Sesli Makale

Cumhuriyet gazetesinin internet sitesi, haberi şöyle vermiş:

 

“AKP ile birlikte hayata geçirilen gerici uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Sadece savaş dönemlerinde kullanılan ve ‘Kıbrıs Barış Harekatı’ndan beri ataması yapılmayan ‘Din İşleri Subaylığı’ için yeniden kadro açıldı.”

*

Niye “gerici” diyorlar?

İşin içinde dine dair bir şey var ya...

Ondan dolayı.

*

Bütün demokratik ülkelerin ordusunda var aslında bu din subayı uygulaması...

Oralardaki uygulamalara “Batı’nın gerici politikaları” falan demek akılların ucundan bile geçmez.

Ama aynı uygulama bizde olunca...

Hemen başlarlar...

“İktidarın gerici uygulaması” falan demeye.

*

Eskiden “mürteci” derlerdi.

“Mürteci” öyle sihirli bir kelimeydi ki...

O kelimeye yaslanarak...

Kitap toplarlardı, gazete kapatırlardı, ev basarlardı hatta sokakta cübbeli, sarıklı avına çıkarlardı.

(Bakınız: 28 Şubat)

*

Çoktandır unutmuşlardı “mürteci” kelimesini...

“Gerici” kelimesini de lügatlerinden çıkarmışlardı.

Yeniden yürürlüğe soktuklarına göre...

Bir ders çıkarmamışlar.

Kafalarının çalışma biçimi hiç değişmemiş aslında.

*

Şöyle çalışıyor bu kafa:

Din eskidir, geride kalmıştır.

Bu nedenle dini olan her şey gericidir.

*

Hele hele söz konusu olan din İslam ise...

“Gerici” derken ekstra bir haz duyuyorlar.

*

İşte biraz da böyle bir kafaya sahip oldukları için...

İktidarın kıyısına bile yaklaşamıyorlar.

*

Bu kafayla giderlerse...

Ancak rüyalarında görecekler iktidarı, farkında değiller.

ACIKLI VE GÜLDÜRÜCÜ AŞI TARTIŞMALARI

KİMİ “Çin aşısı mı? Aman kalsın” diyerek yüzünü ekşitiyor. Kimi de “Aşıyla çip takacaklar abi” diyerek bilmiş bilmiş kafa sallıyor.

*

Biri çıkmış, “Alman malından şaşmayacaksın aga... Alman yaparsa sağlam yapar” diye ahkâm kesiyor. Öbürünün dilinde ise daha tarihsel bir terane: “Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl.”

*

Ne zaman bu kadar çoğaldılar, ne ara bu denli örgütlendiler bilmiyorum ama aşı karşıtları da büsbütün heyecanlanmış ve ayaklanmış durumdalar.

Sanki kendilerine “Aç bakayım kolunu, sana zorla aşı yapacağız, yaptırmazsan hapse atacağız” falan diyen varmış gibi... “Yaptırmam da yaptırmam” diye çırpınıyorlar.

*

Çin aşısı eziklemesi ise bitecek gibi değil.

Avrupalı çıksa, “Çin’in aşısı bizimkinden daha iyi” dese...

Yine de Avrupa aşısına göz süzecek tipler var bizde.

*

Sonuç olarak, bu acıklı ve güldürücü muhabbetler yüzünden şu aşı işinden öyle bir soğudum ki...

Uğur ve Özlem Hoca, “Gel birader, ne olur bizim aşıdan ol” deseler “Hayır, istemem” diyecek noktadayım.

GÖRÜŞÜM BUDUR

CANLI bir tartışma programında konuklardan biri, infial yaratacak türden çok yanlış bir laf etti. Programın sunucusu, tam bir infial içine girmedi. Diğer konukların itirazı devreye girdi. O itirazlar üzerine de infial yaratacak sözü söyleyen konuk, “Ben öyle demedim, sözlerim çarpıtıldı” türü açıklamalarla yetindi. İçtenlikli bir özür dilemeye bile tenezzül etmedi.

*

- Keşke programın sunucusu, “Böyle diyemezsiniz” deseydi.

- Keşke konuktan program sırasında özür dilenmesi istenseydi.

- Keşke konuk, “Ağzımdan çıkanı kulağım duymadı” diyebilseydi.

*

Bütün bunlar, yayıncılık açısından sorunlu taraflar.

Bu sorunlu tarafların farkında olduğum halde kanala kesilen cezayı da benimsemiyorum.

Umarım cezalar yargıdan döner.

SANKİ AZILI BİR SUÇLU YAKALAMIŞLAR GİBİ

ESENYURT’ta bir kadıncağız yumurta satmaya çalışıyor.

Ekmek parasını çıkaracak.

*

Bir anda Esenyurt’un yaman zabıtaları ortaya çıkıyorlar.

Çok azılı bir suçluyu yakalamışlar gibi kadını yakalıyorlar ve kadıncağızın satmaya çalıştığı tüm yumurtaları hunharca kırıyorlar. Etrafta olaya tepki gösterenler oluyor. Zabıtanın onlara karşı tavrı da hoyratça.

yazının devamı