Sesli Makale

Partisindeki bazı vekillerin Meclis’te Devlet Bahçeli ile “samimi bir şekilde tokalaşması” hatta bir vekilin de MHP liderinin “elini öpmesi” Meral Akşener’i kızdırdı!

Devlet Bey ile tokalaşıp, onu selamlayanlar arasında yer alan “İyi Parti’nin önde gelen iki ismi Koray Aydın ile Müsavat Dervişoğlu” daha ziyade dikkat çekti.

Nezaket gösterdiler: Doğru olan da böyle davranmaktır.

Mesela, Koray Aydın vaziyeti şu sözlerle izah etti:

“Ayrı partilerde olsak bile eskiden gelen ilişkiler var. Nezaket ilişkilerine kimse farklı anlamlar yüklemesin. MHP’deki kurultay sürecinde çok ciddi gerginlikler yaşandı. Meclis’te aynı çatı altında görev yapacağız. Bu nedenle gerginliğin de yumuşamasını istiyoruz”

*

Meral Akşener ise “Liderine güvenmeyen buyursun gitsin!” diyerek parlamış ve milletvekillerine “Bahçeli’nin daha evvel kendisi ve partisiyle ilgili olarak söylediklerini” hatırlatmış…

Akşener, nezaket falan dinlemiyor: “Törede büyüğe saygı vardır” gibi makul ve makbul izahları dahi kabul etmiyor!

Partisindeki milletvekillerinin Bahçeli’ye alaka göstermelerine tahammül edemiyor.

Nezaketen samimi bir şekilde tokalaşmalara bile böyle bir tepki veriliyorsa; ortaya çıkan fotoğrafın, Akşener’in partisindeki “kırılganlığı” işaretlediğini söylemek mümkündür…

Meral Akşener’in “Liderine güvenmeyen buyursun gitsin” yollu parlaması, “kendisine olan güveni” hakkında da soru işaretlerine neden olacaktır!

ÖĞLEDEN SONRA GÜNAYDIN

Meral Hanım’ın partisinde önde gelen isimler arasında yer alan Ümit Özdağ, “24 Haziran’da CHP ile ittifak yapmalarının partilerine oy kaybettirdiğini” söyledi…

Eh, bu gibi durumlarda “Öğle’den Sonra Günaydın!” denilir…

Tam da burada; daha partileri kurulmadan kendilerini nerede konuşlandırdıklarını bir hatırlayalım…

Mister Özdağ “Merkez sağda değil, milli merkezde yer alacağız” demişti. (Hürriyet, 14 Ağustos, 2017)

Oysa; Meral Akşener 2016’da MHP’nin genel başkanlığına talip olduğunda “ülkücü” takılıyordu!

Yani?

Yeni partinin “Merkez” bahsinde, “Dön baba, dönelim” geçerliydi!

“Milli”ye gelince: Partilerini kurduklarında Milli’ci değil NATO’cu oldukları ortaya çıktı!

*

Ezcümle, MHP’li geçmişlerinden sıyrılmak istediler ve bu yolda CHP ile bile ittifak yaptılar…

Neticede, pişmanlık açıklamalarına kadar geldiler: “İttifak, bize yaramadı” diyorlar. Tercih kendilerinindir. Babalanarak yaptıkları bir tercihti!

Hani, bir söz vardır: “Başarılı olmak aslında bir tercihtir” diye…

Bir de, ne derler? “Kendi düşen ağlamaz.”

Akşener’in partisi; CHP ile ittifak yapmakla, kendisini “seçmenin ekseriyetini meydana getiren” milliyetçi ve muhafazakâr kesimden uzaklaştırdı…

CHP’den oy alacağım derken; MHP’den koparak geldiklerini göz ardı ettiklerinden, milliyetçi ve muhafazakâr kesimden “bekledikleri seviyedeki oyları” da alamadılar!

CHP ile ittifak yapmaları, sağdaki seçmende istifham uyandırdı:

Haliyle; 24 Haziran’da Cumhur İttifakı’ndaki AK Parti ile MHP’nin alternatifi olarak “tercih edilme” şanslarını “büyük ölçüde” yitirdiler!

YENİ DÖNEM, HAYIRLI OLSUN

Bağımsız Müslüman Türkiye, dün yeni bir döneme adım attı…

Erdoğan, Meclis’te yemin etti ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” resmen başladı.

Gazetecilerin “Size nasıl hitap edelim?” şeklindeki sorusuna; Erdoğan “Başkan, diyebilirsiniz” karşılığını verdi…

“Seni Başkan yaptırmayacağız” diyenlerin kulakları çınlamıştır, herhalde!

Sahi; bir de Taha Akyol vardı, değil mi?

Sekiz yıl önce, Mine Şenocaklı’ya “Türkiye’de başkanlık sistemi; benim kadın olmam, sizin de erkek olmanız kadar imkânsızdır” diye büyük konuşmuştu, hani!

yazının kaynağı