkilileri, görevlerini yerine getirdikleri müddetçe, sorun çıkmaz.

Ama devletin görevlileri ne yapıyorlar?

Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu karar veriyor..

“Açıktan satılmasın, küçükler okumasın.”

Ben bu karara bile itiraz ederim de..

“Büyükler niye okuyormuş, yalanları, iftiraları” derim de..

“Küçükleri koruyorsunuz da, büyükleri iftiralardan niye korumuyorsunuz”derim de..

Geldiğimiz noktayı görünce diyemiyorum.

Çünkü küçüklerin korunmasına yönelik karar da, açılan davada, iptal edilmiş..

Mahkeme, kararı vermeden önce, üç tane bilirkişi tespit etmiş..

Homoseksüelliği, gayliği, lezbiyenliği normal gören sözde bilim adamlarına müracaat etmiş:

“Bakın bakalım, küçüklere zararlı bir şey var mı kitapta” demiş..

Onlar da raporu yazmışlar.

Kitaptan tek cümle almadan, dört sayfalık raporda, “Homoseksülellik, gaylik, lezbiyenlik, 40 yıldır hastalık olarak kabul edilmiyor, tercihtir” demişler.

O zaman..

Affedersiniz ama..

O fiiller..

Lut kavminin helak olmasına sebep olan fiil..

Hastalık değil ise...

Yanlış değil ise..

Bir tercih ise..

Dolayısı ile bu fiili insanlara atfetmek, hakaret değil ise.

Alçaltıcı bir ifade değil ise.

O kararı veren hakimlere..

Ve o raporu veren bilirkişilere, şimdi ben “Oğlancı” diyebilir miyim?

Aman sakın ha..

Kimse demeye kalkmasın..

Hakimi de, bilirkişisi de..

Hemen mahkemeye koşar..

Hem tazminat davası, hem ceza davasını açar..

“Bana hakaret etti” diye, başvurmadığı yer kalmaz..

Ama onlar, Osmanlı’ya “Oğlancıydılar” derler.

Dedirtirler.

“Normaldir bu işler” diyerek, sadece Osmanlı’ya iftira etmezler, sadece Osmanlı’ya hakaret etmezler..

Bugünkü toplumda da, oğlanncılığın yaygınlaşması için rapor hazırlarlar.. Karar verirler..

Oğlancılık hakaret ise, Osmanlı’ya niye o alçaltıcı ifadeyi kullandırtıyorsunuz?

Hakaret değil ise, kendinize söylenmesine niye tahammül edemiyorsunuz?

•

Bir küçük not da..

Rıza efendinin direkt şahsına..

Kitabındaki hakaretleri haber yaptık diye, Osmanlı’ya hakaret edilmesine izin vermedik diye..

Kendisini “Türk çocuğu”, bizi de “Arap çocuğu” ilan etmiş..

Cevabım net: 

Kendi atasına “Oğlancı” diyen biri Türk çocuğu olamaz.. 

Ne çocuğu olduğunu ise, bana sormayın..

Oğlancılık kitaplarına bakın..

Orda yazar!

yazının kaynağı