Ağzım açık, Amerika’daki adaleti seyrediyorum..
Türkiye’deki liberalleri dinliyorum, “Azizim, ABD’de adalet var, hukuk var. Onun için de milli gelirleri çok yüksek” diyorlar..
Solculara kulak veriyorum: “Ekonominin vazgeçilmezi istikrardır. Güvendir.. Amerika, kendisine duyulan güven sayesinde ekonomik dengelerini tutturmuşlardır..”
Bizim mahallenin, Amerika’ya şirinlik yapan çocuklarına bakıyorum: “Ekonominin kuralları çok basit.. Hukuktan ayrılmayacaksınız.. Adaleti sağlayacaksınız. Ekonomi de düzelecek. Yatırım gelmesi için de, hukuka önem verdiğinizi görecekler.. Yatırımlarının hukuka aykırı uygulamalarla iç edilmeyeceğine güvenecekler ki, paralarını bu ülkeye getirsinler” diyorlar..
Oysa kimsenin, “Adil olmayalım, hukuku bir kenara bırakalım. Yatırımcının malına mülküne el koyalım, gasbedelim” dediği yok.
Hukukun üstünlüğü herkesin özlemi..
Sorun ne, pratikte durum ne?
Daha net konuşalım: Hukuk nerede var, nerede yok?
Konuyu daha da somutlaştıralım: Hukukun olduğuna veya olmadığına hangi kriterlere göre karar vereceğiz?
Türkiye’nin durumunu, hukuki yapısını, ekonomik verilerini sürekli kötüleyen liberallere, solculara, muhafazakar mahallenin gözü dışarda çocuklarına göre, “Osman Kavala davası bir kriterdir.. Can Atalay davası bir göstergedir. Selahattin Demirtaş bir kıstasdır.”
O kadar sahtekarlar ki, günde 15 bin, ayda 450 bin, yılda ise 5 milyon ceza davasının açıldığı, % 10-20 eksiği ile yaklaşık bir o kadarının da karara çıktığı Türkiye’de..
Üç dava üzerinden, hukuk var-yok tartışması yürütüyorlar..
O üç davada hukuka aykırılıkları peşinen kabul ediyor değilim..
Tartışmadan, kestirmeden gitmek için, muhatapların ne kadar sahtekar olduklarını ispat için, büyük fotoğrafa bakalım, diyorum..
Muhatapların ne kadar yaygaracı olduklarını, üç dosya üzerinden nasıl bir algı oluşturduklarını göstermek için, rakamların genelini veriyorum..
Türkiye’de adalete önem verilmeseydi, hukukun üstünlüğüne değer verilmeseydi, önümüze koyacakları dosya sayısı üç değil, 30 bin olurdu, 300 bin olurdu..
Üç dosya ile karşımıza çıkıyorlar..
O “üç dosya” ile ilgili hukukun neyi emrettiği konusundaki farklı görüşleri yok sayıp, kendi siyasi tercihlerine göre karar verilmesini istiyorlar.
Türkiye’de lokal üç dosya üzerinden oluşturdukları, küçücük bir fotoğraftaki ihtilaflı noktayı gördükten sonra..
Bir de, “Hukuk var, adalet var, onun için ekonomileri düzgün” dedikleri ülkelere bakalım..
Son aktüel tartışma, Amerika Başkanı Trump’ın Gazze ile ilgili açıklamaları..
Adalete bakın.. Hukukun üstünlüğüne bakın.
Yüzyıllardır Gazze’de yaşayan Filistinlilere reva görülen hukuki(!) çözüme bakın:
“ABD, Gazze Şeridi’ni devralacak. Orası uluslararası bir yer olacak”..
Çüüüş, hokkabaz..
Kimin toprağını, nasıl alıyorsun sen.
Tasmanı elinde tutan İsrail, Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı da, Gazzeliler topraklarından vazgeçmediler..
Sahibi olduğun binanın önünde bir asker, Tesla marka araç ile bombalı saldırı düzenleyince..
Yılbaşı etkinliğine, aracı ile dalan birisi, ölümlere sebep olunca..
Los Angeles’ta nasıl çıktığını belirleyemediğiniz yangın, günlerce sürüp, acizliğinizi ortaya koyunca..
Bir askeri helikopteriniz, yolcu uçağınıza bodoslama dalış yapınca..
Bunlarla ilgili ne yapabilirizi düşüneceğinize..
Filistinlilerin topraklarını gasbetmenin planlarını yapıyorsunuz..
Hukuk, bunun neresinde?
Adalet bu ahlaksızlığın neresinde?
Liberaller, solcular, muhafazakar mahallenin şirinlik budalaları, söyleyin, hani nerede hukuk?
Diyor ki, ABD Başkanı Donald Trump, “ABD, Gazze Şeridi’ni devralarak buraya ‘uzun vadeli’ şekilde sahip olmalı, ‘güvenlik amacıyla’ gerekmesi halinde buraya Amerikan askerlerini konuşlandırılabiliriz.”
Hani nerede hak, nerede hukuk?
Eyy, “Türkiye’den yurtdışına beyin göçü var. Çünkü Türkiye’de hukuka güven yok” diyen solcular, kemalistler? Neredesiniz?
Eğitimli insanlarımızın hukuk var diyerek tercih ettikleri ülkelerin başında gelen Amerika’daki adalet bu mu?
Siz Osman Kavala diyorsunuz..
“Niye cezaevinde, AİHM önceki dosyadan karar vermişti, diğer dosyadan tutuklanması yanlış oldu” diyorsunuz..
Size bu aklı veren Amerika, 1.5 milyon insanın yaşadığı toprakları, toptan gasbetmekten bahsediyor..
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netenyahu hakkında soykırım suçundan yakalama kararı vermiş..
Amerika tınlamıyor, Netenyahu’yu Beyaz Saray’da kabul ediyor..
Heeeeyy..
“Osman Kavala hakkındaki AİHM kararı, boşa çıktı. Çünkü o dosyadan zaten tutuklama yok. Yeni bir dosyadan Kavala yargılanıyor. Bu dosyada da AİHM’in bir kararı yok” savunmasını yapmaya bile gerek yok..
Kavala dosyası üzerinden Türkiye’nin hukukunu sınava alanlar..
Buyursunlar, Gazze’de 50 bin insanı öldürdüğü için soykırım suçundan hakkında yakalama kararı verilen Netenyahu’yu derdest etmeyen Amerika’nın hukukunu bir masaya yatırsınlar..
Nerdesiniz, CHP’liler. Nerdesiniz Daron Acemoğlu’lar. Neredesiniz Özgür Demirtaş’lar.. Mahfi Eğilmez’ler..
Nerdesiniz Özgür Özel’ler, Ali Babacan’lar, Ahmet Davutoğlu’lar..
Niye nefesiniz çıkmıyor?
“Hukuk olduğu için ekonomileri de iyi” dediğiniz Amerika’nın Başkanı Trump diyor ki:
“Gazze’deki Filistinliler, başta Mısır ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelerde inşa edilecek yeni yerleşim yerlerine gitmeleri çok daha iyi olacak. ABD, Gazze Şeridi’ni devralacak ve orada bir iş yapacağız. Oraya sahip olacağız ve sahadaki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların sökülmesinden, yıkılmış binalardan kurtulmaktan sorumlu olacağız.”
8 milyar insanın gözünün içine baka baka, 1.5 milyon nüfusun yaşadığı toprakları gasbetmekten bahsedenler, nasıl ülkelerine yatırım çekiyorlar?
Bir söyleyin de öğrenelim, beyler?
Sömürü düzeni değil ise bu..
Çakallar düzeninin dişlileri arasında, hak, hukuk, adalet paramparça edildiğini söylemek yerine, “Orda hukuk var” derken, aynı gasp, aynı vicdansızlık, aynı zalimliğin faili olmuyor mu, içimizdeki Amerikancılar?
O kapitalist dünyada.. Hukukun paspas edildiği, zulmün küçük küçük fotoğraflarla değil, büyük fotoğraflarla hayata geçirildiği sömürü düzeninin dünyasında..
Bakın “değer”ler, “üstün tutulması gereken normlar” nasıl değersizleştiriliyor.
Vatan kavramı, nasıl önemsizleştiriliyor..
Trump konuşuyor:
“Filistinlilerin Gazze’ye geri dönmek istemelerinin tek nedeni başka alternatiflerinin olmaması.”
Bizdeki ırkçı Ümit Özdağ da, Suriyelilerin asla ülkelerine dönmeyeceklerini iddia ediyordu değil mi?
Kafa aynı kafa..
Trump başka gidecek yerleri olmadığı için, Filistinlilerin Gazze’den vazgeçmeyeceğini, kendilerne bir alan açılırsa, Gazze’den vazgeçebileceklerini iddia ediyor..
Ümit Özdağ da, Suriye’ye göre, Türkiye’deki şartların daha iyi olduğu için, Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeyeceklerini öne sürüyordu.
Hiç yorum yapılmamış
2202 kez izlendi
830 kez izlendi
1383 kez izlendi
1299 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.