Sesli Makale

15 Eylül 2014...Bana, "Paralel yapının başkenti neresidir?" diye sorsanız, tereddüt etmeden "Bursa" cevabını veririm.

Beni takip edenler iyi bilir..

17 Aralık darbe operasyonundan sonra yazdığım yazılarda, Bursa'nın paralel yapılanmadaki önemine dikkat çekmiştim.

Unutanlar için o yazıları tekrar hatırlatmakta yarar var.

Yerel seçimler öncesi ardı ardına yayına verilen kasetlerin Bursa'da iki kişi tarafından servis edildiğini belirtmiş, yayınlanan bütün kasetlerin gününü ve saatini önceden yazmıştım. Bahsi edilen kasetler verdiğim tarihlerde yayınlandı.

Bir tanesi hariç...

25 Mart'ta yayınlanması planlanan ve adına "Büyük turp" denilen kaset yayınlanamadı. Sosyal medyada beni takip edenler şahittir. Bütün kasetleri servis eden iki kişinin ismini 24 Mart'ı 25 Mart'a bağlayan gece twitter'da isimleriyle deşifre edince, bu iki kişi son kaseti yayınlamayadan sırra kadem bastı. (Merak edenler yazı arşivimden "25 Mart günü neler yaşandı?" başlıklı yazımı okuyarak ayrıntılara ulaşabilir.)

Yazının girişinde "Paralel yapının başkenti Bursa'dır" dememin tek nedeni bu yayınlanan kasetler değil elbette. Ancak son günlerde yaşanan bir olay, beni tamamen haklı çıkardı.

İzin verirseniz o olayı kısaca anlatayım...

Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanlığı'na bağlı Kültür Müdürlüğü'nde Genel Koordinatörlük görevinde bulunan Servet Hocaoğulları ismini belki çoğunuz bilmezsiniz.

Hocaoğulları, geçtiğimiz hafta TRT'de yayınlanan Ceren Akdağ'ın sunduğu 'Sözün Özü' isimli programa katılarak, paralel yapıya yönelik eleştirilerin de yer aldığı yeni kitabındaki görüşlerini canlı yayında aktarıyor.

17 Aralığın Recep Tayyip Erdoğan'a bir suikast girişimi yapıldığını anlatan Hocaoğulları, "Turgut Özal'a suikast düzenleyenlerle 17-25 aralığı planlayan ve düzenleyenler aynı kişilik ve tipolojiye sahiptir" iddiasında bulunuyor.
17 Aralık'ta Fethullah Gülen'e "Artık Türkiye'ye dönme zamanınız geldi" mesajı verildiğini söyleyen Hocaoğulları "Son zamanlarda Fethullah Gülen'in eş başbakan gibi politik kodlar üzerinden analiz yapması bununla örtüşüyordu." yorumu yapıyor.

Ve ne oluyorsa bu konuşmadan sonra oluyor.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Seyfettin Avşar ve Başkan Recep Altepe'nin başdanışmanı ve şirketler koordinatörü Semih Pala, Hocaoğlulları'nın istifasını istiyor.

Anlayacağınız Hocaoğulları bir anda kapının önüne konuyor. Ama gelişmeler bununla sınırlı değil. Kimsenin bilmediği benzer bir olay da İstanbul'da yaşanıyor.

Servet Hocaoğlullarını ekrana çıkaran programın yapımcısı TRT'ye dışarıdan hizmet veren biri...

Bu programın çekimleri Eminönü'ne bulunan ve aynı zamanda pek çok televizyonun stüdyo olarak kullandığı Faruk Saraç'a ait bir modaevinde gerçekleştiriyor. Hocaoğlulları'nın istifasının istendiği gün eş zamanlı olarak Faruk Saraç, İstanbuldaki "Sözün Özü" program ekibinin moda evinden kovulması talimatını veriyor.

Öyle ki programın bir sonraki gün gerçekleşen canlı yayını sırasında sunucu ve konuk çay ve su ihtiyacı hissettiğinde "Çayımız ve suyumuz yok" diye tersleniyor. Programdan hemen sonra ekip adeta kovularak bu modaevinden çıkarılıyor.

"Faruk Saraç'ın İstanbul'daki modaeviyle, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ne alakası var?" diye merak ettiniz değil mi?

Alakası şu...

Faruk Saraç Bursa'da belediyenin kiracısı ve Türkiye'nin en büyük alışveriş mağazasını işleten adam ünvanına sahip. Fethullah Gülen ile ilişkileri kuvvetli olan Saraç'ın Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilişkileri de bir hayli sıkı fıkı..

Mesela bu dükkana ne kadar kira ödediği belediye tarafından devlet sırrı gibi saklanıyor. Bu konudaki meraklı sorulara herhangi bir cevap verilmiyor.

Hani mesele sadece Servet Hocaoğulları'nın istifası olsa, "Kurum içi tasarruf" der geçeriz. Ama aynı gün hem bu istifa haberi, hem Faruk Saraç'ın TRT ekibini kapı dışarı etmesi bugüne dek hiç dikkat etmediğimiz bir gerçeği yüzümüze çarpıyor.

Nedir o gerçek, söyleyeyim.

Biz bugüne kadar paralel yapıyı emniyet ve yargı başta olmak üzere diğer devlet kurumlarında arıyor ve mücadelemizi buna göre veriyorduk. Ancak Hocaoğulları ve TRT ekibine yapılan operasyon gösterdi ki asıl mücadele yerel yönetimlerde verilmeli.

Yani belediyelerde, yani il ve ilçe teşkilatlarında...

Pek çok ilde bu tür bir yapılanlanın olduğu yönünde binlerce ihbar alıyorum. Ben bugün sadece Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden paralel yapıya giden desteği anlatmakla yetineceğim..

17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra Bursa Valiliği, Büyükşehir Belediyesi'ne bir yazı göndererek, paralel yapıyla mücadeleye yönelik çalışmalar hakkında bilgi istedi. Belediye başkanı Valiliğe nasıl cevap verilmesi gerektiği yönündeki soruya "Böyle bir çalışma bu belediyede yapılmayacak" diyerek gelen resmi evrakı çöpe atttı.

17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra Erdoğan meydanlarda, "Çocuklarınızı bunların okullarından alın. Devletin okullarına verin" diyordu değil mi?

Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Seyfettin Avşar ve Başkan Recep Altepe'nin başdanışmanı ve şirketler koordinatörü Semih Pala'nın çocukları halen cemaatin okullarında eğitimini sürdürüyor.

Bırakın onu...

Cemaate bağlı FEM Dershanesi'nden gelen ve LYS'de 6'ıncı olan öğrenciye bizzat belediye tarafından 40 bin liralık otomobil hediye ediliyor. Öğrencinin dershanesine de düzenlenen şaşaalı törende övgüler yağdırılıyor. AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, AK Parti Bursa İl Başkanı Cemalettin Torun da törende hazır bulunuyor.

Bunlar iddia değil, medyaya yansıyan ve yalanlanmayan haberlerden sadece bir kaçı..

Aşağıda yer alan suçlamalar ise, Bursa'nın önemli yerel gazetelerinden "Şehir Haber" isimli portalda yayınlandı. O iddialara bugüne kadar henüz bir itiraz gelmedi..

Bakınız gazete haberinde hangi korkunç suçlamalara yer veriyor:

"Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Semih Pala bir süre önce, “Eğer Türkçe Olimpiyatları düzenlenirse ve Merinos AKKM istenirse veririm” sözüyle gündeme gelmişti. Paralel yapının Kutlu Doğum Haftası için hazırladığı programa salon tahsisi yapan Semih Pala, gelen tepkiler üzerine tahsisi iptal ederek, etkinliğin Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşmesini sağladı.

Pala’nın bu yakınlığının nedeni oğlu Mahmut Sinan Pala’nın ABD’de paralel yapı bağlantılı Bergen Community College’de eğitim görmesi ve BUGİAD’ın ödüllendirdiği Bursagaz Bilgi Teknolojileri Müdürlüğü’nde Sosyal Medya Temsilcisi olarak çalışması. Bursagaz da 17 Aralık ve sonrasında paralel yapı tarafında olduğunu açıkça ortaya koyan şirketlerden biri.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Seyfettin Avşar'ın oğlu Yrd. Doç. Dr. Veysel Avşar da paralel yapının bağlantısı ile Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida eyaletinin Miami şehrindeki Florida International University’de tam burslu olarak doktorasını yaptı. Şimdilerde de paralel yapının vakıf üniversitesi olan Uluslararası Antalya Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak görev yapıyor.

Avşar’ın askeriyeden atılan eski astsubay olan kardeşi Ahmet Avşar’ın sahibi olduğu Değişim Medya kısa süre öncesine kadar paralel yapının yandaş medyası 'Bugün’ün Bursa reklam ajansı olarak çalışıyordu. Bu sayede Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden reklam ve tanıtım maliyeti adı altında kamu kaynakları, paralel yayına aktarıldı."

İddiaları alt alta sıralarsam sizi saatlerce meşgul etmiş olacağım.

Özetleyecek olursak...

Bursa eşrafı buna benzer yüzlerce olayı hemen hergün konuşuyor, "Bursa Büyükşehir Belediyesi'ni paralel yapının elinden kurtarın" diye feryat eden edene..

Bakalım bu feryat daha ne zamana kadar cevapsız kalacak!
İnternethaber