GÜNCEL

Ali Karahasanoğlu : Gezi isyanı dosyası öyle açılacak ki, Kavala solda sıfır kalacak!

Tarih
06 Haziran 2022
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

“Gezi eylemleri sivil bir direniştir” diyorlar..

“Anayasal bir hak çerçevesinde yapılan gösteridir” diyorlar..

“Barışçıl bir eylemdir” diyorlar..

10’dan fazla sivil insanın öldüğünü söylemiyorlar..

2 polis memurunun öldüğünü, bir savcının şehid edildiğini söylemiyorlar..

Bu ülkenin başbakanın ölmüş annesine, küfürler edildiğini, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ni kepçe ile basmak üzere yola çıkıldığını söylemiyorlar..

Polis araçlarının, hatta itfaiye araçlarının, hatta hatta ambulansların nasıl pert edildiğini.. Belediye otobüslerinin kullanılmaz hale getirildiğini söylemiyorlar..

Dolmabahçe Camii içine kapıyı kırarak nasıl girdiklerini, camide 4 gün namaz kılınamadığını söylemiyorlar..

Ve daha yüzlerce söylenmeyen gerçekler..

Birer ikişer, günyüzüne çıkmaya başlıyor..

Olayın üzerinden 9 yıl geçmiş..

Dışişleri Bakanı’nın, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanı ile birlikte, Suriye olaylarını değerlendirdikleri görüşmenin ses kaydı bile, tahrif edilmiş şekli ile sosyal medyada yayınlandı da..

MİT tır’ları ile Suriye’de Türkmenlere yollanan ilaçların altında silah var mıydı yok muydu tartışmaları bile, çarpıtma bilgiler eşliğinde gazete manşetlerinde yer aldı da..

Başbakan’ın şu medya yetkilisi ile bu medya yöneticisi ile yaptığı telefon görüşmeleri bile, önü-arkası kesilerek çarpıtılarak sosyal medyada, hatta CHP’nin grup toplantısında insanları dinletildi de..

Bir şeyi daha yeni öğreniyoruz..

9 yıl sonra, yeni duyuyoruz..

Oysa, olayın merkezindeki dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çıkıp bu olayı çok önceden anlatabilirdi..

Dışişleri Bakanlığı’nı bile dinleyen FETÖ’cüler, Ahmet Davutoğlu’nun yurtdışında iken, Ankara’da evde yalnız başına olan küçük kızı için nasıl telaşlandığını, emniyet müdürleri ile neler konuştuğunu, yetkili savcı ile bakanlığının bürokratları ile neler konuştuğunu sosyal medyaya sızdırabilirler, biz de bilgi sahibi olabilirdik..

17-25 Aralık yargı darbesinde adliye önünde bildiri dağıtan FETÖ’cü savcılar, Davutoğlu’nun evini basmak üzere, sosyal medyada organize olan gezicilerin planları hakkında delilleri ortaya koymak üzere bir bildiri hazırlayabilirlerdi, hazırlamadılar..

FETÖ’cü emniyet müdürlerini tahliye etmek için, birlikte iş kotarıp, bilgi sulh ceza, diğeri asliye ceza hakimi olarak, darbeci polis müdürleri hakkında tahliye kararları veren, ardından da kendileri FETÖ’cü çıkan hakimler, bir organizasyon da, Davutoğlu’nun evini basmaya kalkışanlar için düzenleyip, baskın olayının arka planından sorumlu kişileri deşifre edebilirlerdi..

Davutoğlu’nun ev adresini sosyal medyada yayınlayıp, gezicilerin o evin önünde toplanmasını isteyen kişinin yurtiçi ve yurtdışı bağlantıları hakkında, FETÖ’cü emniyet müdürleri, özel hazırlanmış, üzerinde imalı kelimeler yazılı tişörtler giyip, kamuoyunu aydınlatabilirlerdi, yapmadılar..

Küçücük kızının yaşadığı telaşı, tedirginliği bugün dahi anlatmakta zorluk çeken Ahmet Davutoğlu veya avukatı, yaşadıkları travmayı, bir vesile ile kamuoyuna açıklayabilirlerdi, açıklamadılar..

Ve 9 sene sonra..

Gezide ne rezilliklerin, ne suçların işlendiğini şimdi tesadüfen öğreniyoruz..

Bir zamanlar Ahmet Davutoğlu’na had bildiren generallerin gazetecisi, şimdi ise aynı ismin kankası olan Saygı Öztürk, aktarıyor:

“O dönem Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, eşi yurtdışındayken, küçük kızları ise Ankara’daydı. Bir hesaptan, Davutoğlu’nun evinin adresi verildi ve Gezi eylemine katılanlara eve baskın yapılması çağrısı yapıldı.”

Vay vay vay..

Bu ülkenin Dışişleri Bakanı’nın ev adresi yayınlanıp, “Haydi geziciler, baskına gidiyoruz” deniliyor..

Ve şu mankenin giydiği donun rengini, bu şarkıcının sütyeninin markasını gazetelerde çarşaf çarşaf görebildiğimiz halde..

Bir bakanın evinin baskına uğrama çağrısını, bugüne kadar hiç duymadık..

Nasıl gizlenmiş ise!.

Nasıl ve kimler tarafından “Özel bir ihtimam ile saklı tutulabilinmiş” ise?!

Peki, Davutoğlu, o gece Ankara’yı ayağa kaldırmış da, “Benim evime baskına gitme çağrısı yapılıyor, siz seyir mi edeceksiniz” mealinde sözler ile o günkü emniyet müdürlerini, Dışişleri bürokratlarını sigaya çekti de..

Sonra ne oldu?

Kankasına konuşmuş, ondan aktaralım:

“O geceyi asla unutamam. Bir baba olarak neler hissettiğimi de tahmin edersiniz. Ben ve eşim yurtdışındayız. Büyük kızımız da ABD’de doktora yapıyordu.  Küçük kızımız Ankara’da evdeydi. Sosyal medyada eve baskın çağrıları yapıldığını öğrendiğimizde, ABD’den kızım arayıp, ‘Baba ne yapacağız kardeşimle ilgili’ diye telaşlanıyordu. Kolay değil yani. Bunlar da o günlerde yaşandı. Ben spekülasyonlar olmasın diye bu olaydan hiç bahsetmemiştim.”

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;