Sesli Makale

 Denizli Başsavcısı’nı 2 ay kadar önce tanımıştım..

Yüz yüze değil..

Bir telefon görüşmesi..

Rahmetli Hasan Karakaya abimizin bir yazısı sebebi ile, CHP’nin Denizli’den milletvekili adayı olan, eski baro başkanı Adil Demir’in yürüttüğü bir icra takibinde, çok açık kanuna aykırı işlemler yapılıyordu..

Dosyayı takip eden CHP’nin milletvekili adayı olunca..

Bir de eski baro başkanı olunca.

Bu tür kanuna aykırı işlemler, normal sayılabilir..

İşlemlerde imzası olan memuru aradım..

Adı Celalettin Karakoyunlu imiş..

“Kanuna aykırı işlem yapıyorsunuz” diye hatırlattım..

Tınlamadı bile..

“İstediğin yere şikayet et” modunda idi..

Bekliyordu ki, işlemin iptali için dava açılsın.. Dava haftalar, aylar sürsün. O yılgınlıkla, kanuna aykırı işlem sineye çekilsin.. Sonuçta haklılık ortaya çıksa bile.. Verilecek zarar verilmiş olsun.. 

Haklılığın verdiği cesaret ve kanuna aykırılığın netliği karşısında, Denizli’de hiçbir savcıyı tanımadığım halde..

İcra memurlarından sorumlu savcıya, kanunsuzluğun boyutunu aktarmak istedim.

Santraldeki memur, o savcının makam odasının cevap vermediğini söyledi..

Ne zaman gelebileceği konusunda da bilgi vermeyince, o anki kızgınlıkla, “Başsavcı ile görüşeyim o zaman” dedim.

Ve Denizli Başsavcısı Mustafa Alper ile, bu şekilde tanıştım.

Konuyu anlattım..

Kanuna aykırılığı izah ettim.. Çok açık bir şekilde suç işlendiğinin bilgisini verdim.

“Bir inceleyeyim” dedi..

Ve kısa bir süre sonra..

Başsavcı geri dönüş yaptı..

“Kanuna aykırı davranan hiçbir memura göz yumamayız. Aynı memurlar için, önceden de mali konular sebebi ile işlem yapmıştım.. Şimdi tekrar kendilerine söyledim, ‘Vatandaştan tek bir şikayet istemiyorum’ dedim” bilgisini verdi..

Başsavcıya benim kanımı ısındıran cümlesi, “Vatandaştan tek bir şikayet istemiyorum” ifadesi idi..

“Böyle başsavcılara, ülkenin ne kadar çok ihtiyacı var” diye düşünmüştüm..

Nitekim, kısa bir süre sonra..

Kanuna aykırı yapılan işlemlerin, birer birer düzeltildiğini gördüm..

İşte “bir vatandaş” olarak tanıştığım..

Sonuçta kanuna aykırılığı anlatınca..

Normalde hep sahip çıkılan “devletin memuru” yerine..

“Vatandaş”a sahip çıkan bu Başsavcı ile tüm tanışıklığım, bununla sınırlı idi..

Başsavcı Mustafa Alper’in dün vefat haberini internet sitelerinde görünce..

Açık söyleyeyim..

“Trafik kazası”na inanmadım.

Hiçbir veri olmadan, “Hayır, hayır.. Mutlaka suikasttır” dedim..

İsteyen istediğini söyleyebilir..

“Elinde hiçbir veri olmadan, altıncı hissinle mi bu sonuca vardın?” diyebilir..

Dalga geçebilir..

Ben yaşadığımı, düşündüğümü samimi olarak aktarıyorum..

İlk tepkimin, “suikast” olduğunu samimi bir şekilde söylüyorum..

Nitekim sonrasında..

Susurluk benzeri olayın görüntüsünü izleyince.

Susurluk için de gündeme gelip.

Sonra unutturulan.. 

“Komplo teorisi” denilerek gündemden çıkartılan iddia aklıma geldi..

Kazaya karışan ikinci araç olan kamyondan ziyade..

Kamyonun şoförü, alkollü araç kullanmaktan, ehliyetine el konulan birisi de olsa..

Sıkıntının Başsavcı’nın aracında olduğu ihtimali bana daha mantıklı gibi geldi..

Makam aracının sistemine müdahale  ile..

Frenlerin devre dışı bırakıldığı.. Direksiyonun kilitlendiği ihtimali, bence kuvvetle muhtemel..

Bedri İncetahtacı’nın soru işaretleri ile dolu bir trafik kazasında..

Adnan Kahveci’nin benzer bir kazada..

Çok tartışılmıyor ama..

Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun benzer bir kazada..

Vefatları önümüzde iken..

Muhsin Yazıcıoğlu’nun başından geçen benzer trafik kazalarında başarılı olamayanların..

Sonunda bir helikopter kazası ile aynı amaca ulaştıklarını hatırlayınca..

Olay taze iken..

“Kaza değil” şeklindeki açıklamaları bir kenara bırakıp..

Somut deliller önümüzde iken..

Araç elimizde iken..

Aracın elektronik donanımı elimizde iken..

Tüm ihtimallerin araştırılmasının zorunlu olduğuna inanıyorum..

“Öyle hissettiğim için” değil..

Onlarca yıl, aynı konunun “şaibeli bir trafik kazası” olarak anılmaması için..

“Suikast ihtimali” çerçevesindeki tüm deliller, ancak bugün yapılacak araştırmalarla, neticeye kavuşabileceği için..

Yarın o araç hurdaya gittikten sonra..

Artık gerçeği öğrenme imkanımız da kalmayacağını bilerek..

Başsavcının FETÖ ile yiğitçe mücadelesi sonucu, bu derin örgütün hedefi olduğu dikkate alınarak..

Koç beslemesi Cumhuriyet gazetesinin, internet sitesinde attığı ahlaksız “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” başlığını gözardı etmeden..

Konunun üzerine titizlikle gidilmesi, görevimizdir..

Görevimiz olmalıdır..

Akit
11 Mayıs 2017