Sesli Makale

CHP öncülüğünde kurulan İyi Parti-SP ittifakının her üç lideri de, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a özgürlük istedi..

Her ne kadar taleplerini, “Cumhurbaşkanı adayı olmuş. Eşit şartlarda bizimle yarışmalı” diye gerekçelendirmiş iseler de..

Herkes biliyor ki..

Olayın cumhurbaşkanlığı seçimi ile bir ilgisi yok.

Selahattin Demirtaş’a oy vermesi düşünülen seçmene hitap ederek, onlardan oy çalmaya çalışıyorlar..

“Siyaset böyle bir şey. Herkes birbirinden oy kapmaya çalışmıyor mu?” diye sorabilirsiniz..

Ben de size, “Haklısınız” diyebilirim.

Ama..

Selahattin Demirtaş’a yönelik özgürlük talebinden sonra..

Olayın nereye varacağını, bu yaşını başını almış politikacılar bilmezler mi?

Bu işin sonunun, Kandil’e özgürlük istemeye kadar gideceğini tahmin etmezler mi?

“Hayır tahmin etmiyoruz” diyenler, buyursunlar, HDP’nin diğer eşbaşkanı Pervin Buldan’ın dünkü konuşmasından müjdeyi alsınlar:

“AKP hükümeti kaybettiğini gördü, şimdi sandıklarını Menbiç’e ve Kandil’e götürmeye çalışıyor. Seçim çalışmalarının kampanyasını Menbiç ve Kandil’den yapmaya çalışıyor.”

Hadi diyelim Menbiç’te kim var, tartışmalı..

PYD idi, PKK idi... Kısır bir tartışmaya gireriz..

“PYD ile PKK aynı şey midir, yoksa farklı mıdır” sorusuna, oluşturulan kafa karışıklığı sebebi ile aylar süren tartışmalarda bile cevap bulamayız..

Ama..

Kandil yeterince açık bir örgütü sembolleştiriyor değil mi?

Kandil deyince, hiç teklemeden “PKK” diyorsunuz, değil mi?

Bunda hiç kimsenin bir ihtilafı da yok değil mi?

O halde?

O halde, “PKK ile organik bağımız yok” diyen HDP’nin eşbaşkanı, şimdi niçin Kandil’le dertli oldu?

K. Irak dendiğinde “acaba” diye kendimizi frenliyoruz.

Suriye’nin kuzeyi denildiğinde, “Belki de sivil Kürtleri kastediyorlardır” diyerek, temkinli davranıyoruz.

Ama artık..

“Kandil” denilince, PKK’nın üst düzey yöneticilerinin kastedildiğini..

Onlardan başka da Kandil’e yapılacak bir operasyonda, hiç kimsenin hedef alınmayacağını, bilmeyen yok..

Bu durumda, Pervin Buldan, niçin Kandil’e sahip çıkıyor?

Daha doğrusu, PKK’ya sahip çıkıyor?

Soruyu ortaya soruyorum ama..

Muhatapları belli.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.. Onun cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce.. Milliyetçi geçinen Meral Akşener. Dindar insanlardan oy talebinde bulunan Temel Karamollaoğlu..

Bu partilerin içinde yer alan ulusalcı, millici isimler..

Muhataplarımız bir cevap versinler: Bu ülkede 40 bin insanın canına mal olmuş PKK’nın üst düzey yöneticilerine yönelik operasyon, onları rahatsız eder mi?

Açık açık cevaplasınlar..

Ki, millet de safını belirlesin..

24 Haziran’da kime oy vereceğini, bu cevaba göre, doğru tespit etsin..

¥

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan’ın açıklamasını kısa bulmuş olabilirsiniz..

Kandil kelimesinin belki bir dil sürçmesi şeklinde kullanılmış olabileceğini söyleyebilirsiniz..

O zaman, Buldan’dan biraz daha aktarma yapalım:

“Fırat’ın doğusuna savaş açarak, Fırat’ın batısına huzurun gelmeyeceğini bilmeyecek kadar siyasetten yoksunlar. Bu halk yıllardır bu acıyı yaşarken hep barışı, özgürlüğü, demokrasiyi, kardeşliği ve insan haklarını savundu.”

Sözler tam bir skandal..

Daha iki gün önce, üç askerimizin Hakkari’de roket atılarak şehid edildiğini bilmesek..

Ondan birkaç gün önce..

Yine roket saldırısı ile, yine üç askerimizin şehid edildiğini bilmesek..

Seçime yaklaştığımız şu günlerde dahi, hâlâ PKK’nın eli kanlı teröristlerinin, mayınlarla, roketlerle, tuzaklarla, askerlerimizi vurmak için 24 saat faaliyette olduğunu bilmesek..

“Ne güzel, Pervin hanım huzurdan bahsediyor. Acıyı yaşamaktan bahsediyor.. Barıştan, özgürlükten, demokrasiden, kardeşlikten, insan haklarından bahsediyor” diyerek, oltaya takılacağız..

Ama gerçek önümüzde duruyor işte..

Şehidlerimiz ortada duruyor..

1 ay önceki, üç ay önceki şehidlerden bahsetmiyorum..

Pervin Buldan, bu konuşmasını yaptığı saatlerde, henüz toprağa verilmemiş şehidlerden bahsediyorum.

Kandil’den gelenlerin, şehid ettikleri üç askerimizin cenazeleri daha musalla taşında beklerken, Pervin hanım bu konuşmayı yapıyor. Yapabiliyor..

Kimin sayesinde?

Muharrem İnce’nin sayesinde..

Kimden aldığı cesaretle?

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan aldığı cesaretle..

Kimin teşviki ile?

Milliyetçi geçinen Meral Akşener’in teşviki ile..

Kimin talebi ile?

Dindar Temel Karamollaoğlu’nun talebi ile..

Buyrun şimdi, askerlerimizin katillerine ağıtlar yakanlara, Kemal-Meral-Temel özgürlük istesin..

Buyursunlar, Kandil’e yapılacak operasyonu, önceden haber verip, oradaki teröristlerin başlarına geleceklerden dolayı, Türkiye’nin batısının da huzurunun kaçacağı tehdidinde bulunanlara, CHP-İyi Parti-SP ittifakı “Doğru yoldasınız” teşvikinde bulunsun..

Buyursunlar...

Barışın ve özgürlüğün; Kandil’e operasyon yapmayarak sağlanacağını söyleyenlerin fiillerinin teröristlik değil siyaset olduğunu söylesinler..

Söylesinler ve bunun vebalini üstlensinler..

Ama sandıkta seçmenden tokat yediklerinde de..

Suçu kimsede bulmasınlar..

“Teröriste alkış tuttuk.. Terörist aklayıcısının özgürlüğünü istedik.. Teröristlerin sözcülüğüne soyunanların tahliye edilmesini istedik. Teröriste operasyon düzenlenmesine karşı çıkanlarla kol kola girdik.. Türk halkını tehdit edenlerin ötekileştirilmemesi gerektiğini  söyledik.. Sonuçta seçmen de bize ceza verdi.. Başımıza bunlar geldi” demeye hazırlansınlar..

Hiçbir şey olmasa, şehidlerin ahı, Selahattin Demirtaş’a özgürlük isteyenlerin yakasına yapışacaktır.

Bu böyle biline..

yazının kaynağı