Sesli Makale

27 Şubat 2015

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun şikayeti üzerine, dün ben Çağlayan Adliyesi’nde  sanık olarak yargılanmaya devam ederken..

Arzu Hanım da Maltepe’de gözaltına alınmış.

Benim mahkemeye çıkmamın sebebi Arzu Hanım da..

Arzu hanımın gözaltına alınmasının sebebi ben değilim..

Ya kim?

2013 Mayıs’ında “Ha gayret az kaldı. İki gün daha sokaklarda kalırsak, Birleşmiş Milletler, Türkiye’deki hükümeti gayrimeşru ilan edecek” safsatası ile gençleri kandırıp, sokaklar savaş alanına çevrildiğinde kapılarını isyancılara açan Divan otelinin patronları..

Yani Koç’lar..

Dün araları iyi idi..

“Ne yapacaktık yani? İnsani bir davranış sergiledik. Gezi Parkı’nda yorulan insanların gelip, lobimizde bir çay içmelerine engel mi olacaktık” diyerek, Gezi isyancılarını hem otellerinde, hem de altlarındaki İspark otoparkına otelden geçiş imkanı vererek barındıran, lojistik destek sağlayan Divan’cılar..

Şimdi 53 işçiyi..

Sorgusuz sualsiz..

İddiaya göre, tazminatsız.. (Bu biraz abartı olabilir. Çünkü yıllarca çalışan işçinin tazminatını vermeden atmak, Koç’un da pek gücünün yetebileceği bir iş değil..)

Sendikaya girdiler diye. (Şu sendika işine de benim pek kafam basmaz ama.. Sendikalı oldular diye işçiyi işten atmak da, pek akıl kârı değil.)

Kışın ortasına sokağın ortasına koymuşlar..

53 işçi Divan’a ne yapar ki?

Bize açtıkları tazminat davalarının harcını o işçilere verseler..

Vekalet ücreti kendi kasalarında kalır..

Üstelik kimsenin de ahını almamış olurlar.

Bu arada bizi de boşuna uğraştırmamış olurlar..

Ama bir yandan işçilerin sokağa döküldüğü günlerde..

Onlara destek verip, hükümetin devrilmesi için DİSK’ye, Tabipler birliği ile, şununla bununla işbirliği yapıyorlar..

Sonra gün geliyor..

Dün destek verdikleri, kol kola girdikleri DİSK’e üye oldular diye, işçileri sokağa bırakıyorlar..

•

İşçi kardeşlerimiz, günlük nafakalarını temin sırasında..

Belki bu oyunlara fazla kafa yoramıyor olabilirler..

Ama Arzu Hanım, bir doktor..

Okumuş hanım.

Eşi de okumuş, doktor olmuş.

Hem Tabipler Odası’nda..

Hem de DİSK’te sivil eylemleri organize ediyorlar..

Şimdi şöyle bir baksınlar..

Gezi isyanında o kadar ağır saldırılar. O kadar ağır can kayıpları.. Bedensel zararlar.. Maddi zararlara sebebiyet verdikleri eylemlere rağmen.

Hiç gözaltına alındılar mı? (Lafın gelişi olarak “hiç” diyorum.. Tabii ki yarım saatliğine, bir saatliğine alındılar.. Ama eylemlerin vahameti karşısında, o gözaltıların bir önemi olmadığını belirtmeliyim.)

Şimdi ise..

Koç’a direniyorlar diye.

Ortada ne cam kırma var.

Ne barikat kurma.

Ne işyeri yağmalama..

Ne polis aracını devirip, yakma..

Ne belediye otobüsünü molotoflama..

Hiçbir şey yokken, gözaltına alınıyor.

İşçi kardeşlerimiz kendilerini nafakalarına odakladıkları için, bu tezatı göremiyor olabilirler.

Okumuş insanlarımız niye, bu çelişkiyi göremiyorlar?

Bu ülkede isyan edilecek bir şey varsa, hükümet değil, kapitalist burjuva olduğunu, niye görmezden geliyorlar?

•

Divan işçileri, 1 Mart’ta, protesto eylemlerini, Taksim’deki Divan oteli önüne taşıyacaklarmış..

Gezi isyanındaki gibi, vurdulu kırdılı bir şey yaşanmasını, kesinlikle arzu etmem..

Ama Gezi isyanına katılan iyiniyetli-samimi herkes, orada olmalı..

Sivil protesto olarak.. İşten atılan işçi kardeşlerine destek vermeliler.

Ki.. Gezi isyanında işbirliğine girdikleri kapitalist sistemin gerçek yüzünü gördüklerini, dünyaya haykırmış olsunlar... 

“Kapitalist sistem”le, “işçi sendikaları”nın yaşadıkları gayri meşru ilişkinin, bir hata olduğunu, halk nezdinde itiraf edip,  kendilerini affettirsinler..

“Yok, biz halimizden memnunuz” diyorlarsa..

İkiyüzlülülerin maskelerini, biz her daim indirmeye devam edeceğiz..

Gezi isyanı sonucunda; bu ülkenin dar gelirlilerinin cebinden çıkartılıp, faizle geçinen bir avuç zenginin cebine konulan 150 milyar doların hesabını, her daim soracağız.

Arzu Hanım ister sergiledikleri yanlışı itiraf etsin.

İster etmesin.

İster gazetemiz hakkındaki şikayetini sürdürsün, ister bu yazım dolayısı ile de, tekrar bir şikayette daha bulunsun..

Bu ülkede emeğin yanında kimin durduğunu, Akit’in bugünkü manşetine bakıp, öğrensinler..

Kaç gazete o manşeti atabilir, oturup bir düşünsünler..

•

Şunu da söyleyeyim.

Bugünkü manşetimiz bize, Koç’un açacağı 100 bin TL’lik dava olarak dönecek..

Bundan, adım kadar eminim..

Ama hiç kimse bize..

DİSK’e ve diğer solak örgütlere denildiği gibi..

“İşinize gelince, kapitalist sistemle kol kola giriyorsunuz” diyemeyecek.

DİSK bu lekeyi, alnında taşıyor.

Gezi isyanında sığındıkları Divan.. Gezicilere bedava internet, bedava çay-pasta veren Divan..

Bakın şimdi, işçisini tazminatsız sokağa atıyor..

DİSK dahil, tüm solak örgütler, bu gerçeği görsünler..

Kararlarını, buna göre alsınlar!

YeniAkit