GÜNCEL

Salih Tuna : Muhafazakar hırsız ve 1 Numaranın son numarası

Tarih
18 Ağustos 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna
18 Ağustos 2014...Herkes son günlerde 'Yıldırım Akbulut sendromundan' bahsediyor ben nedense 'Mesut Yılmaz sendromuna' tutuluyorum.
Hani, koskoca ANAP'ı kaşla göz arası tüketmişti de, Özal merhum, Çankaya'da dizlerini dövmüş, hatta tekrar 'siyasete' dönmenin hesaplarını yapmaya başlamıştı.
Keşke ben de herkes gibi olsam, ne bileyim, kuzeye gidenle kuzeye, güneye gidenle güneye gitsem.
En azından hasta olmazdım yahu!
Olmuyor; herkes gibi olmayı bir türlü başaramıyorum.
Mesela, Bahçeli matematiğine millet gülüp geçerken, ben çok beğeniyorum.
Geçen gün, 2009'daki o ünlü matematik videosunu tekrar izledim, yine hayran kaldım: '2009 yılındayız. 2009 yazarken de 2 sıfır var; 9'un yanındaki sıfırı, soldaki sıfır sildiniz; kaldı mı 9; 2'nin yanında bir sıfır var onu da sildiniz, kaldı mı 2; toplayın ne yapar? 11 yapar. 2009'un içerisindeki 2 sıfırı da sildiniz ne kaldı; 29 kaldı; 11'le 29'u toplayın 40 yapar ve MHP'nin 40'ıncı yıldönümü...'
Şayet Jerry P. King'in dediği gibi matematik sanat, matematikçiler de sanatçıysa Devlet Bahçeli hiç kuşkusuz büyük sanatçıdır.
Sadece yukardaki hesaplama tekniğiyle değil, 'yüzde 51'le geldiler, yüzde 51'le gidecekler' ifadesiyle de bu sanatta ne denli hünerli olduğunu kanıtlamıştır.
Sanatını da birçok çevreye kabul ettirmiştir.
Bakınız; 10 Ağustos Cumhurbaşkanı seçimlerinden yüzde 52 oy alan Erdoğan'ın gerçekte yüzde 38 oy aldığını söyleyen kimi muhalefet partisi temsilcileri, kimi bakan eskileri, kimi köşe yazarları, kimi internet siteleri bu sanatın takipçileridirler.
Haklarını teslim edelim:
Sandığa gitmeyen seçmenin tekabül ettiği yüzdeyi sadece yüzde 52'ye yansıtıp da geri kalan yüzde 48'e yansıtmamak, toplamda 40'ı bulmaktan çok daha basit bir matematik işlem değildir.
Sayın Bahçeli'nin öncüsü olduğu bu matematik sanatı anlaşılan o ki, kimi HDP'lileri de etkisi altına almıştır.
Kurtuluş Tayiz dostumuzun 'Demirtaş'ın başarısının sırrı ne?' başlıklı yazısından okuduğumuza göre, HDP'li Sebahat Tuncel, 'CHP ile ittifak yapsaydık Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmezdi' demiş.
İşte hep bu matematik sanatının incelikleri bunlar. Yoksa MHP oylarıyla HDP oylarını alt alta toplamak nasıl mümkün olabilirdi ki?!
O değil de, laf lafı açtı bakın nereye geldik.
Evet, herkesin gittiği yoldan istesem de gidemiyorum. Üstelik hiç de yeni bir durum değil bu.
Herkes muhafazakarlıkta birbiriyle yarışırken, 'Ebu Cehil en büyük muhafazakardı. Mekke aristokrasisinin muhafazası için Resulü Ekrem'e savaş açtı...' dedim.
Bununla da kalmadım, muhafazakar ve hırsız kelimelerini yan yana zikretmenin teklif dahi edilemediği yıllarda yine bu köşecikte, 'Muhafazakar hırsız!' (17. 09. 2009) başlıklı bir yazı dercettim.
Cemil İpekçi bundan 5 yıl mukaddem 'muhafazakar eşcinselim' demiş, (gazetelerin manşetlerinde yer alan bu lakırdıya) hiçbir 'muhafazakar' tepi göstermemişti.
Muhafazakarlık bu kadar 'geniş' veya bu kadar 'kuşatıcı' mıydı yoksa çaktırmadan 'açılım' mı yapılıyordu?
Söz konusu yazımda, 'muhafazakarlığa ib(...)lik açılımı olur da, hırsızlık açılımı olmaz mı' diye lafa girmiş, acaba hırsızlığımızı yüzümüze vurur, işimizi açık eder, burnumuzdan tutup cümle aleme rezil eder mi diye endişelenen muhafazakar muhteremleri, yani, yeni sınıfın yeni dallamalarını bi ufaktan 'sevmiştim.' (17. 08. 2009, Yeni Şafak)
O vakitler 'Dumanlı ve The Camia'sı hırsızlardan bahsetmek şöyle dursun, bahsedenleri Ergenekon'a bağlayacak kadar hummalı bir faaliyetin içindeydiler.
O kadar ki, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni 29 Aralık 2008'de, 'Seçim stratejisi belli olmuştur gelin deşifre edelim' başlıklı yazısında, 'yolsuzluk' haberleriyle kamuoyu oluşturulmaya çalışılacağını, seçim döneminde 'yolsuzluk' haberleri çıkarmanın da düpedüz 'operasyon' olduğunu dile getirmişti.
Gerçekten de önlerine kim çıkarsa Ergenekon'a bağladıkları yıllardı.
Psikolojik harp tekniğinin şahikası mesabesinde bir de '1 Numara' heyulası çıkartmışlardı ki, olursa o kadar olurdu.
Herkes 'kim bu 1 Numara' diye soruyordu.
Ben de '1 Numaranın son numarası' (12. 02. 2009, Yeni Şafak) başlıklı yazımda, Tuncay Güney insanının 1 Numara'yı Marks'a, 2 Numarayı Engels'e benzetme metodundan mülhem, '3 Numara Oğuz Sarvan'a, 4 Numara Erman Toroğlu'na, 5 Numara da Ahmet Çakar'a benziyor' demiştim de, 'Ergenekon'u sulandırıyorsun' eleştirilerine muhatap olmuştum.
Keşke daha fazla sulandırabilseydim de olağan şüpheli 1 Numaraların üstünde başka 1 Numara olduğunu '17 Aralık ihanet kalkışmasından' evvel keşfedebilseydik!
Şimdi de 'sulandırmak' değil de, pişmiş aşa biraz su katmak istiyorum.
Şayet 2015 seçimlerinden sonra Anayasa'yı değiştirip başkanlık sistemine geçemezsek, 17 Aralık ihaneti bitmiş değil sonuç almış demektir.
Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;