Sesli Makale

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Anayasa değişikliğini yaptırmamak için kolları sıvamış..

“Hayır demek için o kadar çok sebebimiz var ki” diye başlamış.

Ne kadar belden aşağı saldırı gerekçesi varsa, hepsini sıralamış..

Yarın, öbür gün..

Meydanı boş bulurlarsa..

Barolar Birliği bütçesinden..

Gazetelere tam sayfa reklam verirse de, hiç şaşırmayalım..

Peki, ne diyor Metin Bey, mesela?

“Devleti, Gülen cemaatine ben mi teslim ettim?” diye başlıyor sorulara..

Devam ediyor..

Diğer sorulara da cevap vereceğim ama.

Bu soruyu arada kaynatmayalım..

Devlet kimin elinde idi?

Barolar Birliği yargı eksenli bir organ olduğu için.

Metin Bey de, yargıyı çok iyi tanıdığı için..

Yargı eksenli söyleyeyim..

Yargı organı, azınlıkta olan bir mezhebin güdümünde idi.

Seyfi Oktay isimli, kendisi de “dede” olan Malatyalı muhterem, 1990’lı yıllarda  Adalet Bakanlığı koltuğunda oturuyordu..

Yıllar geçti..

Şimdi Metin Bey’in dediği gibi, Türkiye tek başına iktidarda olan AK Parti ile yönetiliyor..

Ama 2010 değişikliğinin hemen öncesinde..

Hâlâ hakimler, “Seyfi Dede”ye gidip  saygılarını sunarak, Yargıtay’a üye seçilme arayışına koyuluyorlardı..

O rezaletten ülkeyi kurtarmak için.

Yani, Türkiye’yi Seyfi Dede’ye teslim eden zihniyeti ekarte edebilmek için..

AK Parti yola çıktı..

Maalesef oyuna geldi..

Ama bu oyunun müsebbipleri, Türkiye’yi Seyfi Dede grubuna teslim edenlerdir.

Türkiye’de Seyfi Dede grubunun, yargıyı yönetmesine seyirci kalanlardır.

Bunların içinde, Metin Feyzioğlu ve avanesi de vardır..

“Seyfi Dede” konusunu aktardıktan sonra, 

Gelelim Metin Bey’in anayasa değişikliğine “hayır” demek için elinde çok olduğunu belirttiği diğer sebeplerine..

Diyor ki Metin Bey:

“Binlerce kahraman, vatansever subayı, polisi, darbeci diye etiketleyip ben mi tasfiye ettim!”

Metin Bey “Binlerce kahraman” derken, kimi kastediyor?

“Tabii ki Ergenekon, Balyoz’da yargılananları” demeyin sakın.

Balyoz’da 300 civarında..

Ergenekon’da da benzer sayıda sanık vardı..

“Binlerce” nereden çıktı?

Ben söyleyeyim..

Metin Bey’in “Binlerce kahraman” dediği..

FETÖ’cülerin kendi generalleri, albayları, binbaşıları, teğmenleri..

Metin Bey onlarla çok haşır neşir olmalı ki..

Balyoz ve Ergenekon’u kastediyor olsaydı..

“Yüzlerce” diyeceği “kahraman subay” için..

“Binlerce” diyor..

Ve suçüstü oluyor..

Devam ediyor Metin Bey:

“Ordunun içine 15 Temmuz darbecilerini ben mi yerleştirdim!”

Ben de Metin Bey’e sorayım: “Ordunun içine 15 Temmuz darbecilerini AK Parti mi yerleştirdi?”

Öyle ya..

Tuğgeneral seviyesine gelen FETÖ’cülerin TSK’ya giriş tarihleri, 1980’li yıllara dayanıyor..

1980’li yıllarda AK Parti mi vardı ki, suçu ona yüklüyorlar?

Dahası var.

Barolar Birliği Başkanı, tam bir politikacının kullanacağı ifadeleri kullanıyor..

Çözüm sürecinde, PKK’lıların yığınak yaptığı iddia ediliyor ya..

Bunu istismar ediyor, Feyzioğlu..

Diyor ki: “Güneydoğu’da ana caddelerin bile altına bombalar döşenirken ben mi başımı başka yere çevirdim! 

Benim atadığım valiler mi askere operasyon izni vermeyi reddetti yıllarca!”

Metin Bey dürüst ise..

Ahlaklı ise..

Söylediklerinde samimi ise..

Kendisine bir önerim var..

Kıldan tüyden konular için.. Danıştay’da, idare mahkemelerinde açtığı onlarca iptal davasını ben bir çırpıda sayabilirim...

Onlarca hikayeden konu için dava açan.. Ve “Çok önemli” diyerek..

“Telafisi imkansız zarar doğar” diye dilekçesini süsleyerek..

“Yürütmenin durdurulması kararını acilen vermelisiniz” diye not düşerek açtığı iptal davaları ortada iken..

Metin Bey bana bir tanecik de..

Şu bahsettiği valilerin kararları için açtıkları bir tane davayı göstersin..

Hangi valinin, askere operasyon izni vermediğine dair işlemine, Barolar Birliği itiraz etmiş?

Hangi davayı açmış, bana göstersin..

Gösteremiyorsa.

Şu an söylediklerinde de, samimi değildir. İlkeli değildir..

•

Yanlış anlaşılmasın..

Valilerin çözüm sürecinde, PKK’nın cephane yığınağı yapmasını engelleyecek operasyonlara izni vermediği iddiasının doğru olduğunu söylüyor değilim..

O süreci yakınen takip ettik..

Sadece, “Silahsız hareketliliklerde, yurtdışına çıkanlara dokunulmasın” denildi..

Ama adam bombayı alıp, bir yerden bir yere taşıyorsa.. Bombayı, caddenin altına yerleştirmek için hazırlık yapıyorsa..

Buna hangi vali, “Operasyon izni vermiyorum” diyebilir.

Dahasını söyleyeyim..

Böylesi vahim bir olayda..

Askerin “operasyon için izin alması gerektiği”ni kim iddia edebilir?

Hatta hatta..

Asker işgüzarlık yapıp..

Veya tuzağa düşürmek için böyle bir izin isteyip.. Vali de “Vermiyorum” demiş ise..

Yani, “PKK’lıların cadde altına bomba yerleştirmesine seyirci kalın” demiş ise..

Askerin, o valiyi “derdest” etmesi, en tabii görevidir!

İşin gerçeği ne?

Aslında çözüm sürecinde, askerin bombalı yığınak iddiası ile operasyon izni istediği falan yoktu..

Bunlar yalanı uydururlar.

Sonra kendi uydurdukları yalanı esas alıp, ona başka yalanlarla eklemeler yaparlar..

Şu an yaptıkları da budur..

Akit
29 Ocak 2017