SİYASET

Ahmet TAŞGETİREN : Derin kuşku

Tarih
09 Eylül 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Taşgetiren

Mağduriyetler konusunda en büyük problem, insanların “FETÖ bağlısı” olup olmadığı konusundaki derin kuşkudur. 

Bu yapının en büyük özelliği “kendini gizleme” olunca, bu gizlemenin “askeri boyut”u içinden en sonunda bir “darbe girişimi” çıkınca, iktidarla mücadele süreci içinde darbeye gelinceye kadar işadamı, öğretmen, öğrenci, yargı, emniyet, medya vs. “iltisaklı” tüm yapıların bir şekilde rol aldığı gözlenince, benim ısrarla “mutfak bütçesinden para ayırıp öğrenci bursu verdiği”ne, bu sebeple “masumiylet”lerine dikkat çektiğim “Ablalar”ın bile adliye önüne getirilip gösteri yaptırıldığına tanık olununca, Başbakan Yıldırım’ın dün ifade ettiği gibi her türlü bağlantının “problemli - riskli - tehlikeli” olarak değerlendirilmemesi zorlaşıyor.

Beni arayanlar, “Bir haftalık sendika üyeliğim vardı, Bank Asya’da öğrenci taksidi yatırmıştım” gibi gerçekten masum ilişkilerden başka aidiyetleri bulunmadığını, FETÖ yapılanmasına karşı olduklarını, 15 Temmuz gecesi sokaklara çıktıklarını, Tayyip Erdoğan’a büyük sevgi beslediklerini ifade ediyorlar.

Ne denebilir?

Bu bağlantıların ne kadarı masumdur, ne kadarı kendini gizlemedir, bilmek mümkün değil.

Bu dönemde, FETÖ yapılanmasının kendini kamufle eden yapısına bakınca, “ilkesel masumiyet”ten daha çok “Derin kuşku”nun etkili olması tabii.  

FETÖ’nün bunu, herkese bir parça kendinden kir bulaştırıp, problemli alanı çoğaltmaya dönük bir mücadele tarzı olarak kullandığı açıkça görülüyor.

Bu mücadele tarzının toplumsal karşılığı nedir?

Yani iktidarın dokunduğu alan genişledikçe, bunun iktidara faturası ne olur, FETÖ’ye faturası ne olur?

Şöyle bir soru sorulabilir:

Diyelim Bank Asya’da parası olan ya da falanca sendikaya bir süre üye olmuş bulunan insanlar, Anadolu’da geniş halk kesimleri nezdinde, en azından kendi geniş aile yapıları içinde tehlikeli bir örgütün üyesi olarak değerlendirilirler mi? Bunların darbecilerle işbirliği içinde oldukları iddiası yeterince karşılık bulur mu? Yoksa akrabalık, yakınlık, komşuluk vs gibi insani alakalar sebebiyle “haksızlık yapıldığı” duygusu öne mi çıkar?

Bu soru, tasfiye operasyonlarının Hükümete yönelik kitlesel faturası açısından önemli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Hükümetin, Ak Parti kadrolarının kendilerine ulaşan yakınmalar, belki de çok yakınlarında ortaya çıkan benzeri mağduriyetler sebebiyle bunun farkında oldukları gözleniyor.

Burada devletten beklenen, operasyonların daha titiz, daha kul hakkı hassasiyetli, daha denetimli sürdürülmesidir. Evet, beklenen, bizatihi tasfiye listelerini hazırlayanların kendilerini denetim altında hissetmeleridir. Başbakan’ın dün valilere yaptığı “soruşturmalarda kılı kırk yarma” hatırlatması da budur.

Ama asıl sözü, öteki tarafa söylemek gerekiyor.

Bir süre önce F. Gülen’e bir “civanmerdlik çağrısı” yaptım. Bugün bu çağrıyı genişletmek lazım. O yapının içinde sorumlu konumda olanların hepsine bir “merdlik” çağrısı yapmak lazım.

Bana gelen gözyaşı yüklü telefonları dinletmek isterdim onlara. “FETÖ’ye lanet okuyan” sesleri dinliyorum gün boyu. Bir şekilde “iltisak” oluşturulmuş. Bank Asya ile ya da Aktif Eğitim Sen ile... Benim hissettiğim gariban dünyalar bunların dünyası.

Onları çamurun içine çekenler bugün ortalarda yoklar. Uzaklardan, sığındıkları “Türkiye düşmanı” ortamlardan fesadı sürdürmeye çalışıyorlar. Burada ise gözü yaşlı onbinlerce insan var. Mertlik bu değil. Memleketten firar edip, dışarda korunaklı alanlarda yaşamak, hala yarınların hangi fesatlara gebe olduğuna dair ümitler üretmeye çalışmak ve geride kalanları aç bi ilaç bırakmak mertlik değil. Kaçtınız, kaçtınız, kaçtınız. Yaban ellerde sığınacak yaban kucaklar buldunuz. Ya memlekette beyinlerini - yüreklerini dümura uğrattığınız insanlar nereye gidecek? Onlar yaman bir inkisarı yaşıyorlar. Nasıl onlara bakıp, içinizde bir mertlik sınavında iflas duygusu yaşıyor mu?

Star
9 Eylül 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • RIZA TABAN.

    14 Eylül 2016 08:19
    0 0
    Ahmet hocama katılıyorum lakin "Ben saf değilim, onları anlayabilen bir şeytana da sahibim.iğne deliğinden ikinci kez geçmeye de niyetim yok.Geçene de yuh olsun, geçirmeye çalışan varsa ona da.Bu sapmış kitleden, bu saatten sonra ne kendilerine , nede millet ve vatana zerre fayda gelmiyeceğine o kadar eminim ki.Bu ihanet, üzerine daha bir maya tutmaz.Hikmeti mi, çün ki, ezelden bu yapıya meyl edenlerin temel vasıfları, gurur, kibir, riya, hırstır.Her nefis karakterine uygun olan yola meyl eder.Dünya da bu kadar fraksiyon, meşreb, felsefe varken, bu tercihin alalade olduğunu hiçbir irfan sahibi söyleyemez.Başından beri seyr ettiğim hikmet, kendini yüceltmek için, her türlü sebepten alacağı enerjiyi kullanabilecek karakterde insanların, bu yapı içinde toplanıyor olmasıdır"diye yazan nizam mahlaslı İ.E ye katılmamak mümkün değil.Bizler canhıraş mücadele ederken onların bize bakıp kıs kıs güldüğü süreçleri hemen unutmuşum.bizler okuldan çıkıp elimiizde tostla BEYAZ ÖRTÜ eylemlerine desteğe giderken bu KARDEŞ TAİFESİ MAKLUBE PEŞİNDEYDİ.HERKESİN Bİ MEŞREBİ VAR,.HANİ DERLER YA BILDIRDA YEDİĞİN HURMALAR (MAKLUBELER) GELİR BİR GÜN TIRMALAR...
  • nizam

    11 Eylül 2016 10:24
    0 0
    BİR DAKİKA, BİR DAKİKA !!! Ya, evinde oturup, darbeyi beceremedik, kainat imamı mehdiyi üzdük, diye ağlayan dövünen, yedikleri darbenin hazımsızlığını kine dönüştürüp lanetler okumaya devam eden, daha fazlasını yapmak için komut bekleyen fetö bağımlılarını ne yapacağız.Bu gerçeklere şahit olarak yaşayanlarımızı dinlemeden yorum yapmak çok samimi olmaz.Gizlenme etiketi, biraz masumlaştırma sayılır.Gizlenme etiketi, olsa olsa ak parti iktidarından önceki siyasi dönemler için geçerlidir.O zamanlar her islami yapı gizlenmek zorunda bırakılıyordu.Bu günkü gerçeği aynı gözlükle izleyemeyiz.Dini, örtü olarak kullanmayı çok iyi becermiş, dizaynı ve kontrolü tamamen üst akla ait, eşi benzeri daha önce görülmemiş, dünya menfaatleri üzerinden beslenen, tabilerini en üst derecede semirtmiş, azdırmış, emre amade hale getirmiş, üstelik münafıklığı bir din haline getirmiş organizasyonu, haksızlık görmek korkusu nedeniyle gizlenenler sınıfında göremeyiz.Artı, bundan sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını, asla eski refah ve kutsanmışlık rahatlığını yaşayamayacağını bilen zombiler, bize yar olmayanı kimseye yar etmeyiz, fırsatını kollar, feda oluruz, kini ile perde aralığından sahneyi seyretmektedir.Ben saf değilim, onları anlayabilen bir şeytana da sahibim.iğne deliğinden ikinci kez geçmeye de niyetim yok.Geçene de yuh olsun, geçirmeye çalışan varsa ona da.Bu sapmış kitleden, bu saatten sonra ne kendilerine , nede millet ve vatana zerre fayda gelmiyeceğine o kadar eminim ki.Bu ihanet, üzerine daha bir maya tutmaz.Hikmeti mi, çün ki, ezelden bu yapıya meyl edenlerin temel vasıfları, gurur, kibir, riya, hırstır.Her nefis karakterine uygun olan yola meyl eder.Dünya da bu kadar fraksiyon, meşreb, felsefe varken, bu tercihin alalade olduğunu hiçbir irfan sahibi söyleyemez.Başından beri seyr ettiğim hikmet, kendini yüceltmek için, her türlü sebepten alacağı enerjiyi kullanabilecek karakterde insanların, bu yapı içinde toplanıyor olmasıdır.Samimi ve fakat, dünya menfaati sunmayan o kadar yol vardır ki, bunlar tercih edilmemiş, hesaplı olan tercih edilmiştir.Biliriz ki, her tercihin dünya ve ahiret bedeli ödenecektir.Sapık ve menfaatperes yol, peşin lezzetlere tav olanların işini kolaylaştırmıştır.İslam etiketli mafya oluşmuştur.Allahın mermerini elli yıl işleseniz, dünya harikası heykel yaparsınız.Ortaya çıkan insanların bu halde olmasına neden hayret ediyoruz ki.Kişilerin vicdani rahatsızlıklarını yok edecek fetvalar ve algı yönlendirmeleri yaparsanız, hırslarının önündeki son engeli de kaldırılmış, onları sınırsız gayyalara göndermiş olursunuz.Teknik budur.Sonuçta, hitler ordusunun bir benzeri ortaya çıkmıştır.Süper güçlerin, adı süper güç olsa ne yazar, olmasa ne yazar.Süper güç, bir gerçektir.Bilim ve birikimleri her boyutta kullanabilen, uygulamaya koyabilen güçtür.Proje, bir lafmıdır.Değildir ve dünyanın doksan dokuzu bunlardan bi haberdir.Ahiretin hası, havası varsa, dünyanın da vardır.Bu ilahi dengedir.İlm rağbet edene hizmet eder.Biz ahmaklığımızla sevinip, eğlenip, avunup, vehmi payelerimiz ile zevk makamlarının perdelerinde uçuşup duralım.İlahi isimler, kapısında enerji sarf edenlere hizmet etmeye devam ediyor.Kafir münafık ayırmıyor.Kısaca Rahman dedik. Evet, ben, merhamet etmeme karakterinde devam edene, merhamet edilmez diyorum. Sadece şu ayrıntı ilave, sapıtanlar biz isek, kendimize de merhamet etmeyelim. Sapkınlığımız ve gafletimiz derecesinde, bedelinin mutlaka ödenecek olması hikmetini hazm edelim. Bu dünya da ödersek, şeriatın kestiği parmak olur ve bedeli dünya hesabında inşallah kısmen de olsa kapanabilir. Bu alemde bedeli ödememiş isek, hiç sevinmeyelim, ki mümin olduğumuz zannı zora girmesin...derim.... Hayat tercihlerden ve bedellerden ibarettir.Olan hiç bir oluş, asla boş yere değildir.İşte buna ilahi adalet ve hikmet denir.... Aklı olan, defterini muhasebe eder, insaf eder, itirafını şu devlete, artı, İLAHİ DEVLETE sunar.Bedelindeki zorlukları hazm eder.Allah da Devlet de, Millet de, insafa intibaha gelir İnşallah af eder. Yok efendim, ben de hata yok isyan yok günah yok, israrı varsa, yol gayya, dipsiz, in inebildiğin kadar, son nefese kadar inme devam eder. Kendimden, başkasına kadar, tüm insanlara, Varsa dünya da ahlakı şablon kabul edilecek bir insan o da Allahın sevgilisi Ahmed dir. Her zaman ve zemin kıyamete dek en güzel gerçek budur.Seni zora sokan aynayı, AŞKIN olsa AT derim. Sonra Allah ve Peygamberini yeniden keşfet.Tevbeyi nasuh et.Yeniden gel kapıya. Yeni ve muhteşem tek ayna sav ile tara saçlarını, gözlerinin içine bak, kalbine bak. Abdest al tekrar, yıkan, kokulan, barış kendin ile ve benimle.. Deki, ya rab, sen bize gereksiz yük yüklemeyeceğini vaad etmiştin, ve fakat, ben kendi hırslarım ile üzerime yüklediğim yüklerin altında boğuluyorum. Gün ve gecelerim, iradi tercihlerimdeki haddi aşmalarımın bedellerini ödemekle geçiyor. Ben aciz düştüm, çok kesif duygu ve durumlar arasında kayboldum. Sen imdat etmez isen, iki cihan karanlık olur. la ilahe illa ente, sübhanek inni küntü minezzalimin. Ben haddimi aşanlardan oldum, inandım ki, insanların ve kainatın sahibi, takip edicisi, rızıklandırıcısı sensin. Senden izinsiz zerre kıpırdamaz.Kendimi sana ortak yapmaktan utanıyorum, özür diliyorum. Şimdi ben, tüm kuvvet ve iktidarı sana teslim ediyorum.Allahü la üşrikü bihi şey e. Beni razı olunana yönlendir.Gözlerimi açık tut.Bırakma.Özlediğim habibinin ahlakıdır.Nasip et. Ya erhamer rahimin, irhamna...Amin...İ.E.
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;