GÜNCEL

Salih Tuna : Karaktersiz

Tarih
11 Kasım 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna

11 Kasım 2015

Başkanlık sistemine karşı mısınız; ziyanı yok karşı çıkın, hatta bununla da yetinmeyin, bulduğunuz yerde ezin, yok edin.
Bunun için de her fırsatı değerlendirin.

Mesela, G20 Zirvesi için Türkiye'ye gelecek olan ABD Başkanı Obama'yı Türkiye Gençlik Birliği, “en büyük terörist” diyerek protesto etti ya, siz de edin.

Hayır hayır, siz bu gençler gibi, “Vietnam'da, Küba'da, Afganistan'da, Irak'ta ve Suriye'de ve daha birçok yerde katliamlar gerçekleştiren, 2003'de, Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçirip sorgulamaya götüren, birliğimizi ve kardeşliğimizi ortadan kaldırmaya çalışan ABD'nin Başkanı Barack Obama…” diyerek protesto etmeyeceksiniz.

Sadece ve sadece başkan olduğu için adamcağıza mavi gökyüzünü dar edeceksiniz.
Değil mi ki başkanlık sitemi sayesinde başkan oldu; “despot,” “otoriter,” “diktatör,” “padişah,” artık ağzınıza ne gelirse söyleyeceksiniz.

Değil mi ki başkan oldu doğduğuna pişman edeceksiniz.

Yankee go home!” pankartlarıyla alanları tutup, Başkan Obama maketleri yapıp ayakkabı fırlatacaksınız.

New York Times'tan BBC'ye, Der Spiegel'den CNN'e kadar Gezi gericiliğinde yanınızda duran dünya medyası, başkanlık sitemine karşı gösterdiğiniz bu “onurlu” çıkışı kuvvetle muhtemel görmeyecektir.
Olsun, görmesinler, sakın yılmayın.

Yalnız kalsanız ve hatta bütün dünyaya rezil olsanız da yolunuzdan dönmeyin.
Sistem mücadelesi veriyorsunuz, boru değil. Nasıldı o slogan, haa tamam; “direne direne kazanacaksınız.”

Hülasa, başkanlık sistemine karşı olduğunuzu bütün dünyaya gösterin.
Lakin azcık da samimi olun.

Samimi olun derken, her şeyden evvel, başkanlık sistemine neden karşı çıktığınızı vuzuha kavuşturun.
AK Parti cenahında en azından bir Burhan Kuzu çıkıyor; Özal'lı yıllardan beri savunduğu, hakkında kitap yazdığı başkanlık istemi üzerine diller döküyor; parlamenter sistemin felaket olduğunu, bir an evvel başkanlık sistemine geçmemiz gerektiğini anlatıyor.

Peki siz ne diyorsunuz?
Sayın Bağlamacı'nın “Seni başkan yaptırmayacağız” sözünden öte bir şey diyebildiniz mi?

İmdi, size bir soru: Türkiye başkanlık sistemine geçse ama başkan Erdoğan değil, Kılıçdaroğlu veya Bahçeli veya Sayın Bağlamacı olsa ne yaparsınız?

Parlamenter sistemde sittin sene muhalefette kalmayı mı, başkanlık sisteminde “iktidar” olmayı mı tercih edersiniz?
Başka bir ifadeyle sorumuzu yineleyelim: Erdoğan ve AK Parti'den ancak ve ancak başkanlık sistemiyle kurtulacağınızı bilseniz tavrınız ne olur?

Hadi, azcık samimi olun da itiraf edin; başkanlık sistemini behemehal savunmaya başlardınız değil mi?
Savunmak da laf mı, elinizden gelse mezardakileri de kaldırıp başkanlık sistemini desteklemelerini istersiniz.
Bugün başkanlık sitemine karşı çıkan Taha Akyol'larınız da anında başkanlık sisteminin faziletlerinden dem vurmaya başlar, parlamenter rejim yüzünden Türkiye'nin koalisyonlarla tarih boyunca nasıl vakit kaybettiğini anlatırdı.

Kılıçdaroğlu da coşar, parlamenter sistemin “Göbels'çi rejim” olduğunu söyler, Cemal Hasangiller de “Hah işte tam da budur” diyerek alkışlardı.

Demek ki, elan başkanlık sistemine karşı çıkmanız, Tayip Erdoğan düşmanlığıyla malul ideolojinizin doğal gereği, başka bir şey değil.

Demek ki, onca lagaluga sistemden kaynaklanmıyor.
Demek ki, mesele başkanlık sistemi değil, başkanın kim olacağı.

İyi de, karşı çıktığınız insan yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçildi. Seçim süreci boyunca da yoldan, köprüden, havaalanından, sağlık hizmetlerinden, çetelerle mücadele etmekten, demokratikleşmekten, ekonomiden, 2023 hedeflerinden, hülasa, yaptıklarından ve yapacaklarından bahsetti.

Seçmen de yaptıklarının teminatıyla yapmayı vaat ettiklerine inandı ve “evet” dedi.
Vadettiklerini gerçekleştirmek için de mevzuat gereği anayasal değişikliğe ihtiyaç var.
Siz de buna karşı çıkıyor, “Erdoğan diktatör olmak istiyor” diyorsunuz.

Biraz samimi olsanız, “demokrasi darbeyle de gelir” dediğinizi, Sisi'yi gündüz gözüyle desteklediğinizi, 28 Şubat'ta tankların yürüyüşünü alkışladığınızı, “dönemin başbakanını” Menderes'in akıbetiyle tehdit ettiğinizi, “Hiç temenni etmem ama Erdoğan otoriterleşmesini sürdürürse, 27 Mayıs benzeri bir darbe gündeme gelebilir...” diyerek endişe kamuflajlı darbe siparişi verdiğinizi hatırlar diktayla, diktatörle bir sonunuz olmadığını itiraf edersiniz.

Biraz daha samimi olsanız, lafı hiç dolaştırmaz, Erdoğan'ı devirecek bir diktatör aradığınızı itiraf edersiniz.
Zira samimi olanlarınız, Erdoğan'dan kurtulmak için NATO'nun, BM'nin müdahale etmesini bile açık seçik talep ettiler.
Bu kepazeliğe onlar “diktatöre” karşı çıkmak dediler, biz “karaktersizlik” diyoruz.
Yazık ki yazık, karaktersizliğin sonu yok.

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • Morfi

    11 Kasım 2015 10:42
    0 0
    Olayin özü bu ve herkes bunu biliyor
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;