Sesli Makale

Muharrem İnce nerede ise yalvarıyor.

Cumhurbaşkanlığına aday oldu..

“Nezaket ziyareti” ayağı ile, Tayyip Erdoğan’dan randevu talebinde bulundu..

Tayyip Erdoğan, kendisini AK Parti Genel Merkezi’nde kabul etti.

Sevindirik oldu..

Şimdi hedefi büyüttü.

Televizyon ekranında, Tayyip Erdoğan ile birlikte görünmek istiyor..

“Bak ben ne kadar önemli birisiyim.. Dünya lideri ile televizyona çıktım” diye, fotoğrafı göstereceği kişiler var demek ki..

Bu hayalini gerçekleştirmek için..

Tayyip Erdoğan’a yalvarıyor:

“Bir defa benimle televizyona çık, sana söz, siyaseti bırakacağım!”

Hemen araya gireceksiniz..

“Ali Bey, çarpıtıyorsun.. Televizyona çıkınca değil, televizyona çıkıp, seçimi kaybederse siyaseti bırakma sözü veriyor” diyeceksiniz.

Biliyorum.

Çarpıtmıyorum..

Muharrem İnce’nin kendisi de, seçimi kazanacağına inanmadığı için, kestirmeden söylüyorum.

Kısacasını söylemiş oluyorum:

“Bir defa benimle televizyona çık, siyaseti bırakırım!”

Oysa daha önce de benzer bir söz vermişti..

FETÖ’nün 17-25 Aralık darbe girişiminin hemen ardından, Pensilvanya’nın üfürüklerine inanıp, “AK Parti, yüzde 49 oy alsın bırakırım siyaseti. Gider tavuk beslerim” demişti..

O mahalli seçimlerde, her şeye rağmen AK Parti % 45,6, Muharrem İnce’nin partisi CHP ise % 27.8 oy alabilmişti.. Yani CHP, AK Parti’nin nerede ise yarısı oy alabilmişti..

Muharrem İnce istifa etmemişti.. Siyaseti bırakmamıştı.

Ardından cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı..

Tayyip Erdoğan, CHP’nin çatı adayını ezip geçmiş, birinci turda cumhurbaşkanı seçilmişti..

Bu sefer oyunu % 50’nin de üzerine çıkartmıştı..

Muharrem İnce yine siyaseti bırakmamıştı..

1 Kasım milletvekili seçimlerinde, AK Parti tam da Muharrem İnce’nin çıta olarak gösterdiği % 49’u, yarım puan da geçerek, % 49.5 oy almıştı.. Bu sefer CHP, tam yarısı diyebileceğimiz oranda, yani % 25,3 oy alabilmişti..

Muharrem İnce yine siyaseti bırakmadı..

Aynı İnce, şimdi tek hülyasını gerçekleştirmek için çırpınıyor; “Bir defa benimle TV’ye çık. Siyaseti bırakacağım” diyor..

Aslında, Tayyip Bey bir iyilik yapsa, şu tavuk besleme meraklısına, bir kartpostalını imzalayıp yollasa ne iyi olur..

Ülke bir “yanar-döner”den, bir “solcu hacı” tiplemesinden daha kurtulur..

Biz de rahat ederiz..

Ülke de..

•

Muharrem İnce talep ediyor, televizyonlar ısrarla onu programa çıkartmıyorlar..

İlk günden beri söylüyorum..

Muharrem İnce’yi televizyonlara çıkartmayarak, aslında İnce’ye çalışıyorlar..

Ne kadar çok Muharrem İnce ekrana çıkarsa, şu küçük balonu da sönecek..

Nasıl mı?

NTV’de söndüğü gibi..

Öncelikle belirteyim..

Hepimiz insanız.

Hepimiz hata edebiliriz..

Ama..

Hatada ısrar etmemek gerekir..

Eline tutuşturulan notlarla, insanlara kara çalmamak gerekir..

Somut örnek vereyim..

NTV’de anlatıyor, Muharrem İnce: “Milli Savunma Üniversitesi kurdular. Rektörü FETÖ’cü çıktı.”

Rektör Erhan Afyoncu arıyor, “Ben FETÖ’cü falan değilim. hakkımda bir soruşturma falan da yok.”

Kıvırıyor Muharrem İnce..

“Dekan diyecektim” diyor..

Burada kalsa idi..

Hatayı tolere edebilirdik..

“Bir maddi hata olmuş” derdik..

Ama Muharrem İnce’deki çapsızlık, kendini hemen ele veriyor: “4 yıllık üniversite mezunuyum. Rektör ile dekan arasındaki farkı bilirim..”

Ne imişse fark?

O da üniversitede bir idari görev.

Öbürü de..

Birisinin de FETÖ’cü çıkması vahim bir durumdur.. Diğerinin de..

Ama daha ilginci çıkıyor ortaya..

Meğerse, dekan da FETÖ’cü değilmiş.. O da FETÖ'cü olmadığını belirtmek için NTV’yi arıyor..

O andan sonra, Muharrem İnce’nin tüm dengesi kayboluyor..

“Ama olmaz ki. Önüne gelen telefonla bağlanırsa” diye başlayıp..

İftira attığı insanların açıklama yapmasının bile önüne geçmek istiyor..

Yani, “Ben karayı çalayım.. Trene binip, kaçayım” diyor..

Ve bu rezaletlerin sonunda da..

Daha düne kadar, “Beni TV’lere çıkartmıyorlar” diyen Muharrem İnce..

Moderatörün, “Programın bitmesine yarım saat var” demesi üzerine..

“11’de bitirecektik” diye itiraz ediyor..

Moderatör “15 dakika daha ekledik.. Müsaitseniz” diye yalvararak, İnce’yi ekranda tutuyor..

Haksız mıymışız?..

Çıkartsalar bu İnce’yi bol bol ekrana..

24 Haziran’dan çok önce, sönmez mi balonu?

yazının kaynağı