Sesli Makale

Yetmiş yaşındayım. 70 yılın yaklaşık olarak elli yılı öğrenmek, öğretmek, okumak, yazmak ve paylaşmakla geçti…

Her dönemde düşüncelerimi açıklıkla paylaştım, paylaştığım düşünceler sebebiyle ağır bedeller de ödedim.

“Hepsi milletime helâl olsun” diyeceğim, lâkin 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yayınlanan yazılarıma, kimi kendini bilmez saygısızlardan öyle tepkiler geldi ki, en azından onlara hakkımı helâl etmiyorum.

Yaklaşık elli yıldan beri yazıp çiziyorum. Yayınlanan kitaplarım kendi boyumu geçti. O kitaplarda tarzım, tavrım, duruşum, olaylara bakışım net: Vatan diyorum, millet diyorum, devlet diyorum, bayrak diyorum.

Çeşitli gazetelerde, dergilerde on binlerce köşe yazısı yazdım, televizyon-radyo programları yaptım. Oralardaki tavrım, bakış açım, fikrim de ortada… 

Bu yüzden özellikle darbe dönemlerinde ödediğim ağır bedeller de…

Buna rağmen, hiçbir şey yazmamış, yapmamış muamelesi görüyor, meçhul biri gibi yargılanıyor, daha da beteri “yargısız infaz”a tabi tutuluyorum.

Dalga geçen var, iğneleyen var, aşağılayan var, iftira atanlar var; beni hiç olmadığım ve olmayacağım cepheye koyanlar var…

Bu değersiz yargılamalarla vaktinizi almak istemem, ama hepsine toptan bir cevap vermek, hem kendi hukukumu, hem de iyi niyetli okurlarımın hakkını korumak açısından zaruret oldu.

Sağlık problemlerim sebebiyle zorunlu tatile çıkmadan önce, gazetedeki köşemin boş çıkmaması düşüncesiyle bir dizi yazı bırakmıştım, onlar sırasıyla yayınlanırken, Fetö darbesi geldi. Uzun yazı yazacak durumum olmadığı için Twitter adresimden darbe gecesi düşüncelerimi kısa da olsa ifade etmeye başladım (adres: Y_Bahadiroglu). 

Hemen akabinde gazeteye bir not ilettim, yazımın sonuna eklendi, görüşlerimi kısaca özetledim. Dedim ki: “Bu millet Çanakkale şehitlerinin torunları olduğunu gösterdi. İğrenç darbeye karşı malıyla ve canıyla direnip vatanını bir kez daha işgalden kurtardı. Şimdi kimsenin gözünün yaşına bakmadan tüm darbecileri devlet kademelerinden ayıklama vaktidir. Bu görev de iktidarı ve muhalefetiyle siyasete düşüyor. Allah (c.c.), Türkiye’yi korusun. Şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza âcil şifa diliyorum.”

Bulunduğum bölgede kalabalıklara konuşmalar yaptım, uyarmaya çalıştım…

Biraz düzelir düzelmez de İstanbul’a döndüm ve döner dönmez, Moral FM radyosunda darbe teşebbüsü konusundaki düşüncelerimi açık ve net biçimde açıkladım (cumartesi günkü yayın)…

Aynı günün gecesi Tv. Net’teki “Derin Tarih” programında darbeleri ve son darbe teşebbüsünü en açık, en ağır biçimde eleştirdim…

Aynı gece meydan meydan, sokak sokak dolaştım, her vatansever vatandaş gibi kimi zaman bayrak salladım, slogan attım, kimi zaman kürsüye çıktım.

Pazar gecesi Halkalı meydanında kalabalıklara konuştum. Hafta içi Konya başta olmak üzere bazı illere gideceğim inşallah.

Ve bu faaliyetim tehdit geçene kadar sürecek…

Yaklaşık otuz yıldan bu yana günlük yorumlar yaptığım Moral Fm radyosu ile kitaplarımı yayınlayan Nesil Yayınları adına, Paralel yapıya karşı duruşumuzu 29 Ekim 2014 tarihinde yaptığımız basın toplantısı ile tüm kamuoyuna açıkladım. İsteyen 30 Ekim 2014 tarihli gazetelerle haber sitelerine bakabilir.

Bütün bunları yok sayıp suçlayıcı ifadelerle bana saldıranlara hakkımı helâl etmiyorum. Bu tavırlarıyla hürriyetçilere değil, darbecilere hizmet ettiklerini bilmelidirler.

Hedefi, amacı ne olursa olsun tüm darbelerle birlikte 15 Temmuz darbe teşebbüsünü de bütün zerratımla lânetliyor, darbe teşebbüsüne karşı aslanlar gibi direnen milletimi kutluyorum.

Doğrusu bu köşede yazmakla yazmamak arasında artık çok kararsızım. İç dünyamda değerlendiriyorum. Akit okurları bile bu hale gelmişse, ben kime, neyi, nasıl ve neden anlatacağım?

YeniAkit
27 Temmuz 2016