Sesli Makale

ABD’li hokkabaz, dolar operasyonuna başladı.

Hemen ardından, Türkiye’deki Amerikancılar sahneye çıktı..

Herkes, kendi çapında, “Ben buradayım” dedi..

Kimi iğneden ipliğe zam geleceğini müjdeledi(!).

Kimisi şirketlerin batacağını iddia etti..

Kimisi inşaat sektörünün dahi etkileneceğini belirtti.

Kimisi, dışardan gelen tüm maddelerde hemen bir hafta içinde büyük zamların kapıda olduğunu söyledi.. 

Şu malı, bu hammaddeyi, şu hizmeti belki idare edersiniz de..

Sağlık ile ilgili konularda bir darboğaza girilirse, ne yapabiliriz?

Hiçbir şey..

Ve dolayısı ile..

Dolardaki operasyon ile birlikte, Türkiye içinden estirilen felaket senaryoları içinde benim içimi en fazla acıtanı, şu idi:

 “İlaç fiyatlarında 15 gün içinde büyük bir değişiklik yaşanacak.. Depolardaki 15 günlük stok bitince, yerine yenileri gelmediği için, eczaneler ilaç veremeyecek. Toplu ölümler dahi sözkonusu!”

“Allah korusun” diyoruz..

Ama kara kara düşünmeden de, kendimizi alıkoyamıyoruz..

Bir anlığına, iddianın olabilirliğini kabul edin..

Zaten hastalıklara karşı, bir anlamda çaresiziz..

Tedavisi olan rahatsızlıklar için, ilaçlarla durumu kurtarmaya çalışıyoruz.

Ama..

Tedavi imkanı olan bir rahatsızlığınız olsa bile..

Dolardaki oynaklıklar sebebi ile.

Fiyatlardaki aşırı yükselme sebebi ile..

Fiyatlar yerine oturana kadar da olsa..

İlaçlarınızı eczanelerde bulamayacağınız için, alamayacaksınız.

Karaborsadan almaya çalışacaksınız.

Veya ek maliyetlerle yurtdışından bir tanıdığınız varsa, onun aracılığı ile alıp, getirteceksiniz..

Ne kadar büyük bir çaresizlik, değil mi?

Dolayısı ile..

İlaç sektöründe döviz kaynaklı bu iddialarda küçücük bir doğruluk payı olsa, halimiz harap demekti..

Onun için de..

Şu haberleri, korku ve dehşet içinde okuduk:

t24 internet sitesi: “Dolar rekor üstüne rekor kırdı, ilaç krizi kapıda: 503’ü piyasaya kısıtlı veriliyor.”

Cumhuriyet gazetesi:

“İlaç krizi de kapıda

Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak şu anda 503 ilacın piyasaya kısıtlı verildiğini iddia etti.”

Birgün gazetesi:

“Burcu Cansu’nun haberi.. Şu an stoklardaki ilaçların eczanelere limitli dağıtımı nedeniyle bazı ilaçların temininde güçlük yaşansa da belirgin bir ilaç krizi henüz hissedilmiyor. Ancak 10-15 gün içinde depolardaki stokların erimesinin ardından sorun yaşanacak ve bu süreçte ilaçlara zam yapılması kaçınılmaz olacak.”

Yeniçağ gazetesi:

“Döviz kurundaki dalgalanmalar ilaç ithalatını da vurdu. Çoğu kanser ve kronik rahatsızlıklarda kullanılan 1000’e yakın ithal ilacın piyasada bulunmadığı belirtildi. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, döviz kurundaki dalgalanma nedeniyle bazı ithal ilaç firmalarının bayram sonuna kadar satışlarını durdurma kararı aldığını belirterek ‘Şu an ithal ilaç sıkıntısını yaşıyoruz. Birkaç ilaç firması bayram sonrasına dek satışlarını durdurdu, piyasanın durulmasını bekliyor’ dedi.” 

Evrensel gazetesi:

“Döviz kurundaki yükseliş ilaç sektörünü de vurdu. Özellikle kanser hastalarının kullandığı ve ithal edilen yaklaşık 800 ilacın dövizdeki artış nedeniyle piyasalardan çekildiği bildirildi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Anadolu Yakası Eş Başkanı Erdal Güzel, ‘Bu durum çözüme ulaşmazsa çok daha ciddi sonuçlara neden olacaktır’ dedi.”

Haberler böyle böyle gidiyor..

Nihayet dün, Sağlık Bakanlığı bir açıklama yaptı..

Rahat bir nefes almamızı sağladı..

Meğerse, “dövizdeki her artış ilaç fiyatlarını otomatikman, anında etkilemiyor”muş!

Hani Sağlık Bakanlığı yetkililerine, “Kuzum 20 gündür neredesiniz?.. Öldük öldük dirildik.. Toplu ölümler olabileceğinden bile bahsedildi.. İlaçların bulunamadığı iddia edildi. Eczacılar odası başkanlarından aktarımla, 503 ilacın piyasaya kısıtlı verildiğinden bahsedildi.. Madem dövizdeki değer artışı, kısa vadede ilaç fiyatlarını etkilemiyor, neredesiniz siz? Bir açıklama yapmak için, bu kadar niye beklersiniz, neyi beklersiniz?” diyeceğim de..

Verdikleri müjdeli haber sebebi ile..

O sitemi de yapamıyorum..

Meğerse, Sağlık Bakanlığı ile ilaç şirketleri arasında bir anlaşma varmış..

Bakanlığın açıklamasından veriyorum, anlaşmanın ayrıntılarını:

“Yıl içerisinde euro değerinde yaşanan artış ilaç fiyatlarını etkilememektedir. İthal ya da yerli herhangi bir ilaçla ilgili kurumumuza yansıyan genel bir tedarik problemi bulunmamaktadır!”

Hemen devamında da..

“Türkiye’de ilaç fiyatlarının euro kuruna göre düzenlendiği” belirtilmiş..

Yine devam ediyor açıklama:

“Euro kuru, bir önceki yılın ortalama euro değeri üzerinden her yıl bir kez hesaplanmaktadır. Yıl içerisinde euro değerinde yaşanan artış ilaç fiyatlarını etkilememektedir.” 

İlaç bulunamadığı iddialarına da şöyle cevap verilmiş:

“Kurumumuz ilaçlar için aktif fiyatlandırma ve takip modeli uygulamaktadır. Piyasada bulunması kritik öneme haiz bir ürünün (tedavi alternatifi ya da eşdeğeri olmayan) sadece fiyatı nedeniyle piyasada yoksa girmesine asla müsaade edilmemektedir. Ülkemizde bulunan ithal ilaçların çoğunun muadili ise piyasada mevcuttur. Bugün itibariyle ithal ya da yerli herhangi bir ilaçla ilgili kurumumuza yansıyan genel bir tedarik problemi bulunmamaktadır.”

Şimdi bu açıklama sonrasında..

Düne kadar o felaket senaryosu içeren haberleri yapan gazeteleri, muhabirleri..

Hatta, onlara malzeme veren Eczacılar Birliği Başkanı’nı, Eczacılar Odası Başkanı’nı, sendika yöneticisini ne yapmak gerekir?

Darağacında sallandırmaktan başka, ne yapmak gerekir?

Topluma korku salarak..

Halkı endişeye sevkederek..

Zaten hasta olan insanları ve yakınlarını..

“İlaç bulamayacaksınız.. İlaçsızlıktan öleceksiniz” telaşına sevkedenlerin..

“Toplu ölümlerin kapıda olduğu”nu söyleyenlerin cezası nedir, söyler misiniz?

yazının kaynağı